MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli grup toplantısında konuştu.. İşte konuşmasından satırbaşları;

Ankara OSTİM'deki patlamalarda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyor yakınlarına da baş sağlığı diliyorum.

Yaşanan patlama gösteriyor ki iş yeri güvenliği ve iş yeri denetimleri konusunda eksikliklerin varlığı üzücüdür. Ankara'nın tam ortasında onlarca insanın hayatını kaybetmesi iş güvenliği konusuna eğilmemizi gerektirmiştir.

Kusuru ve ihmali olanlar derhal ortaya çıkarılmıdır.

Türkiye'nin yakın coğrafyasında önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Tunus'tan başlayan olaylar yayılmaya başlamıştır. Demokrasinin bir lütuf gibi sunulduğu bir sürecin hangi gelişmeleri beraberinde getireceği bizim açımızda belirsizliğini ortaya koymaktadır. Toplumsal talepler kendi mecrasında bir sonuca girmelidir. Ama gelişmeler sadece ülke halklarının istekleriyle sınırlı kalmayacağa benziyor.

Ortadoğu istikrarsızlaştırılarak kontrol altına alınmaktadır. Tunus, Mısır, Yemen'de yaşananları bu perspektifte incelemek gerekmektedir. Coğrafyaların tekrar belirlenmesi konusunda yeni adımlar atılmaktadır. Irak'ı özgürleştirmek için gelenler, Irak'ı yerle bir etmiş ve toplu katliamlara neden olmuştur.

Demokrasiye duyulan özlemlerin yeni otoriter yönetimlere neden olması bölgede daha büyük sancılara neden olabilmektedir.

Yakın coğrafyamızdaki olayları AKP iktidarın çok dikkatli bir şekilde incelemeli. Zira yaşanan olayların bulaşıcı olma ihtimali konusunda gerekli adımları atmalıdır. Mısır'daki toplumsal yangını tribünden izlemeyeceğiz diyen Başbakan ABD görüşlerinin dışından bir adım atmamıştır. Başbakan Erdoğan, komşusu olan bir ülkeye ABD ile fikir birliği içerisinde olması ibretliktir.

Başbakana sorularımız var; Türkiye'nin ABD'den farklı olarak Mısır bakış açısı yok mu? Türkiye'nin oyun kurucu olma durumu nasıl inandırıcı olması sözkonusu olabilir mi? Bize göre Başbakan Bob eşbaşkanlığının hakkını vermektedir. Anlaşılan Mısır da bunu anlamış ve Türkiye'nin iç işlerine karışmaması için açıklama yapmıştır.

Mısır'ın nasıl bir yönetimle yönetilmesi konusunda haddi aşan konuşmalar yapması dikkat çekicidir. Başbakan yabancı ülkelerin eline tutuşturduğu pusula ile Orta Doğu'da lider olma hevesinde.

AKP iktidarı aklını başına almalı ve Orta Doğu ateşinin ülkemize bulaşma ihtimalini göz önüne almalıdır. Erdoğan, başka ülkelerin nasıl bir yönetimle yönetilmesi konusunda fikir vermeye son vermeli ve bir an önce ateşin Türkiye'ye sıçramaması için gerekli adımları atmalıdır.

Geçen haftaki konuşmamda ifade ettiğim gibi, BOB projesi yeni bir hedefe sokuldu. Genişletilmiş Orta Doğu projesiyle Kuzey Afrika ülkeleri de kapsama alınmıştır. Demokrasi söylemlerine alkış mı tutmalıyız yoksa gelişmemiş ülkelerde demokrasinin ülkeleri kontrol edilebilmesi için yeni bir yol olarak kullanıldığına mı bakmalıyız. Unutulmamalı ki emperyalizm eski emperyalizmdir.

Projenin hedefinde görünen ülkelerde kapsamlı bir sağlık, eğitim ve ekonomik değişimler hedeflenmektedir. Başta enerji kaynakları olmak üzere su ve nakil yollarının denetlenmesi için genişletilmiş bir proje ile adım atılmaktadır.

Geçtiğimiz yıllarda ABD karşıtı ülkelerle Türkiye'nin medeniyetler ittifakı görüşmelerinin yapılması dikkat çekicidir.

Düne kadar Mısır yönetimiyle iyi ilişkiler içerisinde olan Türkiye ne oldu da sokaktaki insanlara kulak ver çağrısı yaptı. Bugün bunu yapan yarın PKK ile derin çatışmalar yaşanırsa gelin görüşelim çağrısı yapmaması için hiç bir neden yok.

Recep Tayyip Erdoğan oldukça böylesi alçak talepler karşısında dik durabilmek mümkün değildir.

Başbakan Kıbrıslı soydaşlarımızı üzmüştür. Elbette Kıbrıs'ta açılan pankartlarda Türkiye'yi üzmüştür. Başbakan Erdoğan'ın daha önce ittifak kurduğu bu insanlara tepki göstermesi danışıklı bir dövüştür. Kıbrıslı kardeşlerimize besleme diyen Başbakan Erdoğan'ı kınıyoruz. Üniversite öğrencini mahkemeye veren, çiftçiye ananı da al git diyen Başbakan besleme aramak istiyorsa çevresine baksın açıkça görecektir.

ALDIKLARI YARDIMLAR ANALARININ AK SÜTÜ GİBİ HELAL

AKP’ye rağmen Kıbrıs Türk’tür ve sonuna kadar Türk kalacaktır. Kıbrıs bizim için milli davadır. Bunu değersizleştirmeye çalışanlar karşısında MHP’yi bulacaktır.

Aldıkları her yardım analarının ak sütü gibi helaldir ve bunu kimse sorgulayamaz. Yunanistan’a gelince ‘dostum’ diyen, konu Kıbrıs’a gelince ‘besleme’ diyen AKP zihniyetinin Türklüğün ateşinde yanıp yok olması yakındır.

Rumlara şirin gözükmeye çalışan AKP zihniyetinin sonu gelmiştir. AKP’nin ‘ver kurtulcu’ politikası duvara toslamaya mahkumdur.

TSK’YI SİYASİ ÇEKİŞMELERİN İÇİNE ÇEKMEMEK GEREKİR

İktidar partisinin TSK üzerinden siyaset yapması geçtiğimiz yıllarda çok eleştirdiğimiz bir konuydu. Uzayan mahkeme safhaları ve iddiaların netlik kazanmaması bildiğimi konulardır. Her fırsatta darbeci diyerek Mehmetçiği sindirmeye çalışmak kimseye fayda sağlamaz.

TSK’nın siyasetten uzak kalması tartışma götürmez bir gerektir. Ancak siyasetin de elini TSK’dan çekmesi gerekir. TSK’nın siyasi çekişmelerin içine çekilme çabalarını art niyetli görmek gerekir.

TSK KAĞITTAN KAPLAN DEĞİL

Söz konusu CHP yöneticisinin ‘asker meğer kağıttan kaplanmış’ sözleri talihsiz olduğu kadar şuursuz bir zihniyetin hezeyanlarıdır.

Demokrasi ve sandığın erdemine inanmıyorsa bundan sonra siyaset yapıp yapmaması gerektiğini gözden gerçisin. TSK kağıttan kaplan değil Türkiye cumhuriyetinin en güçlü kudretlerinden biridir

Demokrasinin karşısında olacak her türlü fikir ve eylemin karşısında olacağız.
8 ŞUBAT 2011