Ardından da Belediye Başkanı CHP'li Ömer Faruk Mutan'ı makamında ziyaret etti. Kılıçdaroğlu'nun son durağı ise Çanakkale kent merkezi oldu. Kordon Boyu'nda, Türkan Saylan Belediye Sosyal Tesisleri önünde seçim otobüsünün üzerinden sağanak yağmura aldırmadan kendisini dinlemek üzere toplananlara seslendi. Partililerin şemsiye kullanarak izlediği Kılıçdaroğlu, yarım saat boyunca yağmur altında konuştu.
Bursa'daki konuşmasında kendisini ‘Tel Aviv'in avukatı’ olarak nitelendiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yanıt vererek konuşmasına başlayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Biz inancımızı ticaret ve siyaset için kullanmayız” dedi. Kalabalık ‘Başbakan Kemal’ diye slogan atmaya başlayınca, “Başbakanlık için bir yol var. Seçimler geliyor. Ama önce şu Bursa işini bir bitireyim. Ben sanıyordum ki sadece Recep beyin ezberi bozulmuş. Meğer adamcağızın kimyası da bozulmuş. Ama burayı görsün. Çanakkale'yi görsün. Bursa'ya da gideceğiz, hiç meraklanmasın. Bursalılar da ona bir ders verecekler. Çünkü biz ahdettik. Yola çıktık. Halkın iktidarını kuracağız, rantın iktidarını indireceğiz aşağıya” dedi.
‘BEN HALKIN AVUKATIYIM’
Sonrasında Çanakkale Belediye Başkanı CHP'li Ülgür Gökhan'ı makamında ziyaret eden Kılıçdaroğlu, gazetecilerin, Başbakan Erdoğan'ın sözlerini hatırlatması üzerine bu kez “Sayın Başbakan'ın ezberi bozulduğu için aslında ne söylediğini bilmiyor. Eğer avukatlığa soyunacaksa sayın Başbakan Tel Aviv'in, bir başka yerin avukatı olabilir. Ama sayın Başbakan şunu çok iyi bilsin; Ben halkın avukatıyım. Halkın çıkarlarını savunan birisiyim. Benim ne söylediğimi öğrenmek istiyorsa doğrudan benim ağzımdan çıkanları önce kendisinin duyması lazım. Biz hiç kimsenin avukatı değiliz. Halkın avukatı dışında” dedi.
Gazetecilerin İsrail ile ilgili sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:“Biz insani yardım götüren konvoya yapılan saldırıyı zaten başından beri kınıyoruz. Hükümete de sadece BM değil, Arap Birliği, AB, İslam Kalkınma Örgütü gibi bütün bu alanlarda daha aktif bir dış politika izlemesini önerdik. Ayrıca biz şunu da söyledik; Orada sadece Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları değil, 32 ülkenin yurttaşları vardı. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin, diğer ülkelerde de, Türkiye’de gösterilen tepkilerin benzerini göstermeleri için daha aktif çalışmalarını istedik. Ama benim gördüğüm kadarıyla AKP hükümetinde öyle aktif bir çalışma yok.”
KARANLIK NOKTALAR VAR
Bir gazetecinin, “Son süreçte hükümetin de o gemideki can kayıpları nedeniyle sorumlu olduğunu yazanlar, söyleyenler var ve bunlar İsrail yanlısı gibi lanse ediliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz” sorusuna Kılıçdaroğlu, şöyle yanıt verdi:
“Hükümet bu konuda daha açık, net bir tutum takınmış değil. Bu gemiler Türkiye’ye geldi mi, gelmedi mi. Gümrükte hangi tür işlemler yapıldı. Bazı çevreler, AKP milletvekillerinin de bu gemilere bineceğini ama son anda vazgeçtiklerini söylüyorlar. Bütün bunları bilmiyoruz. Sayın başbakan bu konuda kamuoyunu aydınlatmalı. Bunu bekliyoruz. Salı günkü konuşmada yine bu ayrıntıları sayın başbakana soracağız. Bizim bilmediğimiz, İsrail ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı arasında kriptolar var mı yok mu? Yazışmalar yapılmış mı, yapılmamış mı? Bunları da Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin açıklamasını bekliyoruz. Dışişleri Bakanlığı karanlıkta bir nokta bırakmamalıdır. Eğer orada yurttaşlarımızı yitirdiysek AKP hükümetinin riski önceden görüp önlem alıp almadığını da bilmemiz gerekiyor. O insanları ölüme göndereceksiniz, AKP milletvekilleri binmeyecek. Bu konularda daha henüz açıklanmayan karanlık noktalar var. Önümüzdeki günlerde gerçekleri hep beraber öğrenmiş olacağız.” CHP lideri Kılıçdaroğlu daha sonra karayoluyla Ankara'ya hareket etti.