Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
39,3936
EURO
45,6376
IMKB
9.350,000
ALTIN
4.291,900
 
Hava Durumu ANKARA
11 / 25 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
''KCK OPERASYONU VESAYETİ BİTİRECEK''
 KCK OPERASYONU VESAYETİ BİTİRECEK
 
Atalay: AK Parti kuruluşundan bu yana Kürt sorunuyla ilgili. Yaşanan süreçte toplumun da, devletin de soruna bakışı değişti. Geldiğimiz noktada içimdeki samimi duygu şu: Türkiye bu sorunu artık kökten çözecek.
 
16.1.2012 - 09:22

 FADİME ÖZKAN/STAR

 Halihazırda Başbakan Yardımcılığı yapan, 60. Hükümette İçişleri Bakanlığı, önceki iki hükümet döneminde ise devlet bakanlığı görevlerinde bulunan Prof. Dr. Beşir Atalay, son on yılda siyasi kimliğiyle öne çıksa da sosyoloji profesörü bir entelektüel aslında. Tam bir “akil adam”.

Kürt sorunu gibi çok boyutlu, çok katmanlı, çok acılı ve karmaşık bir sorunun çözüm sürecini yürütme görevinin ona verilmesi boşuna değil.

 İki saat süren görüşmemizde, cümlelerinin terkibinden, kısıtlamasız tüm sorumlarımıza cevap verirken, boşa düşmesi ihtimali olan durumlarda bile tutarlı ferasetli olması, meselenin tüm boyutlarına dengeli, hem vicdanlı hem hakikatli bakması, gelecek için gerçekçi bir yol haritasını zihninde ve masasında işlek tutması bizim için şaşırtıcı değil memnuniyet verici oldu. Özetlemek gerekirse; samimi, gayretli ve umutlu…

 Prof. Beşir Atalay ile Kürt sorununun ve demokratik açılım hamlesinin neresinde olduğumuzu, Habur’un neden ve nasıl böyle geliştiğini, kimlerin ne gibi ihmal ve sorumlulukları olduğunu, yeni dönemin neler içerdiğini, güvenlik öncelikli bir sürecin kalıcı olup olmadığını, operasyonlar sonucunda PKK’nın bugünkü durumunu, terörün dış gelişmelerle ilgisini, Uludere’de hükümetin devletin bir ihmali olup olmadığını, KCK operasyonlarının ve PKK’ya yönelik askeri operasyonların bölge halkında nasıl bir yankısı olduğunu konuştuk. 

 2009’da Sayın Cumhurbaşkanı “çok güzel şeyler olacak” dedi ve Kürt sorununun çözümü için asıl büyük heyecan böylece başladı. Özellikle o süreçte çözüm amaçlı yürütülen tüm çalışmaların başında oldunuz, sorumluluk aldınız. Geldiğimiz nokta için ne diyorsunuz?

 Bugün geldiğimiz noktada benim içimdeki duygu şudur: Türkiye bu sorunu artık kökten çözecek. Ve AK Parti hükümetleri dönemi bunun için çok büyük fırsattır. Çünkü AK Parti dönemlerinde bu sorunlar derinlemesine ele alındı, çözüm için çalışıldı. Yoksa bugüne kadar olduğu gibi daha büyük açmazlar olurdu. Son dönemdeki karmaşık görüntüye rağmen toplumun her kesiminde bu konuda daha rasyonel düşünme, daha demokratik, konuları daha rahat konuşma özelliliği arttı. Artık her kesimde bu konuda pozitif değerlendirmeler oluyor. İnsanlar kim kimdir, daha iyi tanıdı, tanıyor. Şu an öyle bir noktadayız.

 Umutlusunuz yani.

 

Umutluyum, umutluyum.

 

KURULUŞUMUZDAN BERİ KÜRT SORUNUYLA İLGİLİYİZ

Demokratik açılımla birlikte beklentiler çok yükseldi ve istenilen oranda karşılanamadığı için de yerini büyük bir hayal kırıklığına bıraktı, yorumları yapılıyor. Sizin için durum nasıl?

Bu, derinlikleri olan bir sorun. AK Parti’nin Türkiye’nin sorunlarıyla yüzleşmesi ve bir anlamda devleti de yüzleştirmesini sadece 2009’da başlayan demokratik açılımla sınırlamamak lazım. Biz iktidar olduğumuz gün başladık bu sorunlarla yüzleşmeye. Bunun için hem icraatlarımıza hem yazılı dokümanlarımıza, hem de Türkiye’deki değişen gelişen devlete atmosfere bakmak, AK Parti’nin bu sorunlara bakışını o köklü paradigması, siyaset anlayışı içinde değerlendirmek lazım. Ben AK Parti’nin vitrininden ziyade mutfağında çok çalıştım. Kurulurkenki programından başlayarak bütün seçim beyannamelerinin, hükümet programlarının oluşmasına yoğun katkı verdim. Oradaki her cümleyi çok önemsiyorum çünkü çok düşünüp tartışarak müzakere ederek yazdık. Türkiye’yi değiştirmek, şeffaf, açık bir ülke haline getirmek, geçmişte devletin veya devlet adına birilerinin yaptığı hukuksuzları yanlışları açığa çıkarmak, daha açık bir toplum haline getirmek, herkesin her şeyin bildiği ve geleceğe de daha umutla baktığı bir ülke haline getirmek istedik. Bu konuları bu derinlikte ele aldık.

ŞARTLARIN OLGUNLAŞMASINI BEKLEDİK

Daha erken başladık diyorsunuz çözüm sürecine?

Yazılı dokümanlar dışında daha keskin başlayış tespit etmek gerekiyorsa Başbakanımızın 2005 Diyarbakır konuşmasıyla başlatmak daha doğru olur. Daha sonraki çalışmalar o kabul üzerine gelişmiştir. 2005 yazı öncesi ve sonrasında o sürecin birebir içinde olan biriyim ben. Sonraki o konuşmalar, tartışmalar, görüşmeler. Tabi bir de olgunlaşma bekliyorsunuz. Bazı konuları daha somut ele almak, üzerine yürümek için konunun olgunlaşmasını bekliyorsunuz.

2009 olgunlaşmanın tamamlandığı yıl mıydı?

2009’a geldiğimizde bu konu epey olgunlaşmıştı o zaman için. Her kesimde daha pozitif, çözüme dair konuşmaların, demokratikleşme sürecinin bütün sorunları çözebileceği yönünde umutların arttığı bir dönemdi. Ve öyle bir karar verdik. 


 

DAHA FAZLA DEMOKRASİ İÇİN

 

Bu alandaki çalışmaların açılımların bir anlamda adını koydunuz.

 

Adını koyduk. Başbakanımız bunu açıkladı. Beni koordinatör olarak görevlendirdiler. Ve “bizim ilkemiz daha fazla demokratikleşmedir” diyerek yola başladık. Adını da demokratik açılım koyduk. Daha fazla demokrasi, daha fazla insan odaklı çalışma her sorunun çözümü. Anlayışı, empatiyi, merhameti, geçmişle yüzleşmeyi hepsini bir araya toplayacaksınız, insan odaklı olarak derince bakacaksınız. O zaman sorunlar daha kolay çözülür. O zaman ki tartışmaların özü de buydu doğrusu. Böyle başladık ve mesafe almaya çalıştık. O süreç tabi ilk defa Türkiye’de her soruna insan odaklı bakmayı başlattı. Ve o günden bu güne epey yol aldık.

 

ÇOK CİDDİ RİSKLER GÖZE ALDIK

 

Bütün bu çözüm odaklı gidişatta, özelde açılımda iklimin değiştiği nokta Habur oldu. Muhalefet Habur’u, iktidarı eleştirebilmek için elverişli bir fırsat, statükocular kanlı statükonun devamı için ajite edebilecekleri nokta olarak gördüler. Habur bize şunu da gösterdi: Dağdan inenleri bekleyenlerle toplumun geri kalanının duyguları uzlaşmaz şekilde taban tabana zıt ve genel kamuoyunun duyguları da küçük bir üfürmeyle bile hemen değişebilecek nitelikte. Siz Habur’u “bir yol kazası” olarak tarif ettiniz. Sonrasında hızla farklı bir süreç yaşandı ve bugün güvenliğin önde olduğu bir noktadayız. Bu süreç sizce nasıl yaşandı ve siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Kendi açımdan ve hükümetimiz açısından şu tespitleri yapmak lazım. AK Parti hükümetleri bu konuda çok büyük riskler aldı ve beklenemeyecek kadar, insanları şaşırtan, ezberleri bozan çok cesaretli adımlar attı.

 

Bir siyasi partinin kendi siyasi geleceğine ilişkin aldığı siyasi riskleri mi kast ediyorsunuz?

 

Elbette biz bir siyasi partiyiz ve siyasi riskleri kast ediyorum tamamen. Aradan bu kadar zaman geçti, bakın muhalefet bunu hala kullanıyor. 12 Haziran seçimleri öncesinde MHP’nin tek malzemesi buydu nerdeyse, benim seçim bölgemde bile kullandılar. Ama vatandaş bizi, niyetlerimizi iyi bildiği için fazla etkilenmedi, bilakis oyumuzu artırdı.

 

AÇILIM VATANDAŞIN DEVLETE BAĞLANMASI İÇİN

 

İzninizle, açmak istiyorum. AK Parti evet bir siyasi parti ama aynı zamanda iktidar olan, devleti idare eden siyasi parti. Dolayısıyla onun siyasi parti olarak aldığı riskli bir karar, devlete dair, devletin “beka”sına dair bir risk haline de dönüşebilir. O risk hesabı bunu da kapsar mı?

 

Yok, bunların hepsi toplumun bütünlüğü ve devletin bekası için yapılan çalışmalar. Bilakis bu çalışmalar yapılmazsa bir şeyler tarumar oluyor yahut yanlış gelişmeler oluyor. Bu konuda ileri adımlar atan, cesaret gösteren, risk göğüsleyen ülkeler sonunda hep kazandılar. Türkiye de bunları çözdüğünde kazanacak. Yoksa bizim bu çalışmalara başlarken de, devamında da devletin temel değerleriyle, üniter yapımızla, resmi eğitim dilimizle ilgili bir şey yoktu, bunları hiç tartışmaya açmadık biliyorsunuz. Ama bugüne devletin veya devlet adına iş yapanların vatandaşa karşı hoyrat, hiçe sayan, işkence eden, zulmeden, haksızlık adaletsizlik yapan, faili meçhuller bırakan, sorgusuz infazların olduğu, dönemler oldu. Devlet toplumun her kesimiyle bir takım sorunlar yaşamış. Bunun içinde dindarlar Kürtler Ermeniler var. Devlet adeta vatandaşına karşı sorun odaklı politika yürütmüş. AK Parti’nin getirdiği temel yaklaşım ise insan odaklı, devlet odaklı değil. Devlet insana hizmet için var. Esas olan insandır. Bizim temel ilkemiz net: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Osmanlı o yüzden uzun yaşamış. O yüzden burada devleti riske etmek değil bilakis devlete güveni azalmış insanlarımızın devlete güvenini sağlamak. Ve sağladık da. Haksızlıklar bittikçe, karşısında daha adil bir devlet gördükçe güveni artıyor vatandaşın.

 10 YIL ÖNCE KÜRTÇE KASET BİLE DİNLENEMİYORDU

 Devlet değişirken Kürtlerin de devlete karşı duygu ve düşünceleri değişti mi?

 Bu politikaların, belki de en önemli özelliği vatandaşı tekrar kazanmak. Burada yine devlet kazanır. Her kesimden vatandaşın kendi devletine güveni artacak. Devletten ürken, kaçan, endişeler içinde yaşayan vatandaş değil devlete güvenen vatandaş. Devlet bunları hep kazanmıştır. Bu, saydıklarımız, tüm sorun yaşayan vatandaşlarımız için geçerli, sadece Kürtler için değil. Bu dönemde neler yapıldı ona bakmak lazım. Bizzat BDP milletvekilleri anlattı, daha on yıl önce bir müzik kasetini gizli gizli, el altından ulaştırarak müzik dinlenilen bir ortam vardı. Bakın oradan her şeyin rahatladığı bir ortama gelindi. Kürtçe TV yayınını kimse düşünemezdi bu ülkede. Hele 30 yıl terör yaşanmış bir ülkede kolay değil.
ROPÖRTAJIN AYRINTILARI, AŞAĞIDAKİ LİNKTE...

http://www.stargazete.com/roportaj/yazar/fadime-ozkan/besir-atalay-stara-konustu-haber-415890.htm



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


ORDUEVLERİNE YÜZDE 500 ZAM!

YAZICIOĞLU, İŞKENCECİSİNİ BULMUŞ!

"BİZİ İYİKİ AB'YE ALMAMIŞLAR"
»  PAZARTESİ'YE, BUZLANMA VE DON UYARISI!
»  ÇİNLİLER, YUMURTANIN DA SAHTESİNİ YAPTI!
»  TEM'DE, BUZLANMA FACİASI!
»  BAŞBUĞ, SAVUNMADA
»  TARAF'TAN YENİ BİR İDDİA DAHA!
»  EMEKLİYE İNTİBAK ZAMMI 260 TL!
»  TARTIŞMALI YASALAR BU HAFTA MECLİS'TE!
»  BAYRAMLARA ÇANKAYA AYARI!
»  IRAK BAŞBAKININDAN KÜSTAH SÖZLER!
»  "LEFTER'İN EMANETİNE SAHİP ÇIKACAĞIZ"
»  KURTULUŞ SAVAŞININ AĞLATAN GÖRÜNTÜLERİ
»  İÇİŞLERİ'İNDEN SAKIK'I YALANLAYAN BELGE!
»  FLAŞ.. TÜRKİYE'DE DE ULUSAL YAS İLAN EDİ
»  EMEKLİ MİLLETVEKİLLERİNİN MAAŞ İSYANI!
»  RUM BASINI KİN KUSTU!
»  KKTC'DE CUMA GÜNÜNE KADAR YAS İLANI!
»  ERDOĞAN,SAHTECİLİĞİ AFFETMEDİ!
»  ÖCALAN'IN ŞİFRELİ HATTI DEŞİFRE EDİLDİ
»  ''TİTANİC DEHŞETİNİ YAŞADIK''
»  SARAYDA TARİHİ REZALET!
»  DEV YOLCU GEMİSİ KARAYA OTURDU
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.