Aysun Kayacının "dağdaki çobanla benim oyum bir midir" lafının ne manada söylendiğini bildikleri halde anlamazlığa gelen siyasiler. Hakkarideki insanların oylarıyla İstanbuldaki insanların oylarının bir olmadığını kendileri bilmiyormuydu. Sinekten yağ çıkatıp kendi hanelerine yazdırmak için uğraşan bu sığ düşüncedeki insanları öylesine salladaki hala aradan bir ay geçmesine rağmen kendilerine gelemediler ve Aysun Kayacı'ya laf yetiştirmek için Türkiye'nin her tarafındaki toplantılarında sürekli gündeme getiriyorlar.

İktidarın eleştirilmesini hiç mi hiç kabul edemeyen AKP'liler kralın çıplak olduğunu söyleyeni adeta linç ediyorlar. Bunun giderek arttığı da son olarak Kamer Genç'e yaptıkları vahim ve çirkin saldırıyla hangi kafaya sahip olduklarını da ispatladılar.  Yani gidişlerini de hızlandırdılar. Bu korku ve salgırganlıkda onun tipik bir örneği.

En son olarak da Başbakan Erdoğan, içine sindiremediği Aysun Kayacı'nın sözleri için bakın neler söyledi.

Başbakan, ‘Benim oyum çobanın oyuyla bir olur mu?’ diyen manken Aysun Kayacı’yı, ‘Demokrasi her vatandaşın eşit oya sahip olmasıdır. Demokrasinin asli unsurunu tartışmaya açanlara partilerden tepki gelmemesi manidardır’ sözleriyle eleştirdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Benim oyum çobanın oyuyla bir olur mu?” diyen manken Aysun Kayacı’yı ve bu sözlere tepki göstermeyen siyasi partileri eleştirerek, “Demokrasi, her seviyeden, her gelir grubundan, kökeni, ırkı, dini ne olursa olsun, her bir vatandaşın eşit oy hakkına sahip olmasıdır.
Demokrasinin bu en asli unsurunu tartışmaya açanlara karşı siyasi partilerden hiçbir tepkinin gelmemesi çok manidardır” dedi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) 17. Olağan Genel Kurul toplantısında konuşan Erdoğan, Kayacı’nın sözleriyle başlayan tartışmalara değinerek, şöyle dedi:
“Demokrasi vatandaşın özgür iradesiyle serbestçe, hiçbir baskı altında kalmadan oy kullanması ve kendi iradesiyle kendi yöneticilerini seçmesidir. Eğer bu özgürlüğü, bu eşitliği vatandaşın elinden alırsanız, orada demokrasiden hiçbir çeşidinden bahsedilemez.
Eğer oy vermedeki eşitliği tartışmaya açarsanız doğrudan demokrasiyi tartışmaya açmış olursunuz.
Demokrasinin bu en asli unsurunu, hatta demokrasinin bizzati kendisini tartışmaya açanlara karşı siyasi partilerden hiçbir tepkinin gelmemesi çok manidardır. Seçmelerin mahiyetini tartışmaya açmak, milli iradeyi kategorilere ayırmak, demokrasiyi tartışmaya açmakla eşanlamlıdır.”

 CHP’ye yüzde 33 yanıtı: Ya sizin oyunuz ne olacak?
Konuşmasında CHP’lileri de eleştiren Erdoğan, “Geçenlerde ana muhalefet partisinin temsilcilerinden bir tanesi ilginç değerlendirme yapmış, ‘AKP’nin aldığı oy yüzde 47 değil, 33’tür’ diyor. Bunlar ya demokrasiyi bilmiyorlar ya da bu ülkede seçimler nasıl yapılır, bunu bilmiyorlar. Tabii şunu da söyleyemiyorlar, varsay ki senin dediğin hesap doğru, o zaman kendi partinin hesabını da ortaya koy bakalım, o nereye tekabül ediyor. İşine geldiği gibi hesap yapma o zaman, hesabı bu şekliyle de bir yap, ha o zaman kuş bile olamazsın” dedi.

Buraya kadar konuşmasında hep kendisini haklı gösteren başbakana sormazlar mı " madem öyle neden senin belirlediğin kişiler seçime giriyor da vatandaşın seçmek istemediği kişiler zorla seçtiriliyor "diye. Bunun neresi demokrasi. Hangi demokrasiden bahsediyor kendi kafasındaki demokrasi buysa söylediklerinin hiç bir manığı bulunmamaktadır. Çift dereceli seçim sistemini neden uygulamıyorsunuz. madem her şeyi iyi yapıyorsunuz da dokunulmazlıkları neden kaldırmıyorsunuz? Ve daha bir çok soru arka arkaya gelebilir.

Bunların hiç bir zaman söyledikleriyle yaptıkları bir olmadığı için Aysun Kayacı gibi bir delikanlı kız çıkıp bunları toz duman etmeye yetti de arttı bile. Darısı diğer delikanlı geçinenlerin başına. Diline sağlık Aysun, kralın çıplak olduğunu söyledin ve bir rüyayı bozdun. Galile'yide "dünya dönüyor" dediği için linç etmeye kalkmışlardı. Rahmetli sağ olsaydı onuda kazığa oturturlardı o zamanki kafada olan bizimkiler her halde doğruyu söylediği için.