Çakırözer, “Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin otuz beş yıldır engellemeyi başardığı aleyhimizdeki kararlar bu dönem ABD Kongresinden hem de tarihî farkla geçmektedir. Milletimizin boğazından kestiği vergilerinden lobi şirketlerine para aktarıyorsunuz. ABD’de aleyhimize kararlar çıkmasın diye son on yılda 30 milyon dolar lobicilere para verildi. Amerikan Kongresinde Türkiye Dostluk Grubu var, 117 Amerikalı Temsilciler Meclisi üyesi var. Bu dostluk gurubunun eş başkanları dâhil tamamı kongrede Ermeni kararına ve yaptırım tasarısına kabul oyu verdi. Bu sonucu elde etmek için lobici tutmaya, 30 milyon dolar vermeye gerek var mı?” dedi.

CHP’li Çakırözer, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, 2020 bütçesinde ortaya konulan hedeflere ulaşılabilmesi için ekonomiye güven verilmesi gerektiğini bunun için de hukuk devletinin tam olarak tesis edilmesinin şart olduğunu vurguladı.

TEK KELİME ADALET YOK

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın 2020 bütçesine ilişkin sunuş konuşmasını anımsatan Çakırözer, “Tek bir kelime hukuk, tek bir kelime özgürlük, tek bir kelime adalet yok. Sadece bir yerde adalet kelimesi geçti; o da vergi adaletiyle ilgili, ki onu da zaten sağlayamadığımız ortada” dedi.

PROTOKOL MÜDÜRÜ KAMERAMAN KOVALADI

Türkiye’nin uluslararası endekslerdeki yerini sıralayan Çakırözer, “Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 126 ülke arasında 109. sırada. Bu listede son 5 yıl içinde 50 basamak düştük. Basın özgürlüğü alanında dünyanın özgür olmalar ülkeleri arasındayız. 180 ülke arasında 157'nci sıradayız. Biz burada konuşurken televizyonlar şu anda ‘Fuat Oktay’ın Protokol Müdürü Meclis koridorunda kameraman kovaladı’ diye haber yapıyor” diye konuştu.

SEFALETTE BANKO İLK 5’TEYİZ

Hukuk, demokrasi ve özgürlükler olmayınca, yolsuzlukların da arttığını dile getiren Çakırözer “Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2018 Yolsuzluk Algısı Endeksi’nde de şeffaf olmayan ülkeler arasında üst sıralarda olmamız şaşırtıcı değil. Endekslerin hep alt sırasında kalacak değiliz, zirvede olduğumuz uluslararası listeler de var. Mesela enflasyon ve işsizlik oranları ile hesaplanan Sefalet Endeksi diye bir sıralama var, beş yıldır bu listenin tepesindeyiz, banko ilk 5’teyiz” ifadelerini kullandı.

“LOBİCİYE 30 MİLYON DOLAR BU SONUÇ İÇİN Mİ”

Çakırözer, dış politikada vahim beceriksizliklerin Türkiye’ye itibar kaybettirdiğini ifade ederek, “Bunun için ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanına yazdığı mektuba bakmak yeterli. Bu mektuba hâlâ yanıt verilmemiş olması çok üzücü. Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin otuz beş yıldır engellemeyi başardığı aleyhimizdeki kararlar, yasalar bu dönem ABD Kongresinden hem de tarihî farkla geçmektedir. Milletimizin boğazından kestiği vergilerinden lobi şirketlerine para aktarıyorsunuz. ABD’de aleyhimize kararlar çıkmasın diye son on yılda 30 milyon dolar lobicilere para verildi. Amerikan Kongresinde Türkiye Dostluk Grubu var, 117 Amerikalı Temsilciler Meclisi üyesi var. Bu dostluk gurubunun eş başkanları dâhil tamamı kongrede Ermeni kararına ve yaptırım tasarısına kabul oyu verdi, 405 kabul ve sadece ve sadece 11 ret oyu var. Bu sonucu elde etmek için lobici tutmaya, 30 milyon dolar vermeye gerek var mı?” diye konuştu. Çakırözer, “Terörle mücadele için yürüttüğümüz operasyonların gerekliliğini, anlamını Filistin dâhil birçok Arap başkentinden destek alamamamız, onların bunu anlamaması hepimizi düşündürmelidir. Afrika’da en fazla elçilik açmakla övünüyorsunuz. O ülkelerin hiçbirinden destek gelmedi” dedi.

BÜYÜKELÇİLİK AKP’LİLERE EMEKLİLİK MAKAMI DEĞİL

Milletin bu bütçeyi büyükelçilik gibi makamların liyakatli isimlerle doldurulması için verdiğini ifade eden Çakırözer, “AKP milletvekillerine emeklilik makamı olarak sunulsun diye vermiyorlar” diye konuştu. Çakırözer, şunları söyledi:

“Bu bütçe, Türkiye’ye 2019’dan daha iyi bir 2020 yılı yaşatmayacak çünkü bu bütçenin içinde halk yok, enflasyona ezilen memur yok, emeklilikte yaşa takılan yüz binler yok, traktörüne haciz gelen çiftçi yok, yurt bulamayan öğrenciler yok. Ne var? Dar gelirliye zam var, vergi var, ‘Milletin cebinden kuruş çıkmayacak.’ diye yandaş müteahhitlere yaptırılan projelere aktarılan milyarlar var, deneme süresi, denkleştirme süresi gibi esnek çalışma modelleriyle emekçilerimiz için güvencesiz bir çalışma ortamı var, işsizlik var, yoksulluk var.