Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
39,8848
EURO
46,7775
IMKB
9.327,000
ALTIN
4.211,390
 
Hava Durumu ANKARA
16 / 31 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
ABD DIŞİŞLERİ BAKANI RİCE RUSYA'NIN CEVABI FÜZEYLE OLDU
ABD DIŞİŞLERİ BAKANI RİCE RUSYA NIN CEVABI FÜZEYLE OLDU
 
ABD Dışişleri Bakanı Rice, Rusya’ya usulünce yeni bir saldırıda bulunarak, “Güçlü bir Rusya istiyoruz ama 21. yüzyıldaki anlamıyla güçlü, yani demokratik bir Rusya” dedi.
 
1.6.2007 - 09:15

Rice, önceden basına dağıtılan açıklamasında, “Rusya’nın güçlü olmasını istiyoruz ama 21. yüzyıldaki anlamıyla, yani yalnızca merkezi güçle değil, kurumlarıyla güçlü, bağımsız, hem hükümeti hem de hükümet dışındaki kurumlarında, hukuksal sisteminde güçlü, bağımsız olan, basını güçlü ve bağımsız olan gözlemcilere açık özgür ve adil seçimler yapan bir Rusya istiyoruz” diye konuştu.

Baba Bush döneminde Beyaz Saray’da çalışırken 2 Almanya’nın birleşmesi için 1989-1991 yılları arasındaki çabalarından ötürü Alman Atlantik-Brücke Vakfı tarafından Eric Warburg ödülü alan Rice, “Demokratik kurumlar ve açık bir toplum, hiçbir biçimde zaafiyet kaynağı değildir” dedi.

Füzeler konusunda Rus diplomasisini anlamakta zorlandıklarını belirten Rice, Rusya’nın, önerdikleri halde füze kalkanı projesinde yer almayı reddetmesine de üzüldüklerini kaydetti.

Rice, Rusya’nın, Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması’ndan kaynaklanan yükümlülüklerini askıya alması değil, düzenlenmiş anlaşmayı onaylaması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Füze kalkanı bunalımı   
 
 ABD'nin yeni NATO üyesi ülkelerdeki(Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya) askeri hareketliliğibden rahatsız olduğu bilinen Rusya, çok başlıklı kıtalararası bir füze denemesi yaptı. ABD’nin oluşturmakta olduğu füze kalkanına karşı yapılan denemenin başarıyla sonuçlandığı açıklandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ABD füze kalkanının Avrupa’ya yerleştirilmesinin kıtayı "barut fıçısı" haline getireceğini söylediği bu füze kalkanı projesi nedir?

Yılmaz Aklar'ın, ABD ile Rusya arasındaki füze kalkanı bunalımı analizi...


 Füze Kalkanı Nedir?

Füze Kalkanı projesi orijinal olarak ‘ABD Milli Füze Savunma Programı’ndan (National Missile Defence Programme) gelir. Amerika’da Ronald Reagan yönetimi tarafından başlatılan ‘Stratejik Savunma Girişimi (Strategic Defence Initiative-SDI)’, takma adıyla ‘Yıldız Savaşları (Star Wars)’ projesinin devamı mahiyetindedir. Küresel Füze Savunma Kalkanı (Missile Defense Shield-MDS) oluşturma girişimleri ise, ABD milli projesi olarak 1990’lı yılların sonlarında başlatılmıştır. Projenin genel amacı; dünyanın her bölgesinde Amerikan toplumuna yönelik füze saldırılarının hedefine ulaşmadan tespit ve imhası için küresel bir füze savunma kalkanı oluşturulması ve geliştirilmesi olarak tanımlanabilir. MDS’nin SDI’dan belirgin farkı gelen füzelerin satıhta konuşlandırılan silahlarla imhasının düşünülüyor olmasıdır. Ayrıca, SDI’de pahalı sistemleri içeren uzay savunma silahlarına yer verilmeyecektir.

ABD Girişimleri ve Nükleer Silahların Azaltılmasına Yönelik AnlaşmalarGeorge W. Bush yönetimi, özellikle 2001 yılı başlarında küresel Füze Savunma (Missile Defence) projesini müttefiklerine ve ilişkisi olan ülkelere yoğun politika girişimleriyle anlatarak taraf bulmaya çalışmıştır. Proje, ABD milli strateji dokümanlarında ‘haydut devletler’ (rogue states) olarak belirtilen Kuzey Kore ve İran gibi devletlerden kaynaklanabilecek füze tehlikeleriyle başa çıkmayı hedeflemektedir. Proje, ABD’ye yakın politikalar izlemeyi çıkarları için gerekli gören devletlerce desteklenmektedir. Diğer devletler ise, Rusya’yla nükleer silahların azaltılmasına yönelik anlaşma hükümlerinin geçerli olduğu bir dönemde projeye ihtiyatla yaklaşmaktadırlar. Proje yeni geliştirilmektedir. Hayata geçirilmesi için yoğun AR-GE (araştırma-geliştirme) masraflarına, süreye ve paraya ihtiyaç vardır. Projeyle bir yandan da ABD savunma sanayiinin güçlendirilmesi öngörülmektedir.

11 Eylül 2001’de ABD’nin kendi kıtasında uğradığı terör saldırıları sonucunda tehdit öncelikleri değişmiş ve bu kapsamda Füze Savunma projesinin günümüze kadar geri planda bırakıldığı gözlemlenmiştir.

2002’de ABD yönetimi tek taraflı olarak 1972 tarihli Anti-Balistik Füze Sistemlerini Sınırlandırma Antlaşması’ndan (Anti-Balistic Misilse Treaty-ABMT) çekilmiştir. Bazı uzmanlar, ABD’nin ABMT’ye

uymayan füze savunma testleri yaptığını ifade etmektedir. ABD’nin ABMT’den çekilmesinin ardından Rusya

da ‘Start-II’ Antlaşması’ndan çekilmiştir. Fakat, Rusya ve ABD, yine 2002’de yeni bir ‘Başlıca Yeni

Silahların Azaltılması Anlaşması’ (Major New Arms Reduction Deal)’ imzalamışlar ve nükleer silahlarını

2000 nükleer harp başlığına indirecek şekilde, 2/3 oranında azaltma konusunda anlaşmışlardır. Yapılan

anlaşmaların uygulanması konusunda, Rusya’nın ABD’ye karşı güven bunalımı içinde olduğu

gözlemlenmektedir.

Bugün ABD topraklarını ve müttefiklerini, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa dışında füzeyle vurabilecek

kapasiteye sahip başka bir ülke bulunmamaktadır. Bu ülkeler ise ABD’nin dostlarıdır.

Başkan Bush 2007’nin başından itibaren, 2006 yılında nükleer deneme yapan, füze teknolojisine sahip

olan Kuzey Kore’yi ve uluslararası ortamın itirazına rağmen nükleer güç olma yolunda mesafe kat eden

İran’ı  öne sürerek, Füze Kalkanı projesine hız vermiştir. Sistemin Rusya’ya karşı olmadığı ise özel olarak

vurgulanmaktadır. Tehdit, gelecekte İran ve Kuzey Kore’nin 2500-5000 km menzilli füzeler yapmasıyla

ortaya çıkabilecektir.

Amerikan yönetimi, İngiltere ve Grönland’da bulunan üslere ek olarak Avrupa’ya da uyarı sistemleri ve

füzesavarlar yerleştirmek istemektedir. Başkan Bush’un bu çok taraflı konuda, tek taraflı kararlar alması ve

uygulamaya geçirmesi, başta Rusya olmak üzere müttefiklerince de eleştirilmektedir. ABD tarafından

yoğun diplomatik ziyaretlerle Rusya, NATO ve Avrupa ülkeleri ikna edilmeye çalışılmaktadır. ABD

Savunma Bakanı Robert Gates’in 23 Nisan 2007’de Moskova’ya yaptığı ziyaret sırasında Başkan Putin’i

ikna edemediği anlaşılmaktadır.

Proje Süreci

Vaşington’un planı; gelecek beş yıl içinde kullanılabilir hâle gelecek şekilde Polonya’ya 10 füze savunma

sistemi yerleştirilmesi, Çek Cumhuriyeti’nde kurulacak radarlarla Asya hava sahasının kontrol altına

alınması, projenin Gürcistan ve Azerbaycan’ı içerecek şekilde genişletmesi ve projenin 2011 yılına kadar

geliştirilmesi hususlarını içermektedir.

Aktör Devlet ve Kurumların Tutumları

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 10 Şubat 2007’de Münih Güvenlik Zirvesi’nde yaptığı konuşmasında;

tek kutuplu dünyanın kabul edilemez olduğunu, uluslararası hukukun temel ilkelerinin her geçen gün artan

bir şekilde küçümsendiğini, tek taraflı ve çoğu kez gayri meşru olan eylemlerin hiçbir soruna çare

olamadığını ve yeni gerilim noktaları yarattığını vurgulamış ve “bu koşullar altında, kendi güvenliğimizi

sağlama konusunda bir kez daha düşünmemiz gerektiği aşikardır“ ifadelerine yer vermiştir. Yine Başkan

Putin uzaydaki silahlanmanın uluslararası toplum için tahmin edilemeyecek sonuçlara sebep olacağına

dikkat çekerek, “Füzesavar (anti-missile) savunma sisteminin belirli unsurlarını Avrupa’ya genişletme

planları bize yardım etmez: tam tersine bizi rahatsız eder. Kimin, bu durumda kaçınılmaz bir silah yarışı

olacak bir sonraki adıma, ihtiyacı var? Benim Avrupalıların kendilerinin ihtiyaçları olduğuna dair derin

şüphelerim var” diyerek duyduğu rahatsızlığı belirtmiştir. Gelinen noktada Rusya Devlet Başkanı Vladimir

Putin, “ABD’yle, nükleer stratejik füze kapasitemizi 31 Aralık 2012 tarihine kadar 1700-2000 nükleer savaş

başlığına kadar düşürmeyi kararlaştırdık. Rusya üzerine aldığı yükümlülükleri harfiyen yerine getirmeye

kararlıdır. Umuyoruz ki, ortaklarımız da şeffaf bir hareket tarzı benimserler ve zor günler için bir köşeye

gereğinden fazla savaş başlığı ayırmazlar” diyerek Rusya’nın tavrını belirtmiştir. Konuya ilişkin çarpıcı

gelişme ise; ABD Savunma Bakanı Gates’in  Moskova ziyaretinden hemen sonra Putin’in, ABD tarafından

Avrupa’da  oluşturulmak istenen Füze Kalkanı girişimlerini bahane ederek, Avrupa Konvansiyonel

Kuvvetler Antlaşması (AKKA)’yı tek yönlü askıya alma girişimi olmuştur. Bu gerçekleştiği taktirde Rusya,

Avrupa ve özellikle Kafkasya’da taahhüt ettiği kuvvet indirimleri dışında kuvvet bulundurma imkanı elde

edebilecek ve bölgede dengeler değişecektir.

Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonra ortaya çıkan Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerinin, hem güvenlik, hem

de ekonomik ihtiyaçlar nedeniyle AB’ye ve NATO’ya üye oldukları bilinmektedir. Geçen zaman içinde,

kağıt üzerinde oluşturulan Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikaları (AGSP)’nin pek uygulamaya

geçirilememesi, Başkan Putin’in Rusya’yı önce dağılmaktan koruması, sonrasında ekonomik ve askerî

açıdan yeniden güçlendirmesi sonucunda bu ülkelerin “savunma güvenlikleri” açısından ABD’nin

oluşturacağı sistemlere yöneldikleri görülmektedir. Bu kapsamda ABD’nin NATO ya da AB’yi karar

sürecine dahil etmeyerek Polonya ve Çek Cumhuriyeti’yle ikili anlaşmalar yapma yoluna gitmesi,

Avrupa’nın tepkisine yol açmıştır. Almanya Başbakanı ve AB Dönem Başkanı Angela Merkel, AB ülkeleri

içinde Füze Kalkanı tartışmalarıyla bir bölünme yaşanmasını istememekte, söz konusu füze savunma

sisteminin NATO çerçevesinde kurulmasından yana olduğunu söylemektedir. İngiltere Hükümeti, ABD füze

savunma sisteminde aktif rol almakta, proje kapsamında bazı önleyici füzelerin İngiltere’ye 

konuşlandırılması için ABD Hükümeti’yle toplantılar yapmaktadır. ABD’nin Doğu Avrupa’da Füze Kalkanı

sistemleri oluşturma girişimlerinin Almanya’da siyasi kesim arasında tartışmalara sebep olarak, genelde

karşıt görüşlerin oluştuğu gözlemlenmektedir. Genel kanı olarak yeni silahlanma yarışının başlamasından

endişe edilmekte, sistemin gerekliliğinden ziyade sistemin oluşturulma yöntemi tartışılmaktadır. Fransa cumhurbaşkanı adayı Nicolas Sarkozy, ABD Füze Savunma sistemi konusunda “Avrupa Kararı’nda (European Decision) ısrar etmektedir. Çek ve Polonya başbakanları Şubat 2007’de ortak basın toplantısı düzenleyerek, ABD’nin tekliflerine yanıtlarının olumlu olacağını açıklamışlardır. Çin projeden duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, Kanada projeye katılmayacağını bildirmiştir.

Münih Güvenlik Zirvesi’ne kadar NATO’nun projeye itirazı görülmemiştir. 30 Kasım 2006 NATO Riga Zirve bildirisinde NATO Füze Savunma Yapılabilirlik Çalışması’nın  yakın zamanda sonuçlandırıldığı, sistemin, bazı teknik kısıtlamalarla ve uzlaşmalarla gerçekleştirilebileceği sonucuna ulaşıldığı açıklanmıştır. Nihai bir karara varılmamasının sebebi olarak da Avrupa’nın kararsızlığı, söz konusu sistemin yaratacağı uzun vadeli tehditler ve projenin maliyeti gösterilmiştir. 19 Nisan 2007’de Brüksel’deki NATO karargâhında  ABD yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonrasında, NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer “ABD’nin kuracağı herhangi bir sistemin NATO füze savunma sistemini tamamlayıcı nitelikte olması yönünde ortak bir arzu mevcuttur” şeklinde olumlu bir yaklaşım sergilenmiştir.

Değerlendirme

ABD’nin Füze Kalkanı projesi, eski Doğu bloku ülkelerinde sistemler oluşturma ve bunu Güney Kafkasya’ya genişletme girişimleri, Moskova ve Vaşington arasında anlaşmazlığa sebep olmaktadır. Rusya, durumu kendine yönelik bir tehdit olarak algılamaktadır. Benzer şekilde, Rusya, eski Sovyet ardılı ülkelerin NATO üyesi yapılmasını kendine doğrudan bir tehdit olarakdeğerlendirmekte ve rahatsızlığını ifade etmektedir.

Yeni gelişme olarak, ABD Başkanı, Arnavutluk, Hırvatistan, Makedonya, özellikle Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya dahil olmasına olanak sağlayan 10 Nisan 2007’de NATO Özgürlük Konsolidasyon Kanun’unu (NATO Freedom Consolidation Act of 2006) imzalamıştır. Bu ülkelere NATO üyeliği yolunun açılmış olmasının, Moskova ile Vaşington’un arasındaki gerginliği yeniden arttırdığı gözlemlenmektedir.

ABD füze kalkanı girişimi, Avrupa’da yeni bir Soğuk Savaş’ı ve buna bağlı silahlanma yarışını başlatan bir etki yaratmıştır. Bilindiği üzere İngiltere, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Danimarka gibi ülkeler Avrupa’da “Truva Atı” olarak nitelendirilen ve ABD politikalarına yakın hareket eden devletler olarak tanımlanmaktadır.

Tehdidin hiçbir zaman diyaloğun yerini tutmayacağı düşüncesiyle doğru yöntemin ABD’nin kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi için, Kuzey Kore örneğinde olduğu gibi, ABD-Tahran arasında da doğrudan görüşmelere başlanmasının uygun olacağına dair görüşler bulunmaktadır.

Türkiye’ye Etkileri

ABD üst düzey yetkililerince, özellikle İran’dan kaynaklanan Şahap-3 füze tehdidi dile getirilerek projeye Türkiye’nin de dahil olması istenmektedir. Türkiye ise, füze kalkanı projesindeki gelişmeleri sessiz bir şekilde izlemekte, ABD-Avrupa-Rusya arasındaki tartışmalara dahil olmamayı tercih etmektedir.

NATO ve ABD kaynaklarına göre füze kalkanı projesi, bulunulan aşamada Avrupa’nın büyük bölümünü koruma altına almakta, ancak başta Türkiye olmak üzere Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’nın da büyük bir kısmı bu kapsama alanı dışında kalmaktadır. Oysa 2000’li yılların başında ABD tarafından, tüm dünyayı kapsayacak şekilde “haydut devletler”den kaynaklanacak füze saldırılarını önlemek üzere Rusya dahil uygun bölgelerde radar istasyonu kurulması ve kara, deniz ve havada önleyici füze sistemleri kurulması öngörülüyordu. Projede onemli iki radar istasyonu bulunmaktaydı. Birincisi Grönland Adası’nda tesis edilmişti. İkincisinin ise Orta Doğu’ya tesis edilmesi düşünülüyordu ve Türkiye önemli aday ülke olarak görülüyordu. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattıyla bu tip kapsamlı bir radar istasyonunun Türkiye’de kurulması, Türkiye’nin güvenliğine daha fazla katkı sağlayabilecekti. Gelinen noktada ise, tesis edilecek füze savunma sistemiyle ABD’nin ulaşmak istediği hedef açık olarak anlaşılamamaktadır.

Bugün, Türkiye ile ABD arasında ikili ilişkilerin gelişmesini olumsuz etkileyen önemli konular bulunmaktadır. Bunların arasında, ABD işgalindeki Irak’ta PKK terör örgütünün varlık ve faaliyetlerinin sona erdirilmesi, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması, Kuzey Irak’ta ABD güdümünde bir Kürt devleti kurma girişimleri, Orta Doğu'da sınırların değiştirilmesi düşünceleri, ABD’nin, Montreux Antlaşması’nı baypas ederek Romanya üzerinden Karadeniz’e girme girişimleri, ABD Kongresi’nde Ermeni iddialarını destekleyen karar tasarılarının görüşülmesi, sıralanabilir. Bu nedenlerle Türkiye’nin Füze Kalkanı projesini yakından izlemesi doğal olacaktır.

Avrupa’da, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nin ABD’ye yakın ve  sorunları olmayan ülkeler olmaları nedeniyle tercih edildikleri anlaşılmaktadır. Diger yandan, NATO üyesi istikrarlı bir ülke konumunda bulunan Türkiye’nin İran’a komşu olması, Türkiye’ye kurulabilecek sistemlerin erken uyarı bakımdan İsrail’in güvenliğine de katkılar sağlayabilecek olması gibi nedenler, Füze Kalkanı projesinde Türkiye’yi öne çıkarmaktadır.

Türkiye, bölgesinde komşu ülkelerin füze tehdidi altındadır. Füzelerin taşıyabileceği nükleer, biyolojik ve kimyasal başlıklar tehdit ve tehlikeyi arttırmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin bir yandan milli ve müşterek füzesavar sistemlere sahip olması gerekirken, caydırıcılık sağlayabilmesi için kendinin de milli füze sistemleriyle donatılması, Hava Kuvvetleri’nin sınırlar ötesinde vurucu gücünün arttırılması, kara-deniz ve hava platformlarından atılacak şekilde, kendisine tehdit yaratan ülkelerin derinliklerine gönderebileceği füzelere sahip olması yaşamsal önem taşımaktadır.



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


'BOMBALARI MARKETTEN Mİ ALIYORLAR'

ANAP'A REFERANDUM ÇALIMI

SAGLİK. GOV.TR DOKTORLARI FENA YAKTI
»  OKULDA MESCİDİ BİLMEYEN YOKMUŞ
»  İBRAHİM TATLISES ŞANLIURFA'DAN BAĞIMSIZ ADAY OLDU
»  GENELKURMAY BAŞKANI BÜYÜKANIT'TAN ŞOK AÇIKLAMALAR
»  KİSSİNGER; ABD KUZEY IRAK'TA OPERASYON İSTEMEZ"
»  BİNGÖL'DE TERÖR SALDIRISI, 4 İŞÇİ ÖLDÜ, 4 İŞÇİ YARALI
»  GÖZLER CHP PARTİ MECLİSİ'NDE
»  AĞAR VE MUMCU, LİSTELERİ GÖRÜŞTÜ
»  MECLİS’TE ANAYASA PAKETİ 370 OYLA KABUL EDİLDİ
»  "ABD, KUZEY IRAK'A OPERASYON İSTEMEZ"
»  ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY AKP'YE KATILIYOR
»  RAKEL DİNK'TEN TAKİPSİZLİK KARARINA İTİRAZ
»  ABD TV'SİNDE PKK PROPAGANDASI
»  GÜL'DEN, AYDIN DOĞAN UÇAĞI AÇIKLAMASI
»  AKP'DEN TUĞCU'YA YANIT
»  MECLİS'TEKİ USUL TARTIŞMASINDA NELER SÖYLENDİ_?
»  KUZEY IRAK'TAKİ MEHMETÇİK TETİKTE
»  , ŞENER'İN ADAYLIĞI İÇİN ERDOĞAN NE DEDİ?
»  SEZER-ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ YİNE İPTAL EDİLDİ
»  ÇEVRE BAKANLIĞI'NDAN SEÇİM KİRLİLİĞİ GENELGESİ
»  ANAYASA GERGİNLİĞİ SÜRÜYOR, 2. MADDE 370'LE GEÇTİ
»  MECLİS'TE 366 TARTIŞMASI
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.