Bu başlangıcın değerinin, öneminin ve
tuzaklarının ayrıntılı şekilde değerlendirilmek
durumunda olduğunu kaydeden Baykal, Bu tablonun
ayrıntılı şekilde değerlendirilmesi gerekir. 17
Aralıkta alınmış olan zirve kararını daha önce
tartışmıştık. Alınan karardan memnun olmadığımızı
bildirmiştik. Tam üye yapmaya yönelik siyasi iradeyi
yansıtmadığını, alınan kararının tam üyelik dışında
bir ilişkiye çekebileceğini gördüğümüzü belirtmiştik.
Anlamsız bir sevinç gösterisi yapmanın yanlış olduğunu
ifade etmiştik dedi.
İktidarın 17 Aralıkı bayram haline dönüştürdüğünü
kaydeden Baykal, şunları söyledi:
AB, diğer üyelere uyguladığı yöntemden farklı bir
yöntem uygulamaktadır. Bu kaygı verici bir durumdur.
AB ile başlayacak olan müzakere diğer ülkelerde tam
üyelikle sonuçlanmıştır. Müzakerenin ucunun açık
olduğunu söyleme gereğini kimse hissetmemiştir. 25
ülkenin hiç birisine bunu yapmamıştır. Türkiyeye tam
üye olamasam da seninle ilişki içinde olacağım
denilmiştir. AB kavramının özünü oluşturan bazı temel
uygulamaların Türkiye için geçerli olmayacağı açıkça
ifade edilmiştir.

UCU AÇIK İLİŞKİ KURULUYOR
AB'nin sermayenin, malların, hizmetlerin ve insanların
birliği olduğunu kaydeden Baykal, şu mesajları verdi:
belli süre için kısıtlama olabilir. Ebedi
kısıtlamalar, hak noksanlıklarının prensip haline
getirildiği hiçbir AB genişlemesi yoktur. Sizinle
ilgili olarak insanların serbest dolaşımı açısından
sürekli hak kısıtlaması olabilir. Bunu içine sindir de
gel diyorlar. Böyle bir şey var mı? Yok böyle bir
şey. Ucu açık bir ilişki kuruluyor. Biz buna karşı
çıktık. Diyelim ki, Türkiye NATO üyesi, Gümrük Birliği
üyesi, kapılarını açmış. Sermaye girmesi bakımından
engel yok. Bize vaat edilmiş olan, 1963'te başlayan,
1999'daki zirve kararına kadar sürekli vaat edilen
tam üyelik dışında bir model öngörüldü. Hükümet,
başlangıçta bize size tercüman lazım. Size yanlış
tercüme edilmiş dedi. Biz de ısrar ettik. Dışişleri
Bakanı nota verdi. Niye verdi? Bayram yaptın, sevinç
duydun. CHP'nin uyarısı üzerine sürekli delagasyon
olmasın diye nota verdik.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI DIŞLANDI
 Son bir hafta içindeki gelişmeler dikkatle
izlendiğinde Dışişleri Bakanlığı'nın dışlandığı
görülecektir. Ne teklif edildi, biz ne teklif ettik.
Bunları öğrenme fırsatı olmamıştır. 20 yıla kadar
sürecek olan tarihi süreci netleştirecek çalışma
yapılırken, Başbakan ve Dışişleri Bakanı dışında aktif
olarak katılan kim var ben bilmiyorum. Kapalı kapılar
ardında gerçekleşmiş bir süreç. Dışişleri Bakanı beni
Esenboğa'dan uçağına binmeye giderken otomobiline
binmeden beni aramışlardır. Benimle konuşma yaptıktan
sonra canlı yayında arabasına binerken gördüm.
Mutabakatın sağlandığını, bunu kendi ağzından
duymamın yararlı olacağı için beni aradığını
bildirmiştir. Müzakere metni şu ana kadar, bilgimize
sunulmuş değildir. Belge bize resmen gelmiş değildir.
Bilgilendirme, brifing verilmiş değildir. İnşallah
Sayın Cumhurbaşkanı bu şekilde bilgilendirilmemiştir

SEVİNCİN GEREKÇESİNİ GÖSTERİN DE BİRLİKTE SEVİNELİM
Çalışma Türkiye'nin 10 yılını bağlayacak bir
belgedir. Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın özel
bilgisi içinde, kıskançlıkla belgeyi saklayarak,
maddeleri göstermekten kaçınarak, bir olup bittiyle,
emrivakiyle Türkiye'nin önüne konulması kabul
edilebilir mi? TBMM neyin kabul edildiğini bilmiyor.
Herkesin mutluluk yaşaması isteniyor. Manşetler,
kutlamalar, sevinç gösterileri var. Ortada ne var?
Sevincin gerekçesini gösterin de birlikte sevinelim

ANA HEDEF 17 ARALIK'IN DÜZELTİLMESİ OLMALI
Ana hedef 17 Aralık'ın düzeltilmesi olmalıdır.
Sürekli hak kısıtlamaları aynen devam ediyor. Özel
statü bir ilişki biçimi. Buna kimse tam üyelik
diyemez. Bulgaristan'la, Hırvatistan'la aynı
olmayacağız. Tarama ve müzakere birlikte götürülecek
deniliyordu. Çerçeve belgesinde, önce tarama süreci
başlatılacağı, ondan sonra müzakereye geçileceği
belirtiliyor. Tarama başlıyor, müzakere başlamıyor.

KIBRIS RUM KESİMİNİ TANIMAK ÖNŞART OLMUŞTUR
Türkiye, Ek Protokolü imzalayınca Kıbrısla ilgili
deklerasyon yayınlamış, bunun karşısında karşı
deklerasyon yayınlanmıştı. Deklerasyonda Gümrük
Birliği'nin Kıbrıs Rum Kesimine aynen uygulanması
istendi. Gemilerin ve uçakların Türk havalimanı ve
limanlarına geleceği karşı deklerasyon da yeralıyordu.
Bir yıl içinde gelmeye başlayacak. Fiilen Kıbrıs'ı
tanımış olacağız. Bu konu önşart haline dönüşmüştür.
Ne oldu deklerasyon? Sevinç tezahürlerinin arkasında
yatan gerçek budur.

KIBRIS'IN NATO ÜYELİĞİ VETO EDİLİRSE ÜYELİK TEHLİKEYE
GİRECEK
Türkiye Kıbrıs Rum Kesiminin NATO'ya üyeliği
konusunda veto ederse, üyeliği tehlikeye girecek.
Bizim onayımız olmadan, gayri meşru saydığımız Rum
Kesimi, NATO'ya girecek olursa, veto ettiğimiz ülkeyle
çalışılır hale gelirsek itiraz hakkımız tamamen
ortadan kalkar. NATO kapsamındaki güvenlik
birliklerine de Türkiye'nin izin vermemesi nedeniyle
giremiyordu. Şimdi buralara da girme hakkını elde
etmiş olacak. Bu dramatik bir gelişmedir. AB Kıbrıs
konusunda çok yanlış yapmıştır.

AP'NİN ERMENİ KARARI TÜRKİYE İÇİN BAĞLAYICI OLMUŞTUR
Kabul edilen belgede ilginç bir düzenleme var.
Türkiye'nin Avrupa müktesebatını değil, bağlayıcılığı
olmayan açıklamaların dahi Türkiye'deki hukuk
sisteminin bir parçası olarak kabul edilmesi var.
AP'nin bağlayıcı olmayan kararları Türkiye için
bağlayıcı olacak. AP'nin Ermeni kararı Türkiye için
bağlayıcı olmuştur. Çeşitli Avrupa kurumlarının
yapacağı açıklamaların Türkiye bakımından uyulması
zorunlu hukuki metinler haline dönüşmesi gerektiğini
düzenlemede ortaya koymuştur

DİCLE VE FIRAT SULARININ KULLANIMI DA METİNDE
YERALIYOR
Metni inceledikçe tuzaklar ortaya çıkıyor. Buraya
gelirken metni incelediğimde yine bir bubi tuzağına
rastladım. 3.maddede incelenecek konular arasında
alevi azınlık, kürt azınlığı, Ermeni sorunu, Ortodoks
kilisesi ve ruhbanlık konuları da yeralıyor. Dicle ve
Fırat sularının kullanımıyla ilgili AB ilgisi ele
alınıyor. Bu metin 17 Aralık'ın da gerisine düşüyor.

*******
SEN HEP ADAY KAL DİYORLAR
'Ne olur hep siz aday kalın. En iyi Türkiye, AB'ye hep
adaydır. Ne benim etkimden uzak, ne de benim konseyime
girecek kadar yakın. O kadar yaklaşmayalım, o kadar da
uzaklaşmayalım. Sen benim doğrultumdan sakın çıkma. 70
milyonluk bir pazarsın. Ben koca koca markaları sana
satacağım. Bugün müzakere metni kabul ettirilebilir.
Yarın Türkiye, tam üyelik dışındaki üyeliği içine
sindiremeyecektir