Grup Önerisi lehinde konuşan MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, kredi kartı borçlarının vatandaş için artık içinden çıkılmaz bir sorun haline geldiğini, sosyal sorunlara yol açtığını, MHP’nin bunu çözmek için sürekli önergeler verdiğini fakat AKP Hükümetinin bunu hiçbir zaman dikkate almadığını, onun yerine Torba Yasa Tasarıları hazırlayarak kendi işlerine gelen kanunları çıkardıklarını söyledi. Günal, vatandaşların beklediği affa ilişkin torba kanun tasarısını AKP’nin sulandırdığını ve finansal kuruluşların İstanbul’a taşınması gibi gereksiz ve acelesi olmayan maddeleri de tasarıya ekleyerek geciktirdiğini belirtti.

Kredi Borçları Vatandaşı Esir Aldı! Borçlar Ödenemiyor!

Grup önerimiz, sadece bugün değil, geçmişten bugüne tartıştığımız bir konuyu, kredi kartları ve tüketici kredileri alanındaki sorunları ve çözüm yollarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Kredi kartlarıyla ilgili daha önce düzenlemeler yapıldı; kanunlar çıkarıldı, yönetmelikler çıkarıldı ama mağduriyetlerin artması nedeniyle, bu konuyu tekrar gündeme aldık. Çünkü alınan önlemler, getirilen limitler, faizlere konulan sınırlar maalesef yetersiz kalıyor. Vatandaşlarımız sık sık gelip "Bizim bu kredi borçlarımız ne olacak?" diyorlar. Ödeme kartı mahiyetinde olan kredi kartları, bir süre sonra maalesef, bir kredi batağına, borç kartına dönüşüyor. Vatandaşlarımız minimum miktarını ödeyerek bunun üzerinden sürekli başka bankaların kredi kartlarıyla bunları canlı tutmaya çalışıyorlar. Bir süre sonra hacizler geliyor, aileler ayrılmaya başlıyor. Çünkü hacizler geldikçe, kimisi geçim sıkıntısından, aile kavgasından kimisi de en azından çocukların rızkını bu hacizden kurtarayım diye anlaşmalı boşanmalara kadar gidiyor.

Aynı zamanda, kredilerde geri dönüşüm oranlarında ciddi sıkıntılar baş gösteriyor. Bunu, Merkez Bankası Başkanımızın sunumlarından, hem BDDK'nın raporlarından, hem de son aylarda daha da somut hâle gelen basında yer alan haberlerden görüyoruz. Burada hem kredilerde hem de kredi kartında yaşadığımız krizin de etkisiyle ciddi anlamda sıkıntı var. 2008'de yüzde 1,6 iken, 2010 Ekim’de yüzde 3,6'ya çıkmış. Taşıt kredisinde yüzde 4,5 iken, yüzde 10'lara, şimdi yüzde 7,5-8'lere çıkmış. İhtiyaç kredisinde yine yüzde 2,2 iken yüzde 4,2'ye çıkmış. Kredi kartında yüzde 6 iken, 2009'da yüzde 10,4'e, 2010'da da yüzde 9'lara çıkmış. Her ne kadar finansal sektörde alınan önlemler sayesinde, sağlamlaştırma önlemleri sayesinde genel olarak bir bankacılık krizi yaşamasak da, bu sektörden kredi alan, kredi kartı alan vatandaşlarımızın ciddi anlamda bir ödeme sıkıntısına düşüyor ve krizin tetiklemesiyle de bu sorunun giderek büyüyor.

BDDK'nın rakamlarına baktığımız zaman, geri dönüşüm oranları da var ama öyle bir hâle gelmiş ki son yıldaki rakamlara bakarsak eylül-ekim aylarında, 2009'dan itibaren, gördüğünüz grafik, tablolar itibarıyla son dönemlerde, 2008'den itibaren yukarı doğru bir anda artmaya başladı. Dolayısıyla bu hem kredilerin geri ödenmemesinden kaynaklanan, işletmelerin kapanmasına yol açabilecek, hacizlere yol açabilecek ekonomik bir sorun, öbür taraftan da aile birliğini zedeleyen ve bu faizler nedeniyle ciddi anlamda katlanarak giden önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor.

MHP olarak daha önce de protesto edilen çeklerle ilgili, senetlerle ilgili, bizim geçtiğimiz yasama yılında da bu yılın başında da verdiğimiz araştırma önergeleri var, ama siz yine dikkate almamıştınız. Şimdi de bir taassup içerisinde yine diyeceksiniz ki: "Gerek yok, bizim daha önemli işlerimiz var, burada çok da fazla bunların tartışılmasına gerek yok." Öyle bir şey var ki bunun bir düzenlenmesi lazım yani BDDK'nın yaptığı çalışmaların dışında, limitlerine belli kanuni limitleri koysak da maalesef yani böyle piyasada herhangi riskine bakmadan, analizini yapmadan herkese kredi kartı dağıtılıyor.

AKP İstanbul’u Başkent mi Yapacak?!

MHP olarak bu mağduriyeti çözelim diye araştırma önergesi veriyoruz ama kabul etmiyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Bir torba kanun yapıp içerisine BDDK'nın, SPK'nın, Merkez Bankasının, bankaların taşınmasını koyuyorsunuz! Yani sosyal ve ekonomik sorunları çözecek yerde, borçların yeniden yapılandırılmasını içeren bu kadar acil bir kanun tasarısının içine hiç olmayacak, beş yıldır bekleyen, Acil Eylem Planı'nızda da bulunduğu hâlde ertelediğiniz konuları aynen Anayasa paketinde olduğu gibi zorla, dayatmayla getirip koyuyorsunuz. Biz "Bunları ayırın. Bakın, millet bizden afla ilgili hemen çözüm bekliyor, bir an önce bu tasarıyı getirmemizi bekliyor.” diyoruz ama AKP bunun içerisine özel sektörden memur alımını, buraya getirip müsteşar yapmayı koyuyor, BDDK'nın, SPK'nın, bankaların taşınmasını koyuyor. Dolayısıyla, AKP bu sorunları zaten kabullenmediği gibi çözmeye de niyeti yok! Herhâlde ne var ne yok hepsini İstanbul'a taşıyınca Ankara'daki Hükûmet bu sorunlardan kurtulacak! O zaman Dış Ticaret Müsteşarlığını, Hazineyi de taşımayı öneriyorum. Zaten Türkiye'deki ihracatın çoğunu İstanbul'dan yapıyoruz. O zaman ne gerek var Başkent'i de taşıyın, hepsinden kurtulalım. Çünkü başka çare kalmadı.

Vatandaş Mehmet Bey Teslim Bayrağını Çekmiş!(örnek kısalabilir)

Eylül 2010 itibarıyla 46 milyon 221 bine ulaşmış kredi kartı sayısı yani nüfusun yarısından fazlasını geçiyor ama bu tabii bir kişide bir tek kredi kartı var anlamında söylemiyorum, toplam kredi kartı üç olan var, bir olan var, hiç olmayan var. Vatandaşımız ne yapıyor bu kartları?  "Vatandaş Mehmet'in kredi kartı hikâyesi" vatandaşın yaşadığını çok açık anlatıyor. Hikaye şöyle; Bir bankadan üç yıl önce aldığı kredi kartının limiti dolunca başka bir bankanın kredi kartını daha almış vatandaş Mehmet Bey. Tüketim harcamalarına devam etmiş, başka kredi kartlarından harcamaya da tabi. Çünkü birinin minimumunu öbüründen çektiği avansla ödeyip çarkı döndürmeye devam ediyor. Kısa sürede dört beş tane kredi kartı sahibi olmuş ve ödeme günlerini de ona göre ayarlamış. Ayarlayabiliyorsunuz tabi bu günleri; birini 5'inde, birini 15'inde, birini 25'inde, kaydırıyorsunuz. Ondan alıp öbürüne, diğerinden alıp ona ödemeye başlamış. Böylece, kredi kartı limitleri de, çok harcama yaptığı için sürekli olarak artırılmış. 1.100 lira maaşı olan Mehmet Usta'nın kredi kartı limitleri 20 bin lirayı geçmiş. Kartlar arasında mekik dokuyan ama borç sarmalından bir türlü kurtulamayan vatandaş Mehmet sonunda gelirinin 15-20 katını artan kredi kartı borçları karşısında ödeyemez hâle gelmiş. Dolayısıyla, burada daha başka yollar da öğrenmiş; başka bir kredi kartını kullanarak yeni bir cep telefonu alıyor ve bunu da yarı fiyatına satarak nakit çözüm arıyor. Sonunda ne olmuş? Bir süre sonra asgarileri de ödeyemez hâle gelmiş. Çünkü limit artmış, vatandaş Mehmet Bey teslim bayrağını çekmiş ve sonunda Merkez Bankasının listesindeki 687 bin kişi arasında yerini almış. Takibat başlatılmış kendisi hakkında da, bu devam ediyor. Bundan sonra artık bir daha kredi de alamıyor, kredi kartı da alamıyor, uğraşıp duruyor.

Vatandaştan bir örnek daha var. Bir bakkalın önüne adam yazı yazmış, kredi kartından nakit çektirip vatandaşa avans verip oradan "Minimumunu biz ödeyelim." diyor. Yani bir sektör bununla ilgili oluşmuş.

Ama maalesef şu anda bu sosyal yarayı araştırmak ve bunlarla ilgili bir şey yapmak yerine AKP Hükümeti ne yapıyor? Torba Yasa! Vatandaş af beklerken onlar, finansal kuruşluları ve bankaları İstanbul’a taşımayla, başka bir deyişle İstanbul’u başkent yapmanın altyapısını oluşturmayla meşgul oluyorlar. Türk Milleti 12 Haziranda yapılacak seçimlerde bunların hesabını soracaktır.(5 OCAK 2011