Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in “Çağdışı kalmış bir ceza infaz sistemi” dediği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in “Kötü imajdan kurtulmak” diye nitelendirdiği Bayrampaşa Cezaevi’nin kamuoyuna gösterilmeyen kısımlarını dolaştık. Fare ve böceklerin istilasına uğrayan boşaltılmış cezaevinde, “kötü imajı” ve “çağdışılığı” görüntüledik. Cezaevi, şimdi Eskişehir Açık Cezaevi’nden getirilen mahkûmlar tarafından sökülüyor. İşe yarayan her bir malzeme, ihtiyacı olan cezaevlerine gönderilecek, diğerleri ise hurdaya çıkacak.
Bayrampaşa’nın kapısına önceki gün törenle kilit vuranlar, “çağdışı” ve “kötü imaj” vurgusu yapmıştı. Bakanlık, bu çağdışılığı kamuoyuna “tecavüzcüler koğuşu”nu açarak gösterdi. Bitişik nizam üst üste ranzalarla aslında bu koğuş bile cezaevinin içinde bulunduğu vahim durumu ortaya koyar gibiydi. Ancak yetkililerin altını çizdiği asıl vahim durum, kamuoyuna açılmayan koğuşlarda gizliydi.
Bayrampaşa Cezaevi, kötü imajı nedeniyle adeta bir binanın da cezalandırıldığı bir yerdi aslında.
Tutuklu ve hükümlüler bile giderken duvarlara “Hiçbir suç cezasız kalmaz”, “Seni affetmeyeceğim Bayrampaşa” yazmıştı.
Uyuşturucu ve cinayet suçundan yatan tutuklu ve hükümlülerin kaldığı B koğuşunda karşılaştığımız manzara, bunun nedenini ortaya koyar gibiydi. Fayansları kırık ve kararmış banyo ve tuvaletler, bazen mutfak olarak da kullanılmıştı. Keskin bir rutubet kokusunun yanı sıra buzdolaplarını sarmış böcekler, üç katlı ve üç sıra halinde dizilmiş paslı ranzalarla kaplı koğuşlar...
Her bir koğuşta en çok dikkat çeken de çoğunluğu yeni spor ayakkabılar, kurutmak için pencerelere asılmış havlular, çoraplar, gömlekler... Koğuşlar, sanki felaketten kaçar gibi alelacele terk edilmişti.
Ampul içinde yasak madde
Her bir koğuş, tahliye edilmeden önce aranmış gibiydi. Masa ve sandalyeler, semaverler, el yapımı su ısıtıcıları... Hepsi, bir zamanlar mahkûmların volta attığı bahçelere yığılmıştı.
Avluda göze çarpan başka bir şey de, koğuşların havalandırmalarına gerilen tel örgünün üzerine düşen şişeler, ampul kırıkları ve ağlara takılı ayakkabılardı. İnfaz koruma memurları, tüm bunların sırrını şöyle açıklıyordu:
“Cep telefonu, silah, uyuşturucu madde gibi yasak maddeleri dışarıdan atanlar, son zamanlarda bir ampul icat etmişti. Ampulün içerisine parçalanarak konulan bu maddelerin yanına ağırlık olsun ve düştüğünde kırılsın diye bilyeler konuluyordu. Kırılan ampulden dökülen bu yasak maddeler tel örgülerin üzerinde kalıyordu. Tutuklular, aşağıdan ayakkabı veya şişe atarak bunların düşmesini sağlıyordu.”
Tel örgüler için birbirine bağlanan sopalarla oluşturulan sırıklar da bahçedeydi.

HALILAR CAMİYE GİTTİ
‘Ağaların ağası’ seçilemedi, ağalık dönemi sona erdi
Çok değil 2002 yılına kadar B koğuşu “Babalar Koğuşu” olarak bilinirdi. O dönemde her koğuşun bir ağası ve ağanın da halılarla döşenmiş son derece konforlu bir odası vardı. B koğuşunda bulunan mescidin içini kaplayan halıların sırrı ise, ağalık sisteminin sona erdirilişinin kanıtıydı. İnfaz koruma memurları, bu durumun İstanbul Başsavcı Vekili Metin Şentürk’un cezaevi savcısı olarak Bayrampaşa’ya atanmasına kadar sürdüğünü söyleyip anlattılar: “Savcı Şentürk, halı kaplı odaları yıktı yerine ranzalar koydurdu. Koğuş ağalarına da kendi içlerinde bir ağa seçmelerini önerdi. Ağaların ağası seçilemeyince de ağalık dönemi sona erdi. Adamlarını da başka cezaevlerine sevk ettirdi.”
Esnaf da kendini tahliye ediyor
Alaattin Çakıcı’nın yeğeni Kenan Ali Gürsel’in de aralarında bulunduğu 8 kişinin ölümüyle sonuçlanan çatışmanın izleri, cezaevi idaresinin bulunduğu koridordaydı. Koridordaki mermi izleri, duvara monte edilen akvaryumla kapatılmıştı ve akvaryum, balıklar da tutuklularla birlikte tahliye edilmiş olmalı ki, boştu.
Cezaevinden geriye bir duvar yazıları, bir de anılar kalmıştı. Cezaevinin kapanışına, vatandaşların yanı sıra cezaevinin komşuları ve hatta eski mahkûmlar gelmişti.
Kapısına kilit vurulan yalnızca cezaevi değildi. Bayrampaşa Cezaevi inşa edilirken kurulan kahvehane, kafeterya ve köfteci de eşyalarını topluyordu. Otel de bomboş kalmıştı.

Koğuşta bitişik nizam, üst üste ranzalar.

Havalandırmadaki tel örgülere takılan ayakkabılar.

Mahkûmlar sanki kaçmış da ayakkabılarını unutmuş.

Tel örgüler için imal edilen sopalar.
MİLLİYET