Ağar, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye`de yüzde 9.7`lik bir büyüme sağlanmış olsa bundan mutluluk duyacaklarını ve açık yüreklilikle ifade edeceklerini kaydetti. Ağar, ``Yüzde 9.7`lik büyüme rakamı, bu beceriksiz iktidarın kendini başarılı göstermek için uyguladığı asılsız propagandalardan biridir`` dedi.

Büyüme rakamının, büyüyen ekonominin değil milletin ödeyeceği bedelin göstergesi olduğunu ileri süren Ağar, şunları kaydetti: ``Ortada bir rekor vardır ancak bu, dünyada ilk ve tek cari açık ve dış ticaret açığı ile sağlanmış olan büyüme rekorudur. Bu büyüme Türkiye`deki üreticilerin değil, Türkiye`ye mal satan dışarıdaki üreticilerin büyümesidir. Türkiye`deki üretici bu büyüme rakamlarının altında kalmış, üreticilikten ithalatçılığa geçmiştir. Büyüme rakamının yüzde 6`sı, ithalattan ve taksitlendirilmiş satışlardandır. Rekor büyüme denilen rakam, gelecek aylara dönük olarak yapılmış harcamaları da kapsamaktadır. Nitekim 2001 yılında GSMH`nın yüzde 2`si olan tüketici kredisi harcamaları, bugün yüzde 6.5`e yükselmiştir.`` -``GERÇEK BÜYÜME 2.7 ORANINDA``- Büyümenin yüzde 1`inin stok değişiminden kaynaklandığını, gerçek büyümenin yüzde 2.7 olduğunu belirten Ağar, ``Sıcak paraya, düşük kura, artan dış ticaret ve cari açığa dayalı bu büyüme, yarın ödemesini milletin yapacağı bedelin göstergesidir`` dedi.

20 milyon insanın yoksulluk sınırının altında olduğu bir ülkede büyümenin kendini göstereceği ilk yerin, gıda harcamaları olduğuna işaret eden Ağar, gıda harcamalarının yüzde 2.8 oranında arttığı bir ekonomide yüzde 9.7 oranında büyüme olamayacağını ifade etti. Ağar, açıklamasında, şunları kaydetti: ``Hırsızlığın, kapkaçın büyük şehirleri teslim aldığı, işsizliğin rekorlar kırdığı, rekabet edemeyen üreticinin ithalatçı olduğu, huzursuzluğun tırmandığı, iktidar milletvekillerinin `ülke batıyor` diye istifa ettiği bir ortamda büyümeden söz etmek, kara mizah yapmaktır.

Sahte rakamlarla ekonominin can acıtıcı gerçekliği değiştirilemez. Bu iktidarın ekonomiyi düzeltmeye niyeti ve gücü yoktur. Bu şartlarda, Başbakan`ın dediği gibi `erken seçimi istemek` değil, bu iktidarla bir gün daha yola devam etmeye kalkmak, Türkiye`ye yapılacak en büyük kötülüktür.``