Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
32,3496
EURO
35,0999
IMKB
9,080
ALTIN
2.307,710
 
Hava Durumu ANKARA
8 / 21 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
''Keşke Haber Verseydiniz''
 Keşke Haber Verseydiniz
 
Maden faciasının yaşandığı Ermenek'e giden devlet ailelere böyle seslendi
 
30.10.2014 - 10:26

Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, maden faciasının yaşandığı Ermenek’e giden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın madenci ailelerine  “Keşke daha önce bir mektup yazsanız ya da bir şekilde bize bunu bildirseydiniz gereğini yapardık” ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Ben de bu toprakların insanıyım, Ulaştırma Bakanı Lütfü Elvan sizin evladınız. Onu bilgilendirseydiniz biz takibini yapardık” dediğini aktardı.

Abdülkadir Selvi’nin “Zaman uzadıkça umutlar azalıyor” başlığıyla yayımlanan (30 Ekim 2014) yazısı şöyle:

Zaman uzadıkça umutlar azalıyor

13 Mayıs'ta Soma'da maden ocağının kapısındaydık. Günlerce içeriden hayırlı bir haberin gelmesini bekledik. Olmadı. Gelmedi hayırlı haber, 301 madenci kardeşimizi gözyaşlarımızla toprağa verdik.

Dün bu kez Ermenek'te yine maden ocağının başındaydık. Acılı ailelerin içindeydik. Soma'da yangının söndürülmesini ve işçilerimize ulaşılmasını beklemiştik günlerce. Ermenek'te de ocağa dolan suyun boşaltılmasını işçilerimize ulaşılmasını bekliyoruz.

Madende ihmal dizboyu… Hayır hayır bu bir ihmal değil cinayet. Soma'da vardiya değişimi madenin içinde yapıldığı için facianın boyutları çok büyük olmuştu. Ermenek'te de işçilerin öğle yemeği için dışarıya çıkmalarına izin verilmediği için yemek saatinde dışarda olmaları gerektiği bir sırada evlerinden getirdikleri kumanyalarını madenin içinde yerken yaşandı bu facia.

Bekleme! Hem de ne bekleme acıyla gözyaşıyla umutla. Acının tarifi yok buralarda. Evlat acısı, kardeş acısı eş acısı.

Maden ocağı... Cumhurbaşkanı ve Başbakan inceleme yaptıktan sonra muhabirimiz İlhan Toprak'la birlikte maden ocağının girişine geliyoruz. Su baskınına gerek yok zaten, insan buradan zor çıkar. Önce 45 derecelik bir açıyla inilip sonra 28 derecelik açıyla devam edilen dar bir tünel. Dilim varmıyor ama ölüm yolu sanki. Demir rayların yanında tahta merdivenden iniliyor. Göz mesafesinde bir toz bulutu ve çamur gözüküyor. Sonrası içeriye suyu boşaltması için salınan hortumlar, borular ve ekiplerin telaşlı çalışmaları. Ocağın yanında maden işçileri bekliyor. Kafalarında baretleri yıllardır girip çıktıkları ocaktan şimdi arkadaşlarının kurtarılmasını bekliyorlar. Avurtları çökmüş, sakalı uzamış bir maden işçisine soruyorum 'Kurtulma şansları ne diye' Sadece sigarasından derin bir nefes çekip umutsuz gözlerle bakıyor yüzüme. Başka bir şey sormuyorum. Çünkü ben cevabımı aldım.

Ocağın tam karşısında Kızılay aileler için çadır kurmuş, insan yüzlerine bakmaya geçmiş olsun demeye çekiniyor. Ağlamaktan göz pınarları kurumuş madeni iyi bilen bir mühendis ailelerin tam oturduğu yerin hizasını tarif ediyor. Muhtemelen madencilerimiz bu hizada diyor. Onlar toprağın altında. Üstünde ise acılı aileleri umutla gözyaşıyla kurtarılmalarını bekliyor. Burası dağların tepelerin arasında yüksekçe bir yerde tam bir kuytu köşede bir maden ocağı. Etrafında daha önce açılmış işletilmiş madeni alınmış ama kapatılmamış ocaklar var. Zaten faciada oradan kaynaklanıyor. Hemen yan tarafta 11 yıl önce kapatılan ama yanlış anlamayın sadece kömürü alınıp boş bırakılan ocağa dolan sular büyük bir basınçla dolmuş madene.

Sağ olarak kurtulan bir işçi anlattı. Anlatırken de madenin girişine donuk gözlerle bakıyordu. İçeri giriyorduk, bir fırtına oldu, toz kalktı arkadaşlar bize kaçın dedi. Siz kaçtık sonra dönüp baktım ki onlar yok. Onlar işte bu madenin altında' dercesine yine döndü o ölüm yolunu andıran ocağın girişine bakmaya başladı.

Ben madene ulaştığımda Başbakan Ahmet Davutoğlu basın toplantısını tamamlamış, tekrar ailelerin yanına gidiyordu. Basın toplantısından önce de madende inceleme yapmış, ailelerle görüşmüştü ama belli ki aklı orada kalmıştı. 'Geçmiş olsun' dedikten sonra ailelerle görüşmesini izlemek üzere acılı insanların arasına koştum.

Acılı bir anne Başbakana sarıldı, 'Bu ocağın içine girsen, bu kuzuları kurtarsan' diye ağlamaya başladı. Eşi madende olan genç bir kadın ise 'Biz avucumuzla çıkarırdık bu toprağı' diye ağlamaya başladı. Bakmayın benim genç dediğime iki günde çökmüş yaşlanmıştı da adeta.

'Bacım benim bacım' diye yatıştırmaya acılarına ortak olmaya çalıştı Başbakan. Hamile bir madenci eşi '3 aylık maaşları içeride. 1 ay daha çalışırsak içerdekileri de verecekler diye girmişti madene' diye anlattı içinde bulundukları durumu.

Başbakan sabır sabır dedi ama ekledi; 'Hele şu insanlarımızı bir kurtaralım bunların hepsinin hesabını soracağız.'

Bu hesap sorulmalı. Bu hesap ertelenmeden sorulmalı. Bir saat bile içeride geçiremeyeceğiniz dar ve dik bir tünelden toprağın yüzlerce metre altına iniyor bu insanlar aldıkları bin lira para onu da 3 aydır alamamışlar. Torba yasa ile maaşları arttırılınca işveren bu kez yemek ve servis ücretlerini kaldırmış. Madenci çaresiz. Evde hazırlatmış kumanyasını kendi aralarında kiralamışlar aracı çocuklarının rızkını kazanmak için inmişler yüzlerce metre yerin altına. Sanki yüzyıl önce Çin'deki ya da Almanya'daki madenlerin andırıyor. Modern yöntemleri bir kenara bırakın, ilkel bir şekilde kömür çıkarıyor bu insanlar toprağın altından. Bunların yüzünde kömür karası işverenin alnında ise bu ayıbın lekesi duruyor. Acılı aileler Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a anlattılar sıkıntılarını. Cumhurbaşkanı 'Keşke daha önce bir mektup yazsanız ya da bir şekilde bize bunu bildirseydiniz gereğini yapardık' dedi. Başbakan Davutoğlu ise 'Ben de bu toprakların insanıyım, Ulaştırma Bakanı Lütfü Elvan sizin evladınız. Onu bilgilendirseydiniz biz takibini yapardık' dedi.

Cumhurbaşkanı geldi, Başbakan geldi madeni incelediler acılı ailelerle konuştular, hesabının sorulacağı sözünü verdiler. Bunlar güzeldi. Bir ara Başbakan'ın eşi Sare Hanım'ı gördüm acılı ailelerle uzun süre konuştu. Sonra Emine Hanım geldi. İki anne anaların acılarını paylaştı. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanları ile devlet madende ve acılı ailelerin yanındaydı. Akşam oldu karanlık çöktü soğuk çıktı ama ailelerin yüreği kor kor, alev alev yanmaya devam ediyordu. Gece madende hava soğuktu ama ailelerin yüreği hiç soğumadı.

Zaman uzadıkça umutlar azaldı.



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


‘Öcalan Öldü’ Haberine Yalanlama!

Astsubay Nejdet Aydoğdu Şehit Oldu

'Biji Serok Obama!
»  Bahçeli'den PKK'ya: Fistanlı Teröristler
»  Üzüntüden Dudakları Titredi!
»  Diyarbakır'da Askere Silahlı Saldırı:
»  Türkiye,İşçi Ölümlerinde Dünya 3.sü
»  Mardin ve Şırnak'ta Peşmerge Coşkusu
»  Flaş.. 29 Ekim Resepsiyonu İptal!
»  CHP'li Vekiller Taburede Sabahladı
»  ABD'den Peşmerge Açıklaması!
»  Devlet Erkanı Anıtkabir'de
»  İnadına Cumhuriyet
»  Süreç Trafiği Durdu!
»  kaybolan Öğrenilerden İyi Haber
»  Peşmerge'ye Davullu Zurnalı Karşılama!
»  Madene Dolan Su Yaklaşık 10 Bin Metreküp
»  CHP, Tüm Müzikli Kutlamaları İptal Etti!
»  Kılıçdaroğlu "'Hâlâ Ders Almadınız"!
»  Flaş.. 52 Öğrenci Ormanda Kayboldu!
»  Cumhuriyet Bayramı Eğlenceleri İptal !
»  ''Fırtına Kopar Gibiydi ''
»  Bakanlar Karaman Yoluda
»  ''Başımız Sağolsun''
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.