MUSTAFA MUTLU/VATAN
Baktılar ki son genel seçimlerde “bulgur-makarna-kömür” formülü işe yaradı; “Durmak yok, yola devam” dediler!
Böylesine yaygın bir “seçim rüşveti”nin gizlenmesi mümkün mü?
Elbette değil!
O yüzden bu rüşvetin adını “sosyal yardım projesi” koydular ve erzak dağıtma işini de belediye personelinin sırtına yıktılar!
Gelişmiş demokrasilerde hiçbir partinin asla cesaret edemeyeceği bu işi açık açık yapanlardan biri de Ankara Büyükşehir Belediyesi...
Başkan Melih Gökçek, “resmi rüşvet kampanyası”nın; pardon, “dar gelirli vatandaşlara yönelik gıda yardımı”nın startını dün verdi!
Şimdi belediye memurları kapı kapı dolaşıyor ve 400 bin aileye belediye kesesinden hazırlanmış paketleri teslim ediyor!
***
Paketlerde de yok yok üstelik!
10 kilo makarna, 5 litre ayçiçeği yağı, 5’er kilo un, pirinç, 1,5 kilo tuz, 2’şer kilo bulgur, kuru fasulye, nohut, şehriye, zeytin, peynir, salça!
Dahası var:
3 kilo çay, 6 kilo toz şeker, 2 kilo helva, 4 kilo reçel, 750 gram el sabunu, 1 kilo banyo sabunu, 3 kilo çamaşır deterjanı, 2 kilo bulaşık deterjanı...
Kaba bir hesapla bu kampanyanın Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne maliyeti 20 milyon YTL’den fazla!
Bu yardımları alan aileler de bal gibi biliyor ki; karşılığında kimse para falan istemiyor...
İstenen sadece oy...
400 bin aileden ortalama 3 kişi oy verse, 1 milyon 200 bin kişi “çantada keklik!”
***
İşin ilginci seçim uğruna bu müsrifliği yapan belediyelerin tamamı “müflis!”
Çoğu devlete elektrik, doğalgaz parasını, SKK primini, müteahhitlere hak edişlerini ödeyemez halde!
Örneğin hovarda damat adayı gibi para saçan Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin sadece Hazine’ye borcu 29 Şubat 2008 itibarıyla 3 milyar 941 milyon YTL...
Ama Melih Bey buna rağmen dolduruyor helvaları, reçelleri, nohutları poşete; kapı kapı oy satın alıyor!
“Yoksulluk yardımı”, “sosyal dayanışma” lafları göstermelik...
Bu torbaları alanlara ihtiyaç duyup duymadıkları bile sorulmuyor ki!
***
Kısacası bir rüşvet sezonu daha başlıyor...
Hayırsız olur inşallah!
*****
AB TEHDİDİ!
Avrupa Birliği’nin ağababaları, AKP hakkındaki kapatma davasından sonra, Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını istemiş!
Eğer ortada bir “müzakere” kaldıysa, askıya almazlarsa hatırımız kalır!
Sağır Sultan bile biliyor ki Avrupa Birliği’yle ilişkiler son iki yıldır tamamen durdu...
Bunun tek nedeni de Kıbrıs Rum Kesimi’nin istediği tavizlerin verilmemesi...
Ne yani; Başsavcı çıkıp da davayı geri alsa, tüm engelleri kaldıracaklar mı sanki?
*****
GÜNÜN SORUSU
Partisi hakkında kapatma davası açıldığı için günlerdir ateş püsküren Başbakan dün, “Biz kaybetsek de dileriz ki hukuk kazanır” demiş!
Hayırdır; şekeri mi yükseldi acaba?
*****
Seni affetmeyeceğim Tuna! Kardeşim Tuna Bekleviç...
2006’nın Kasım ayında bir grup idealist gençle yola çıkıp Güçlü Türkiye Partisi’ni kurduğunda; sırf gençliğinize, dürüstlüğünüze güvenerek uzun uzun sizi anlatmıştım insanlara!
Tek bir sözün etkilemişti beni:
“Seçimlerde oy verecek parti bulamıyoruz!”
Meğer ne safmışım sana inanırken...
Önce arkadaşlarını yüzüstü bıraktın; seçime girme hakkını elde ettiğiniz halde tuttun, bağımsız aday oldun, onları kendin için çalıştırdın!
Duydum ki bu yetmemiş; şimdi Başbakan’ın helikopterinde geziyor, AKP kapatılırsa, partini onun emrine sunmaya hazırlanıyormuşsun!
Seni affetmeyeceğim Tuna...
Sadece beni yanılttığın için değil, seninle yola çıkan 18 yaşındaki İrem kıza siyasi ihaneti öğrettiğin için!
Hiç kuşkum yok; bu esnekliğinle bir gün sen de Kültür Bakanı olabilirsin...
Ama ben sana “Bakan olamazsın” demiyorum ki!