AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Ömer Çelik açıklama yaptı. İsrail-İran çatışmasına ilişkin olarak açıklama yapan Çelik, "Kimsenin başka bir ülkeye saldırarak rejim değişikliği savunması kabul edilebilir değil. Hele de dini liderlerin vurulması asla kabul edilemez. O zaman herkesin en çok korktuğu senaryolar gündeme gelir" dedi.

Çelik, terörsüz Türkiye'nin bölge için önemine dair ise, "Gördüğümüz gibi terör örgütler, vekalet savaşlarında kullanılmaktadır. Pek çok güç odağı kendisi çatışmaya girmeyerek terör örgütlerini kullanmaktadır. Terörsüz Türkiye'nin hem bizim hem de bölgemiz için son derece yerinde olduğu görülmektedir" ifadelerini kullandı.

Ömer Çelik'in açıklamasından satır başları şu şekilde:

"NÜKLEER TEHLİKENİN ORTAYA ÇIKMASI GİBİ BİR GÜNDEMİ TAKİP EDİYORUZ"

"Teşkilatlarımız birer siyaset okuludur. Hem ana kademesi hem kadın ve gençlik kolları kapsamlı bir şekilde hazırlıklarını yapıyor. Temmuz ortasında kampımız olacak. Cumhurbaşkanımızın katılımıyla önümüzdeki dönemi değerlendireceğiz.

İsrail Gazze'de büyük bir soykırım yapıyor. Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken bunları detaylı şekilde ele alıyoruz. İsrail'in tabii İran'a yaptığı haksız ve hukuksuz saldırı neticesinde şu an gelinen noktada doğrudan sivil insanlara bomba yağdırılması söz konusu. Nükleer tehlikenin ortaya çıkması gibi bir gündemi takip ediyoruz. Nükleer tesislere bomba yağdırılıyor. Bu tehlike, bütün bölgeyi sıkıntı içerisinde bırakabilecek sonuçlar doğurabilir.

"NÜKLEER TEHLİKE DAHA BÜYÜK TEHLİYKEN, HÜRMÜZ BOĞAZI KONUŞULUYOR"

Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının petrol fiyatlarından, tedarik zincilerine kadar birçok olumsuz etkileri olacaktır. Ama burada nükleer tehditler ortadayken, bütün bölgeyi felakete sokacak şekilde İran bombalanırken, burada iki tane şey dikkat çekiyor. Birincisi, nükleer tehlike, Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasından daha büyük tehliyken, Hürmüz Boğazı konuşuluyor. İkincisi ise saldırgan taraf İsrail iken bu saldırganlık üzerine cılız cümleler kullananlar, İran'ın cevap vermemesi gerektiğini ifade ediyorlar. bunu başlatan İsrail'dir.

Kimsenin başka bir ülkeye saldırarak rejim değişikliği savunması kabul edilebilir değil. Hele de dini liderlerin vurulması asla kabul edilemez. İran'ın toprak bütünlüğüne saldırılması, dini lidere karşı bir saldırı konuşulması asla kabul edilebilir değil. Bu vahşette yeni bir aşamaya geçmek demektir. O zaman herkesin en çok korktuğu senaryolar gündeme gelir. Kimse güvenliğinden emin olamaz. Bugün İrail'deki sivilleri güvensiz ortama sokan Netanyahu'dur. Bugün İsrail için en büyük tehdit Netanyahu'dur.

Biz İran'a yapılan her türlü saldırıyı kınıyoruz. İran'ın hukuka aykırı bir şekilde saldırıya uğraması kabul edilemez. İsrail saldırılarda BM şartlarını ihlal etti. Türkiye her alanda tedbirlerini havadan ve karadan almıştır.

"ŞAM'DA BİR KİLİSEYE YAPILAN SALDIRISINI LANETLİYORUZ"

Rejim değiştirme işleminin Afganistan ve Irak'ta sonuçları görüldü. İsrail'in yaptığı propaganların siyaset biçimine dönüşmemesi gerekir. Kimsenin kimsenin rejimini değiştirmek gibi bir yaklaşımı söz konusu olmaz. Tüm bunlar olurken Türkiye gündemine hakimdir.

Terörsüz Türkiye meselesinde, esasında görülmüştür ki bizim olgunlaşmış bir stratejimiz mevcuttur. Bu çerçevede bu silah bırakmanın somut olarak gerçekleşmesi TSK ve MİT tarafından doğrulama mekanizması tarafından takip edilmesi yaklaşımımız devam edecektir.

Gördüğümüz gibi terör örgütler, vekalet savaşlarında kullanılmaktadır. Pek çok güç odağı kendisi çatışmaya girmeyerek terör örgütlerini kullanmaktadır. Terörsüz Türkiye'nin hem bizim hem de bölgemiz için son derece yerinde olduğu görülmektedir.

Her türlü provokasyonu bu şekilde de reddediyoruz ve mahkum ediyoruz. Dün Şam'da bir kiliseye yapılan saldırı, bu açıdan bizce bölgedeki gelişmelerden bağımsız bir saldırı değildir. Yani saldırıyı ne aşın gerçekleştirdiğine dair teyit edilmiş istihbarat bilgisi var. Ama bu meselede, bu bölgeyle ilgili tecrübemizde, arkasında kimler olabileceği konusunda da yüksek bir deneyimiz var. Bir kere daha o saldırıları kınıyoruz, lanetliyoruz.

"CUMHURBAŞKANIMIZIN ORTAYA KOYDUĞU KARARLILIĞI SONUNA KADAR TAKİP EDECEĞİZ"

Hiçbirinin bölgede mezhebi ne olursa olsun, dini ne olursa olsun, etnik aidiyeti ne olursa olsun, bölge halklarının arasına duvarlar örmesine, provokasyonlar oluşturmasına müsaade etmeme şeklinde Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu kararlılığı sonuna kadar takip edeceğiz. Yakın dönemde söylediğimiz gibi adlarımız farklı olabilir, soyadımız Türkiye'dir dediğimiz gibi bu kardeşlik atmosferini bütün bölgeye taşımanın bir ilham kaynağı, bir modeli olarak da inşallah terörsüz Türkiye hedefimize ulaşmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bugün sizinle paylaşacaklarım bunlar arkadaşlar...

Daha çatışmaların yoğun olduğu zamanda Sayın Cumhurbaşkanımızın müzakere masasına dönülmesi için bölge liderleriyle ve dünya liderleriyle yoğun bir telefon trafiği oldu. Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü diploması trafiği hiçbir lider tarafından yürütülmemiştir. İran haklı olarak zaten müzakere masasında olduğunu saldırılar devam ederken müzakere masasına oturamayacaklarını söylüyor. Bugün sağlanması gereken şey İsrail'in saldırılarını durdurmasıdır.

Grup Başkanvekillerinin savcılığın yürüttüğü soruşturmayla ilgili bizi suçlaması yeni değil. AKP'liler gidip de CHP hakkında iddialar ortaya atmadı. Bizimle alakası olmayan meseleleri bize getiriyorlar. Bir partinin düştüğü duruma bakın.

Bir uluslarası kriz olduğunda devletin başında kimi görmek isterseniz sorusuna vatandaşlarımız tarafından Cumhurbaşkanımız işaret edilmektedir. Sayın Özel, yürüttüğü herhangi bir diplomatik süreç uluslarası kriz yönetmedi. Sayın Özel son derece vahim dış politika hataları yaptı. Mavi Vatan'a karşı çıkanlar CHP'liler.

Türkiye'nin milli meselelerinde Sayın Baykal döneminde böyle şeyler görülmemişti. Sayın Özel döneminde dış politika yazılımında sıkıntı var.

Yeni anayasa sürecinde milletin onayını arayacağız."