Baro Başkanları toplantısı sonuç bildirisinde, ''Son dönemde kolay yetişilemeyecek bir hızla gerçekleştirilen yasa değişiklikleri arasında yargının siyasallaşması sonucunu doğuracak düzenlemeler kaygı verici boyuttadır'' denildi.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu ile 60 baro başkanının
Ankara'da 2 Temmuz Cumartesi günü yaptığı toplantının sonuç bildirisi
açıklandı.
Sonuç bildirisinde, tüm avukatlar, yeni Adli Yıl'ın açılacağı 6
Eylül 2005 tarihinde Ankara'da toplanarak, ''Eksiksiz demokrasi,
gerçek hukuk devleti, bağımsız yargı ve bağımsız savunma'' istek ve
hedefini en yüksek sesle haykırmaya çağrıldı.
Yapay gündem yaratılıyor
''Halkın asıl beklentisinin, demokrasinin eksiklerinin giderilmesi, üretimin artırılması, işsizliğin önlenmesi, hakça paylaşımın sağlanması ve yolsuzluklarla savaşmak iken, dinsel özgürlüklerin kullanılmasında kısıtlamalar varmışçasına, yapay gündem yaratılarak tüm dikkat ve zamanın buralarda harcanmasının yanlış'' olduğu ifade edilen bildiride, toplumsal uzlaşmayı geliştirecek politikalar yerine ayrışmaları vurgulayacak uygulamaların kabul edilmediği kaydedildi.
Yargı siyasallaştırılıyor
Sonuç bildirisinde şöyle denildi: ''Son dönemde kolay yetişilemeyecek bir hızla gerçekleştirilen yasa değişiklikleri arasında yargının siyasallaşması sonucunu doğuracak düzenlemeler kaygı verici boyuttadır. Hiçbir gerekçe, yargı bağımsızlığından ödün verilmesini haklı kılamaz.
Hakimler ve Savcılar Yasası'nda yapılan değişiklik karşısında
Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun dahi eleştiriler getirmesi, yasa
değişiklikleri gerçekleştirilirken uygulamadan ve uygulayıcıdan ne
kadar uzak kalındığının bir göstergesidir. Gerçekten bağımsız yargıyı
oluşturmayı hedefleyen bir yargı reformu istiyoruz.
Avukatlık Yasası'nda, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının
yarattığı boşluklar dururken, sadece milletvekillerine avukatlık yapma
olanağı sağlayan bir değişikliği gerçekleştirmeye çalışmanın
anlaşılabilirliği yoktur.
Siyasi iktidar, Sayın Cumhurbaşkanımızın bazı yasaları veto
ederken tek endişesinin hukuk devletini ve laik cumhuriyetin temel
niteliklerini koruma olduğunu anlamazdan gelip, parlamentodaki
çoğunluğa güvenerek, 'geldiği gibi geçecek' dayatmasında bulunmasının
'kuvvetler ayrılığı' ilkesi ve demokrasi kültürü ile ilgisi yoktur.
Yasama ve yürütme organları fiilen tek organ haline getirilmiştir.
TBMM, yürütmenin adeta devamı konumunda, onun hazırladığı tasarıları
hemen görüşüp yasalaştırmaktadır.''