Başbakan Erdoğan çözüm sürecini anlatırken “Ne pazarlık, ne taviz, ne de geri atma bizim anlayışımızda kendisine yer bulamaz” dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyon kanallarında yayınlanan “Millete Hizmet Yolunda” başlıklı konuşmasında çözüm sürecine ilişkin bilgi verdi:
TERÖR: Türkiye’de 30 yıldır terör can alırken, 30 yıldır askerimiz, polisimiz, korucumuz, sivil vatandaşımız şehit olurken, gençlerimiz ölürken, ocaklara ateş düşerken; birileri bu yangını söndürmek yerine, yangına körükle gitmeyi tercih etti... Terör, bir yandan can alırken bir yandan ocaklara ateş düşürürken, diğer yandan milleti korkutmanın, ürkütmenin, tehdit etmenin, bu yolla milleti dizayn etmenin aracı oldu.
KIRMADAN: Omuzlarında milletin emanetini, ülkenin mesuliyetini taşıyoruz. Sırtımızda yumurta küfesiyle, dikenlerin, hatta ateşin üzerinde yürüyoruz. Tek bir yanlış hareketin, küçük bir hatanın, bir yalpalamanın taşıdığımız yüke, emanete, sorumluluğa hasar vereceğinin bilinciyle ilerliyoruz. Hiç kimseyi kırmadan, tedirgin etmeden mutlu sona, sevindirici sonuca ulaşmaya çalışıyoruz.
ÇOK SÖZÜMÜZ VAR: Az konuşuyor, çok iş yapıyoruz. Sürecin hassasiyetinin idrakiyle, diğerleri gibi sorumsuz davranmıyoruz. Yoksa söyleyecek çok sözümüz var. Bize yönelik ithamlara, bize yönelik iftiralara karşı verecek çok cevabımız var. Ama hırsa, tamaha, öfkeye, nefrete, kırıp dökmeye kapılıp, yolumuzdan, hedefimizden sapmıyoruz. Bir tarafı tamir ederken, başka bir tarafın bozulmaması için aşırı hassasiyet sergiliyoruz.
İNANMAYIN: Bu süreçte dedikodulara, söylentilere asla kulak asmayın. Bu süreçte, sizi korkutmak, sizi tedirgin etmek, sizi maniple etmek için uydurulan iddialara, ithamlara, iftiralara asla inanmayın.
DİZ ÇÖKMEYİZ: 10 yıldır ülkeyi büyüten, milleti yücelten bu iktidarın, milli çıkarlarımız dışında, meşruiyet zemininin haricinde, kardeşlik hukukunun uzağında bir adım atmayacağına yürekten inanmanızı istiyorum. Ne pazarlık, ne taviz, ne de geri atma bizim anlayışımızda kendisine yer bulamaz. Dışarda nasıl haklı olduğumuz konuda dimdik durduysak, içerde de diz çökmeyiz, boyun eğmeyiz, milletin hissiyatını rencide edecek hareketlere taviz vermeyiz. Dik dururuz ama dikleşmeyiz.
İNCİTMEYİZ: Gönlünüz rahat olsun, vicdanınız rahat olsun. Sizin istemediğiniz, sizin onaylamadığınız hiçbir adımı biz atmayız ve attırmayız. Sizin mührünüzü basmadığınız hiçbir sürecin içinde bulunmayız. Sizi de, aziz şehitlerimizi de incitecek yollara asla tevessül etmeyiz.
BU BAHAR KALICI OLSUN: Kim kaybederse kaybetsin istiyoruz ki, milletimiz kazansın, Türkiye kazansın. 21 Mart 2013 yılının nevruzunu işte böyle bir umutla idrak ettik... Bu bahar, kalıcı olsun istiyoruz. Bu bahar kışa dönmesin, kararmasın, karartılmasın istiyoruz. El ele, gönül gönüle, bir ve beraber olarak, kardeş olarak geleceğe yürümek istiyoruz.
Uluslararası korsanlığı sineye çekmedik
Başbakan ‘ulusa sesleniş’te İsrail’in özürünü de şöyle anlattı: “Bizden, bu hadise hiç olmamış gibi davranmamızı bekliyorlardı. Bizden, boynumuzu bükmemizi, bu meselenin üzerini örtüp unutturmamızı istiyorlardı... Ama biz susmadık. Bu uluslararası korsanlık hadisesini sineye çekmedik. Geri adım atmadık. Tamamen haklı olduğumuz bir konuda, sonuna kadar hakkı, hukuku savunduk ve davamızı sonuna kadar kararlılıkla takip ettik. Nihayetinde haklılığımız teslim edilmiştir. Kararlılığımız neticesinde, taleplerimiz yerine getirilmiştir.”