TBMM Başkanı Arınç, Lüksemburg'a yaptığı resmi ziyaretin ikinci gününde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, parlamenter diplomasinin Türkiye'nin bugün dış politikada elde ettiği başarıda önemli katkısının bulunduğunu ifade ederek, ''Bu konuda hükümet ne kadar başarılıysa bu ülkenin Meclisi de o kadar başarılıdır ve bu başarı milletvekillerine ve onların asil sahibi olan millete aittir'' Dİye konuştu.Dış politikada hiçbir zaman hayalperest olunmaması gerektiğini ve ebedi dostluk ve düşmanlığın olamıyacağını ifade eden Arınç, şöyle dedi:''Her zaman hamasi nutuklarla yol alamazsın. Bazen durur, bazen oturur, bazen koşarsın. Dolayısıyla milliyetçi söylemlerle, aynı zamanda ülke yararına olabilecek bir dinamizmin ve akılcılığın beraberinde taşınması gerekir. Türkiye'nin sorunlarının sloganlarla çözülmesi mümkün değildir. Eğer sloganlarla çözülseydi bugün kucağımızda nur topu gibi sorunlar olmazdı. Sadece sloganlarla ve hayallere kapılarak statik birtakım konuşmalarla çözüm aramak bence beyhudedir. Çok dinamik olmak ve Türkiye lehine avantajlar sağlamak mecburiyetindeyiz.''TBMM Başkanı Arınç, ''Casus Belli'' ile ilgili açıklama yapmasının kendi görevi ve hakkı olduğunu belirtti. Arınç, bu noktada dikkat edeceği tek şeyin konuşma ve davranışlarında milli çıkarlara uygunluk
olduğunu söyledi. Milliyetçi bir kişi olduğunu ifade eden Arınç, ama milliyetçiliğin hamasi duygularla konuşulması bir yana rasyonel ve akılcılık olduğunu kaydetti. Arınç, ''2002 seçimlerinden sonra öylesine dinamik bir dış politika izlendi ki, Türkiye'nin farkında olmayan tüm dünya şimdi farkına vardı'' dedi.-
''PARLAMENTER DEMOKRASİ SAYESİNDE...''-
Arınç, yarın TBMM'de Ermeni meselesi ve sözde soykırım iddialarının iktidar ve muhalefet partilerinin ortak girişimi ile görüşüleceğini hatırlatarak, bu konuda gelinen başarılı noktanın bile parlamenter demokrasi sayesinde olduğunu belirtti.Ermeni meselesi ile ilgili birçok ülke parlamentosunun Türkiye aleyhine kararlar aldığını, Türkiye'de bilim ve tarih ışığında bunlara karşı yeni bir atak başlatıldığını ifade eden Arınç, Mavi Kitap ile ilgili olarak İngiltere Avam Kamarası ve milletvekilleri ile birlikte parlamento başkanlarına gerçekleri yazan bir mektup öndereceklerini kaydetti. Arınç, dış politika ile ilgili yaptığı açıklamaların ardından gerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gerekse Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile arasında bir görüş ayrılığı yaşanıp yaşanmadığına ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı:
''Parlamenter diplomasi yürütürken bizim dikkat edeceğimiz en önemli husus, hareket ve davranışlarımızın ortak bir görüş oluşturmasıve birbiriyle çelişmemesi. Ben bu konuda düşüncelerimi açıklarken, konuşurken hükümetin bu konudaki tavrına aykırı, onunla çelişen bir durumda olmayı hiçbir zaman düşünmem. Hatta Genelkurmay Başkanlığı, silahlı kuvvetlerin buna benzer, bununla doğrudan ilgili konulardaki kesin kabullerine de karşı olmak istemem. Çünkü Türkiye'nin güvenliği açısından TSK'nın kendi hedefleri ve tespitleri vardır. Biz bir bütünüz. Hükümetiyle, parlamentosuyla, silahlı kuvvetleriyle ve dış politikada söz söylemeye yetkili tüm kurumlarıyla aynı hedefe doğru giden, birbiriyle çelişmeyen bir tavır içinde olmalıyız. Bu nedenle benim bu sözlerimin sayın Dışişleri Bakanını zor durumda bırakması veya onun bana bir karşılık vermesi, sayın Başbakan'ın davranışları ile çelişmesi veya onun benim sözlerime karşı durması doğrusu hiç aklımın ucundan geçmez. Ben de onları eylemlerim ve davranışlarımla zor durumda bırakmayı aklıma getirmem. Dolayısıyla bu tür yakıştırmalar bizim iyi niyetli, ülkenin çıkarlarına uygun hareket etmemizi engellemeye yetmeyecektir. Bazı siyasi parti temsilcilerinin çok da tutarsız olarak, hatta bir araştırma zahmetine de katlanmadan gelişigüzel bazı cümlelerle bu konuda ortaya attıkları görüşleri sadece tebessüm ederek seyrediyorum.''