MUSTAFA MUTLU
Dün; hafta sonunda yapılan, “Resulullah Aşkına Cüppeli Ahmet Hoca” adlı “gösteri”den söz etmiştim size!
“Cüppeli Ahmet Hoca” olarak tanınan biri, kırmızı bir tahta oturmuştu sahnede...
Arkasına altın varaklarla bezenmiş, Osmanlı özentisi bir tuğra asılmıştı...
Üzerinde ipekten bir kaftan vardı! Bu vaaz için Abdi İpekçi’ye gelirken bindiği arabadan...
Çıktığı evden söz bile etmiyorum!
Dün bazı okurlar aradı ve “Neden uğraşıyorsun bu adamlarla, korkmuyor musun” dedi...
İşte tam da bu yüzden uğraşıyorum...
Siz korkup görmezden geldiğiniz için, sizin adınıza ben yapıyorum bunları...
***
Kişilerin dini inancını sorgulamak gibi bir densizliği hayatım boyunca yapmadım; yapmam da...
İnanmayana da saygı gösteririm, sırf insan olduğu için!
Ama “Allah”ın ve “Peygamber”in adını kullanıp, dini bütün insanların duygularını sömüren, o yoksulluktan milyonlarca dolarlık şahsi servet çıkaran bu adamların dindarlıklarını en azından Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun gündeme getirmesinin zamanı gelmedi mi?
Peki, o neden susuyor?
Neden “Dinimizde şatafata, şaşaaya, tahta, taca yer yoktur. Bu israftır. Hem haram, hem günahtır. Bunlara itibar eden sahte âlimlere siz itibar etmeyin” demiyor?
Neden; el âleme “tevazu”dan söz eden sahte din bilginlerinin; “tahtla”, “altın varaklı tuğra”yla şov yapmalarına ses çıkarmıyor?
Dini ticarete ve siyasete alet eden bu adamların ikiyüzlülüklerini, sahteliklerini neden yüzlerine vurmuyor?
Hayatları boyunca bir toplu iğne bile üretmemiş bu kişilerin, sırf vicdan sömürüsü yaparak kazandıkları paranın haramlığı-helalliği konusunda neden görüş beyan etmiyor?
Neden, kendilerine inanan cahil kadınlarımızı kara çarşafa mahkûm edip, jet-ski’li tatiller yapmalarını, havuzlu şatolarda oturmalarını sorgulamıyor?
Bu istismara, yalana, dolana, dinimizde yeri olmayan gösterişe, saltanata neden seyirci kalıyor?
***
Haydi; Sayın Diyanet İşleri Başkanı, bu sorulara yanıt verin!
Yoksa o din tacirlerinin sürdüğü saltanat sizi rahatsız etmiyor mu?
***
ADALET
Almanya’daki Deniz Feneri davasında ceza alan Mehmet Gürhan’ın yurt dışında tutuklu bulunduğu dönemde, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’a usulsüz şekilde genel vekâletname verdiği iddiasıyla yargılanan İstanbul 10. Noteri İsmet Büyükkılıç, “resmi belgede sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanmak” suçlarından beraat etmiş...
Belgesi olanlar salıveriliyor...
Olmayanlar Silivri’de hâlâ yatıyor.
Yaşasın adalet!
***
GÜNÜN SORUSU
Ermeni çetelerinin 92 yıl önce katlettiği ve 150 kişinin kemiklerine dün Erzurum’a bağlı Tepeköy’deki toplu mezarlarda ulaşıldı. Sorum, “Türkler şu kadar Ermeni’yi öldürdü” diyen Pamuk kardeşime:
Sen bilirsin; Ermeniler kaç Türk’ü öldürdü?
***
ADD’de yeni dönem!
Kuşkusuz ki Ergenekon soruşturmasının haksız yere en çok yıprattığı kurum Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) oldu...
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyüklükte mitingler düzenleyen ve temel felsefesi “Atatürk devrimlerini savunmak” olan bu kurum, o dönemdeki Başkanı Şener Eruygur’a atılan suçlamalarla “bir Ergenekon yapılanması” ilan edildi.
Genel merkezi ve şubeleri polis tarafından didik didik edildi, hesaplarına ve tüm kayıtlarına el konuldu, yöneticileri hakkında bitip tükenmek bilmeyen soruşturmalar başlatıldı...
Sonuç ne?
Sıfır!
Kimse iddiayı kanıtlayamadı!
Ama bu süreç tüm muhaliflerde olduğu gibi ADD üyeleri arasında da haklı bir korkuya neden oldu ve derneğin üye sayısı hızla azaldı...
***
Yaklaşık iki yıldır bu büyük şokun etkisinde olan ADD, hafta sonunda yeni yönetimini seçti. Derneğin yeni Başkanı, Eski Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan...
İnanıyorum ki Tansel Hanım ve ekibi ADD’yi hak ettiği o yere yeniden çıkaracak...
Yeni yönetime başarılar diliyorum.
Çünkü biliyorum ki; eğer bugün bazı “sağır sultanlar” bile Türkiye’de “eksen kayması” yaşandığını söylemeye başladıysa; bunun altında ADD ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi sivil toplum örgütlerinin etkinliklerinin azaltılması yatıyor...