MUSTAFA MUTLU/VATAN
Haddinizi bilin!
Yargıtay Başsavcısı’nın AKP’yi kapatma davası açmasının üzerinden sadece bir saat geçmişti... Henüz Ankara’daki deneyimli muhabirler bile kapatma gerekçelerini bilmiyordu...
İşte; televizyonların ana haber bültenleri böyle bir belirsizlik ortamında başladı.
Yeni anayasa taslağının mimarı Prof. Dr. Ergun Özbudun böyle bir ortamda canlı yayınlara bağlanmaya ve “değerli” görüşlerini kamuoyuyla paylaşmaya başladı!
Ama bir “hukukçu” ya da “akademisyen” edasıyla değil; yüreğini AKP’ye emanet etmiş bir sempatizan tavrıyla...
Dava gerekçesini öğrenmeye bile gerek duymadan, “Yüzde 50’ye yakın oy almış bir partiyi kapatmanın izahı olamaz” diye racon kesti!
Hem de daha birkaç yıl önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülen Refah’ın kapatılmasıyla ilgili davada bu sözlerin tam tersini söylediği halde!
Bir hukuk hocasının, hukuku böylesine ayaklar altına alabilmesini tüm varlığımla kınıyorum!
Ergun Hoca iyi ki hakim değil... Yoksa bu mantıkla yapacağı yargılamanın kriterleri belli:
Zenginsen, güçlüysen cinayet bile işlesen yargılanamazsın...
Ama yoksulsan, güçsüzsen; vay haline!
***
Bir hukuki sürece tek saldırı bununla kalsa yine iyi... Özbudun telefonu kapattı, spiker bu kez Cumhurbaşkanı Gül’ün kapatma davasıyla ilgili demecini okumaya başladı... Senegal’de olmasına rağmen bir saat içinde laf yetiştirmeyi başarmıştı Cumhurbaşkanı:
“Açılan davanın tarafı” olduğunu ve sadece bu yüzden bile konuşmaması gerektiğini unutarak, yargı organlarını açıkça tehdit ediyordu:
“Meclis’te bu kadar çoğunluğu olan bir iktidar partisiyle ilgili yapılan bu taleplerin Türkiye’ye ne kazandıracağı, ne kaybettireceği iyi düşünülmeli!”
Bu sözler hukukun üstünlüğü ilkesine ihanetti... Yargı sürecine müdahaleydi... Dolayısıyla suçtu!
Ama Cumhurbaşkanı bunları umursamıyordu!
***
Dikkat edin; “Bu dava şöyle sonuçlanmalıdır” demiyorum... Demem de!
Ama ben sıradan bir yazar olarak bu kadar titizlenirken, iktidarla ilişkisi olan işadamı örgütleri, dernekler, vakıflar, akademisyenler başta olmak üzere herkes Anayasa Mahkemesi üyelerini baskı altına almaya çalışıyor!
Tek söyledikleri ise “AKP’nin son seçimlerde aldığı oyun yüksekliği...”
Aslında bunların hepsi, hukukun üstünlüğünün tartışılmaz olduğunu, anayasaya aykırı eylemde ve söylemde bulunan partilerin kapatılabileceğini çok iyi biliyor...
Ama nemalandıkları düzenin bozulmaması uğruna, bilmezlikten geliyor!
Bu adamlara ve kadınlara tek sözüm var:
Haddinizi aşmayın ve yargı sürecini etkilemeye daha fazla devam etmeyin!
***
TEMEL KURAL!
AKP’yi sadece aldığı “oy” nedeniyle savunanlar... Aşağıdaki sözler demokratik hukuk devletlerinin olmazsa olmaz kuralıdır; iyi okuyun:
“Hiçbir organ ya da kişi hukukun üstünde değildir. Egemenliği ulus adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluş, Anayasa’da gösterilen hukuk düzeni dışına çıkamaz.”
Anladınız mı?
***
GÜNÜN SORUSU
Diyelim ki herhangi bir suçla yargılanıyorsunuz...
Savcıyı gafletle, ayıp etmekle kin ve garez gütmekle suçlayabilir misiniz? Suçlarsanız başınıza ne gelir? AKP’liler suçluyor... Ayrıcalıkları ne?
***
Çek elini Lagendijk!
Türkiye’deki iktidar partisinin kapatılması davasına Avrupa Birliği de burnunu sokmakta gecikmedi! Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, “Dava Türkiye’nin Avrupa’daki imajına darbe vuruyor” dedi.
Ey Lagendijk...
Bırak bu “imaj” ayaklarını da önce kendinize bak!
Üyeniz olan ülkelerin herhangi birinde “ırkçı-faşist parti” kurulmasına izin veriyor musunuz?
Üyeniz İspanya, terör örgütü ETA’yı destekleyen siyasi bir partiyi kapatıp, milletvekillerini hapse tıktı; ne yaptınız?
Avusturya’da açık bir farkla seçimi kazanan Hayder’in partisini neden iktidardan indirdiniz?
Bu uygulamalarınız çok mu “demokratik?”
Sizin derdiniz demokrasi falan değil Lagendijk...
Tek amacınız Türkiye’nin “aşırı uç” larda dalgalanıp, yorulması ve pes etmesi!
Ama bu amacınıza ulaşamayacaksınız...
Ne pahasına olursa olsun!