Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, devletin kendisine verdiği görevi yaparken, laiklik karşıtı oldukları mehkemece saptanan AKP'nin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, savcının yeni araştırmasına kendisine hiçte yakışmayan bir üslüpla karşı çıkıyor ve geriliyor. bu gerginliğin ardında yatan ne? Neden AKP'liler yeni araştırmadan bu kadar rahatsız. Bir şey yoksa seslerini kesip işlerini yapmaları gerekmiyor mu?
Hayır kendilerine batan şeyler hissediyorlar ve bundan da son derece rahatsız olduklarını sözleriyle ve davranışlarıyla ortaya koyuyorlar. Oylarının düşme nedenini birde bu yönden düşünüp anlayabilseler konuşmayı keserler çünkü konuştukça batıyorlar.
İşte yazıcıoğlu bu ruh hali içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, ''Deniz Feneri Davası'' dosyasının bir örneğini istemesini, ''AKP ile Deniz Feneri davası arasında hiçbir alaka olmadığını herkes biliyor. Sanırım başsavcı meraklı bir kişi'' sözleriyle değerlendirdi.
Yazıcı, AA muhabirinin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Almanya'dan talep ettiği ''Deniz Feneri Davası'' dosyasının bir örneğini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının da istemesine ilişkin sorusu üzerine, ''öyle bir şeyin hiç kimsenin aklından geçmemiş bir şey'' olduğunu söyledi.
-''AMBLEMİMİZDEKİ AMPUL GİBİ HER TARAFI AYDINLATMA ÇABASI İÇİNDEYİZ''-
Başsavcının dosyayı muhtemelen ''merakından istediğini'' dile getiren Yazıcı, şöyle konuştu:
''Yoksa AKP ile Deniz Feneri davası arasında hiçbir alaka olmadığını herkes biliyor. Sanırım başsavcı meraklı bir kişi... Türkiye'yi 6 yıldır tek başına yönetiyoruz. İyi şeyler yaptık. Siyasete standart getirdik. Siyasetin etik değerlerinin trendinin artmasına katkı sağladık. Bizim iktidarımız döneminde gerçekten çok iddialı söylüyorum; karanlık hiçbir oda yoktur. Partimizin amblemindeki ampul gibi her tarafı aydınlatma çabası içindeyiz. Bizim partimizin finansmanı hep şeffaf yapıya sahip. İnternette yayınlanıyor, herkes girip bakabilir.
Türkiye'de bu kadar dişini tırnağına takıp koşturarak, ülkenin sorunlarını sırtlamış bir iktidara karşı ima anlamında da olsa bu tür davranış biçimleri son derece haksızlık. Hiç kimsenin de buna hakkı olmadığı inancındayım. Bu bir şeyin örtülmesi anlamında değil. İnsanlar, özellikle meslek mensupları ne olup bittiğini hemen görür, gözlerler. Dolayısıyla Türkiye'ye zarar verecek davranışları sergilemekten özenle kaçınmaları gerekir.''
-''2001'DE TÜRKİYE BİR BEDEL ÖDEDİ BU SORGULANAMADI''-
Cumhuriyetin 85. yılını yeni kutladıklarını, ülkede bir rejim sorununun kesinlikle olmadığını ifade eden Yazıcı, cumhuriyetin bu ülkenin ve milletin en büyük kazanımı olduğunu vurguladı. Aykırı görüşte olanların bulunabileceğini belirten Yazıcı, ''Bu da demokrasinin gereği. Bizim hoşumuza gitmeyen, bizi rencide eden beyanda bulunanlar da olabilir. Onlar bu ülkenin renkleri. Böyle bakacağız'' diye konuştu.
AKP hakkındaki kapatma davası sürecini hatırlatan Yazıcı, ''Türkiye 5-6 aylık bir süreç yaşadı. O sürecin bu ülke ekonomisine getirdiği bir fatura var. Türkiye bu faturayı ödetenleri sorguladığı zaman demokrasi çıtası yükselmiş olacaktır. Yatırım bütçemiz 2008'de 12 milyar dolar. O olaydan dolayı kaybımızın bazı hesaplamalara göre 20 milyar dolar olduğu söyleniyor. Böyle bir şey olabilir mi? 2001'de Türkiye bir bedel ödedi bu sorgulanamadı'' dedi.