Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
39,2423
EURO
44,6905
IMKB
9.487,000
ALTIN
4.176,780
 
Hava Durumu ANKARA
15 / 30 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
BAŞBAKAN ERDOĞAN ULUSA SESLENDİ, "KİRLİ HESABI OLANLAR VAR"
BAŞBAKAN ERDOĞAN ULUSA SESLENDİ,  KİRLİ HESABI OLANLAR VAR
 
Başbakan Erdoğan 'Ulusa Sesleniş' programında Türkiye'nin ekonomideki gelişmelere değindi. Son yaşanan olayları içinde 'kirli hesabı olanlar var'dedi.
 
25.3.2005 - 21:44

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
Türkiye'yi en kısa zamanda dünyanın en güçlü ekonomileri arasına
katacaklarını belirterek, ''Bu nedenle hiç kimse bizden popülizm
yapmamızı beklemesin, hiç kimse rehavete kapılmamızı ummasın'' dedi.

Erdoğan, televizyonlardan yayınlanan ''Ulusa Sesleniş''
konuşmasında, Türkiye'nin geleceği adına çok önemli bir dönemeçten
geçtiğini ifade etti.
Türkiye ekonomisinin geçmişinde hiçbir dönemde görülmemiş bir
şekilde, emin ve kararlı adımlarla belirledikleri hedefler
doğrultusunda iyileşmeye devam ettiğini kaydeden Erdoğan,
iki buçuk yıl gibi kısa bir süre zarfında ekonominin bir çok
göstergesinde tarihi rekorlar elde edildiğini söyledi.

Erdoğan, Türkiye'nin, iktidarları döneminde enflasyonda gerçekten
parlak bir başarı elde ettiğini, bir dönem ülkenin üzerine adeta kabus
gibi çöken, bir neslin hayallerini, umutlarını ipotek altına alan
enflasyonun, nihayet kontrol altına alındığını belirtti.

Erdoğan, şöyle devam etti:
''Şöyle enflasyonla yaşadığımız günleri bir bir hatırlayınız...
Ürünlerin fiyatları sürekli değişiyordu; 100 liraya aldığınız bir ürün
bir ay sonra 110 lira oluyor, bir yıl sonra 200 bin lirayı aşıyordu.
Ücretlerimiz sürekli eriyor, alım gücümüz her geçen gün düşüyordu.
Üretim, yatırım yapılamıyor; işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımındaki
eşitsizlik her geçen gün büyüyordu.

Enflasyonla mücadeleyi en önemli hedef olarak ortaya koyan
yönetimler, başarı sağlamak bir yana, enflasyonu daha da artırıyordu.
Enflasyon siyasi istikrarsızlığı, siyasi istikrarsızlık ekonomik
krizleri getiriyor, Türkiye bu kısırdöngü içinde mütemadiyen
bocalıyordu. Enflasyon oranlarının yüksekliğiyle Türkiye dünya
sıralamalarında hep ilk sıralarda yer alıyor; dünya milletleri
nezdinde itibarını ve en önemlisi öz güvenini yitiriyordu.''

Bu tabloyu tersine çevirmek için hükümet olarak çok yoğun bir çaba
sarf ettiklerini, bunda da büyük başarı sağladıklarını dile getiren
Erdoğan, görevi devraldıklarında yüzde 34 seviyesinde olan
enflasyonun, 2003 yılında yüzde 18.4'e, 2004 yılında da yüzde 9.32'ye
gerilediğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, 2005 yıl sonu itibariyle de hedeflerini yüzde 8
olarak belirlediklerini anımsatarak, ''İnşallah bu hedefimize de
ulaşacak ve önümüzdeki yıllarda artık enflasyonu Türkiye'nin
gündeminden çıkaracağız'' dedi.

-''EKONOMİNİN İMAJI DEĞİŞTİ''-

Bugün bazı çevrelerin bu pozitif tabloyu görmemekte ısrar
ettiğini, ''enflasyon düşüyor, ama biz hissetmiyoruz'' dediklerini
ifade eden Erdoğan, enflasyonun düşmesinin, fiyatların düşmesi değil,
fiyat artış hızlarının düşmesi olduğuna işaret etti.
Erdoğan, şunları söyledi:

''Lütfen, çarşıya, pazara çıktığınızda fiyatları şöyle geçmişle
bir karşılaştırın. Ürün ve hizmetlerin geçmişte ne kadar arttığını,
son iki buçuk yıl içinde fiyatların nereden nereye geldiğini bir
inceleyin. Sizler de göreceksiniz ki, Türkiye fiyat artışları
konusunda çok farklı, çok yeni bir sürece girmiştir. Enflasyondaki
düşüş yalnızca fiyatlara yansımakla kalmamış, Türkiye'nin
uluslararası itibarından ekonomimizin canlanmasına kadar bir dizi
alanda kendisini hissettirmiştir.''

Başbakan Erdoğan, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren halkın YTL
kullanmaya başladığını anımsatarak, bugün itibariyle piyasadaki
toplam banknot değerinin yüzde 67'sinin, madeni para
değerinin ise yüzde 56'sının YTL'ye dönüştüğünü kaydetti.
YTL'ye geçiş operasyonunun, hiçbir aksaklık çıkmadan tam bir
başarıyla tamamlandığını, kötümser çevrelerin kötü senaryolarının boşa
çıktığını belirten Erdoğan, ''Paramızdan sıfırların atılmasıyla
birlikte, Türkiye ekonomisinin uluslararası platformlardaki imajı da
değişmiştir'' dedi.

-İŞSİZLİK ORANI GERİLİYOR-

Erdoğan, sağladıkları güven ve istikrar ortamının bir başka
yansımasının da büyüme oranlarında görüldüğünü belirterek,
2001 yılında yüzde 9.5 oranında küçülen Türkiye ekonomisinin,
2002 yılında yüzde 7.9, 2003 yılında ise yüzde 5.9 oranında büyüdüğünü
ifade etti.

2004 yılında da Türkiye'nin, hedefledikleri yüzde 5'in çok
üzerinde bir büyüme oranına ulaşacağını kaydeden Erdoğan, bu büyüme
oranlarıyla Türkiye'nin, gerek OECD ülkeleri arasında, gerekse Avrupa
Birliği ülkeleri arasında ilk sıraya yükseldiğini anlattı.
Erdoğan, bu tablonun, gurur, umut ve heyecan veren bir tablo
olduğunu kaydetti.

Bugüne kadar dünya ekonomilerinde, enflasyonun düşürülmesi
sürecinde işsizliğin daima arttığını, Türkiye'de ise bunun tam
tersinin gerçekleştiğini, enflasyon düşerken ekonominin
büyüdüğünü, işsizlik oranlarının da azaldığını ifade eden Başbakan
Erdoğan, 2003 yılında yüzde 10.3 olan işsizlik oranının, 2004 yılında
yüzde 10'a gerilediğini anlattı.

''Kuşkusuz işsizlikteki azalma henüz istediğimiz ölçüde
değildir'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin, nüfusu hızla artan bir ülke
olduğunu; dolayısıyla işgücünün de her yıl arttığını vurguladı.
Erdoğan, ''2004 yılında, işsizlik oranında küçük bir düşüş
yaşanmış; ancak 1 milyon 59 bin insanımız da aynı zamanda iş sahibi
olmuştur. Yani gerçek istihdam, bu oranlarda görünenden daha fazladır.
Hem iş gücüne yeni katılan insanlarımıza iş bulunmuş, hem de işsizlik
oranı bir miktar düşürülmüştür. İnşallah ekonomideki kararlı ve
disiplinli uygulamalarımız neticesinde işsizlik oranlarını çok daha
makul bir seviyeye indireceğiz'' diye konuştu.

-''TÜRKİYE'NİN VAKTİNİ BOŞA HARCAMIYORUZ''-

Erdoğan, ekonomiyi grafiklerin, göstergelerin, rakamların,
oranların arkasından izlemediklerini, çarşıda, pazarda, fabrikada,
işçinin, memurun, çiftçinin, sanayicinin arasından izlediklerini
kaydetti.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Göstergeler ekonomi için tabii ki önemli kriterler, ancak asıl
önemlisi, bunların size, yani çarşıya, pazara, mutfağa nasıl ve ne
kadar yansıdığıdır. İşte bu nedenle attığımız her adımda, yaptığımız
her faaliyette, belirlediğimiz her hedefte, sizlerin mutluluğunu,
refahını gözetiyor, bunun için mücadele veriyoruz.
Geçmişte yapıldığı gibi, halkından kopuk, vatandaştan uzak, ayağı
yere basmayan, gerçekçi olmayan ekonomi politikalarıyla Türkiye'nin
vaktini, enerjisini boşa harcamıyoruz. Ülkemizin her köşesini
kalkındıracak, işsizliği, yoksulluğu giderecek, Türkiye'yi
hak ettiği yarınlara ulaştıracak bir ekonomi anlayışıyla hareket
ediyoruz. Bu hedefe doğru büyük bir kararlılıkla, büyük bir disiplinle
yürüyoruz.
Şunu özellikle bilmenizi isterim ki Türkiye için, hiçbir gelişme
seviyesini yeterli görmeyeceğiz. Her gün çıtayı bir önceki günden daha
yükseğe koyacağız. İnşallah Türkiye'yi en kısa zamanda dünyanın en
güçlü ekonomileri arasına katacağız.
Bu nedenle hiç kimse bizden popülizm yapmamızı beklemesin, hiç
kimse rehavete kapılmamızı ummasın.''

-SARSILMAZ BİR ZEMİN-

Türkiye'nin, geçen ikibuçuk yıllık değişim döneminde geleceğe
doğru çok büyük bir atılım başlattığını, bu atılımın akamete
uğramasına asla izin vermeyeceklerini ifade eden Erdoğan, son
zamanlarda bazı çevrelerin ısrarla ve inatla ekonomiye
ilişkin kötü senaryolar ürettiklerini belirti.
''İşlerin iyi gitmesinden, Türkiye ekonomisinin güçlü, sağlam,
dirençli bir yapıya kavuşmasından adeta rahatsız olanlar var'' diyen
Başbakan Erdoğan, bu çevrelerin sürekli olarak olumsuzluk, kötümserlik
pompalamaya, piyasaları tedirgin etmeye çalıştıklarını kaydetti.
Erdoğan, şöyle konuştu:



''Sizlerin huzurunda bu çevrelere bir kez daha seslenmek
istiyorum: Türkiye ekonomisi köklü bir değişim ve dönüşüm
geçirmiştir. Türkiye ekonomisi sağlam bir yapıya kavuşmuş, sarsılmaz
bir zemine oturmuştur. Artık bu ülkede yaşayan herkes bu yeni duruma
alışmak, kötümserliği terk etmek, milletimizin gelecek heyecanını
ayniyle paylaşmak zorundadır. Geçmişte sıkça görülen yap-boz
politikaları, istikrarsızlık, güvensizlik, belirsizlik
tamamen sona ermiştir. Türkiye'ye artık güçlü bir hükümet, güçlü bir
ekonomi, kararlılık, istikrar ve disiplin hakimdir.''
Erdoğan, bunun en somut kanıtlarından birinin de Türkiye'nin dış
ticaretinde gerçekleştirdikleri büyük sıçrama olduğunu belirtti.
2004 yılında ihracatın yeni bir rekora imza attığını ve bir önceki
yıla göre yüzde 33,7 oranında artışla 64 milyar doları bulduğunu
kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin, 2003 yılında dünyanın en büyük 26.
ihracatçı ülkesi olduğunu bildirdi.



Türkiye'nin, 1980'li yıllarda bir yılda yaptığı ihracat miktarını,
bugün artık 15 günde gerçekleştirdiğini anlatan Erdoğan,
ihracatta ürünlerin çeşitlenmesinin yanı sıra pazar ülkelerin de
arttığını kaydetti.

-TEMAS VE DİYALOG POLİTİKASI-

Türkiye'nin komşu, çevre, Afrika ülkelere yaptığı ihracat ile bazı
batılı ülkelerin bu ülkelere yaptığı ihracat konusunda rakamsal
bilgiler veren ve karşılaştırmalar yapan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu rakamları neden veriyorum biliyor musunuz sevgili
vatandaşlarım? Bu ülkelerin çoğu bizim yanı başımızda olan, ya da
tarihi, kültürel bağlarımız olan ülkeler...
Bu ülkelerin ithalatlarında Türkiye'nin ön sıralarda yer
almasından daha doğal bir şey olamaz. Ama bakıyoruz ki Türkiye bu
ülkelerle ticari ilişkilerinde diğer ülkelerin gerisinde
kalmış. İşte bunu kabullenemediğimiz için dünya genelinde, gerek
bizzat ben, gerekse ilgili bakan arkadaşlarım çok yoğun bir temas ve
diyalog programını uygulamaya koyduk.



2004 rakamlarına bakıldığında, bizim bu yoğun ziyaretlerimizin
meyvelerini vermeye başladığı da görülecektir. Nitekim; İran'a
ihracatımız 2004 yılında yüzde 51,9 oranında artarak 812 milyon
dolara, Romanya'ya ihracatımız yüzde 40,7 oranında artarak 1 milyar
260 milyon dolara, birkaç hafta önce ziyaret ettiğimiz Güney Afrika
Cumhuriyeti'ne ihracatımız yüzde 57 artışla 202 milyon dolara ve
Azerbaycan'la ihracatımız yüzde 28 oranında artışla 403 milyon dolara
ulaşmıştır.''



Dünya genelinde bir çok ülkeyle ihracatın aşağı yukarı bu
oranlarda artış gösterdiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin
ihracatının artmasının, makroekonomik istikrar, ekonomide iyileşme,
Türkiye'nin bir belirsizlikler ülkesi olmaktan çıkmış olması ve bu
konudaki gayretli çalışmalarının sonucu olduğunu anlattı.
Ancak en az bunlar kadar önemli olan bir başka faktörün de,
Türkiye'nin son iki buçuk yıl içinde dünya ülkeleriyle kurduğu sıkı
diyalog olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye bir yandan ekonomisini
hızla iyileştirerek krizin etkilerini üzerinden attığını ve diğer
ekonomik uygulamalarla da tüm dünyanın ilgisini topladığını söyledi.
Erdoğan, AB'ye üyelik yolunda yapılan yoğun çalışmalar ve 17
Aralık'ta üyelik tarihinin alınmasının Türkiye'nin uluslararası
imajını daha da perçinlediğini dile getirdi.



İki yıl içinde tam 58 ülkeye yaptıkları ziyaretlerin de etkisini
dış ticaret rakamlarında somut olarak gösterdiğini anlatan Erdoğan,
ihracatın, 2010 yılında 100 milyar dolar; Cumhuriyetin kuruluşunun
100. yıldönümü olan 2023 yılında ise 500 milyar dolara ulaşmasının
hedeflendiğini belirtti.
Erdoğan, Bu hedeflere ulaşmak için de bugüne kadar olduğu gibi
bundan sonra da yoğun temaslarımız devam edecek. Türkiye, yakın
komşularına, en az Fransa kadar, Almanya kadar ihracat yapabilecek;
özellikle de kardeş ülkelere, kültürel, tarihi bağlarımızın olduğu
ülkelere ihracatımız olması gereken düzeye çıkarılacaktır'' diye
konuştu.

-''TÜRKİYE, YOLUNA DEVAM EDECEK''-

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Şundan hepimiz emin olmalıyız ki demokrasimizi eksiklerinden
arındırmadan, insanlarımıza onurlu bir hayat sağlamadan, adaleti bütün
kurumlarıyla tesis etmeden bu ekonomik istikrarı ve büyümeyi kalıcı
hale getiremeyiz. Bugün ekonomide kaydettiğimiz başarıların ardında,
siyasette, yönetim alanında gerçekleştirdiğimiz yapısal dönüşümlerin
olumlu etkileri vardır. Bu ikisini bir arada düşünmeden, Türkiye'nin
ağır ekonomik sıkıntılarını aşmamız mümkün olamazdı, bundan sonra da
buna imkan olmayacaktır.

Bu sebeple Türkiye'nin önüne yeni ekonomik hedefler koyarken, bunu
demokratik kazanımlarımızı korumak ve geliştirmek şartına bağlıyoruz.
Türkiye'nin ekonomik gelişmesi ne kadar bizim görevimizse, demokratik
tekamülü de bir o kadar görevimiz olacaktır.

Ancak maalesef burada da bazı eski alışkanlıklar, kirli hesaplar
önümüze çıkmaktadır. Attığımız cesur ve kararlı adımlarla bugün
gerçekçi ve sağlam bir ekonomik düzen kurma yönünde çok önemli
mesafeler almış durumdayız.

Piyasa kuralları zemininde işleyen, rekabetçi, dünyaya açık bu
ekonomik düzenden geri dönmeye niyetimiz yoktur. Türkiye, hem
siyasette, hem de ekonomide kurumsallaşan, meşruiyet temelinde
kalkınan, adaletin vazgeçilmezliğini hayatın ekseni sayan bir ülke
olarak yoluna devam edecektir.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün
ortaya çıkan suç tablosunun, bu konuda sosyal bazda bazı kırılmalar ve
zafiyetlerin ortaya çıktığını gösterdiğini ifade etti. Erdoğan, ''Her
insanın başına bir polis dikemeyeceğimize göre suç alışkanlığını
besleyen sosyal şartları ortadan kaldırmak, gelir dengesizliklerini
dengelemek, toplumsal dokumuzda meydana gelen zayıflıkları gidermek
durumundayız'' dedi.
    Erdoğan, televizyonlardan yayınlanan ''Ulusa Sesleniş''
konuşmasında, gözünü geleceğin hedeflerine çevirmiş bir ülkenin
insanları olarak, yarınları tehdit edebilecek bazı sosyal yaraları da
büyümeden, habisleşmeden, kangrene dönüşmeden bugünden iyileştirmek
gerektiğini ifade etti.
    Son dönemde özellikle büyük şehirlerde yaşanan asayiş
problemlerinde artış yaşandığına işaret eden Erdoğan, ''Hükümet olarak
bütün vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini en üst düzeyde sağlamak;
bu üzücü olayları en aza indirmek için büyük bir gayret ve
hassasiyetle çalışmakta olduğumuzu özellikle bilmenizi istiyorum''
diye konuştu.
    Bu konuda ilgili mercilerin gerekli bütün tedbirleri aldıklarını
ifade eden Erdoğan, kısa bir süre önce toplantılar düzenleyerek durumu
değerlendirdiklerini ve gerekli adımları hemen attıklarını anlattı.
    Özellikle büyük şehirlerde olayların seyrine uygun ilave
önlemlerin de hızla alındığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam
etti:
    ''Bu gayretlerin neticeleri kısmen ortaya çıkmaya başlamıştır,
yani güvenlik güçlerimiz artık şehirlere, ilçelere, beldelere köylere
daha da hakim duruma gelmişlerdir. Polisimiz, jandarmamız ele ele bir
koordinasyon içinde istihbarat örgütlerimiz ele ele koordinasyon
içerisinde bu çalışmaları sürdürmektedirler. Hiç endişeniz olmasın
bunu aşmakta kararlı olan bir hükümet işbaşındadır. Bundan sonra da bu
şehir suçlarıyla azami seviyede mücadele sürecektir. Ancak popülist
yaklaşımlara kapılarak bu problemin sosyal niteliğini göz ardı
etmememiz gerekiyor.''
    Geçtiğimiz günlerde TBMM çatısı altında yaptığı bir konuşmada bu
konuya değindiğini, ancak kamuoyunda sözlerini doğru algılamayanlar,
çarpıtanlar ve bu surette meselenin özünü gözden kaçıranlar olduğunu
anlatan Erdoğan, asayiş problemlerinin, bugün dünyanın bütün önemli
metropollerinde artış seyri gösterdiğini kaydetti.
    ''Bugün New York'ta, Moskova'da, Amsterdam'da, Tokyo'da asayişin
tam olarak denetlenemediği, güvenlik güçlerinin kontrol edemediği ve
hatta giremediği semtler, mahalleler, bölgeler vardır'' diyen Erdoğan,
bu konuda bütün ülke yönetimleri gibi kendilerinin sorumlu durumda
olduklarını ifade etti.
   
    -''İŞİMİZİ HAFİFE ALAMAYIZ''-
   
    Erdoğan, şöyle konuştu:
    ''Bunları bahane ederek işimizi hafife alamayız. Elimizden gelen
bütün tedbirleri kullanmak suretiyle asayişi sağlamak adına özellikle
büyük şehirlerimizde mevcut problemleri çözmek, geleceğe dönük
projeksiyonlar geliştirmek için çalışıyoruz. Ancak şu gerçeği
özellikle vurgulamak istiyorum; bugün bütün dünyada güvenliğin tesisi
sosyal bir çerçevede ele alınır hale gelmiştir. Yönetimler bir yandan
güvenlik güçleri marifetiyle olayların üstüne giderken, diğer yandan
sıradan insanları suça sevk eden sosyal yaraların tespiti ve
iyileştirilmesi konusunda stratejiler belirliyorlar.
    Milli ve insani özelliklerimiz, sosyal dokumuz, toplumumuzu çok
uzun zaman boyunca dostluk ve şehirdaşlık zemininde bir arada tutan  o
sıcak insani ilişkilerimiz, Türkiye'nin teminatı olan temel
değerlerimizdir. Bugün ortaya çıkan suç tablosu, bu konuda sosyal
bazda bazı kırılmalar ve zafiyetler ortaya çıktığını gösteriyor. Her
insanın başına bir polis dikemeyeceğimize göre suç alışkanlığını
besleyen sosyal şartları ortadan kaldırmak, gelir dengesizliklerini
dengelemek, toplumsal dokumuzda meydana gelen zayıflıkları gidermek
durumundayız. Öz değerlerimizi, ahlaki hislerimizi, vicdani
ölçülerimizi tekrar gündemimize almalı, sosyal erozyona neden olan
toplumsal kayıplarımızı sorgulamalıyız. Dünyadaki hiçbir yönetim bu
toplumsal ödevin tek başına altından kalkamaz. Toplumsal bir
erozyondan söz ediyorsak, bu sıkıntıyı toplum olarak gidermeliyiz. Bu
konuda hükümet olarak üstümüze düşen görevlerin farkındayız; aynı
hassasiyeti siyasi kurumlarımızdan, sivil toplum örgütlerimizden,
medyamızdan da bekliyoruz.''
   
    -''TÜRKİYE'Yİ MUTLU KILACAK KİMYA BUDUR''-
      
    Bu sorumluluğu üstlerinden atma kolaycılığına asla sapmadıkları
gibi, kimseyi asla suçlamadıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini
şöyle tamamladı:
    ''Suçu doğru tanımlamak, suçun üstüne doğru biçimde gitmek, en
önemlisi de suçu oluşturan sosyal sebepleri toplum olarak aşmak
zorunluluğumuz vardır. Bu sebeple toplumsal kültüre etki eden her
unsur, tıpkı hükümet gibi, tıpkı siyaset gibi, tıpkı güvenlik güçleri
gibi, kendi sorumluluğunu almalı ve kendi muhasebesini yapmalıdır.
Bunu başarabilirsek, suçun kökünü kaynağında kurutmanın, toplumsal
barışı ve dayanışmayı sağlamanın, yüksek ahlak duygusu ile adaleti her
zemine yaymanın anahtarını da edinmiş oluruz. Türkiye'yi mutlu ve
müreffeh kılacak olan kimya budur.
    Ben inanıyorum ki bu ülkede yaşayan herkes, elbirliğiyle inşa
edeceğimiz bu ortak insani zeminde olgunlaşarak kısa bir zaman içinde
suçu ve şiddeti bu ülkenin gündeminden çıkaracaktır.
    Gelin gönül gönüle verelim ve sadece bugünler adına değil,
yarınlar adına da hayat hakkımıza, millet olma bilincimize, sosyal
hasletlerimize, toplumsal dayanışma geleneğimize sahip çıkalım. Çünkü
dünyada tek bir Türkiye vardır. Ve bu Türkiye'yi yüceltmek, tek tek
hepimizin, ama hepimizin boynunun borcudur.''




Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


SARIGÜL:"CUNTA'NIN KARARI HUKUK'TAN DÖNECEK"!!

DÜĞME'YE BASANLAR AKP GÜNDEMİNDE!!

BATIK BANKALAR İÇİN MECLİS ARAŞTIRMASI...
»  MUMCU'DAN LİDER SULTASINA KARŞI YASA TEKLİFİ !!
»  FLAŞ...FLAŞ...FLAŞ... SARIGÜL CHP'DEN İHRAÇ EDİLDİ
»  RUMSFELD İLE FOTOĞRAF ÇEKİLEN VEKİLE TEPKİ
»  ÖDÜL FİYASKOSU... CANI SIKILAN ONUR ÖDÜLÜ İÇİN ADAY GÖSTERDİ
»  CEM UZAN'DAN ERDOĞAN7A ÖZÜR MEKTUBU!!
»  BALOĞLU, FAY HATTINDAKİ OKULU MECLİS GÜNDEMİNE TAŞIDI
»  KOSKOCA MECLİS NEYLE UĞRAŞIYOR... , HADIM'IN ADI HADİM, KALE'NİN ADI DE DEMRE OLDU!!!
»  BİR DAVA DA SLOGAN'A!!
»  "EMNİYET DELİLLERİ SAKLADI"!!
»  CHP, GÜÇLÜ VE AKŞİT HAKKINDA SORUŞTURMA ÖNERGESİ VERDİ
»  YILMAZ VE TANER'İN DURUŞMASI 15 NİSAN'A BIRAKILDI
»  BAYRAK SEVGİSİ DEHAP'I ÜRKÜTTÜ!!
»  BAYKAL'A AÇILAN DAVA REDDEDİLDİ
»  ERDOĞAN, VALİLERE, "TOPLUMA YAKIN OLUN" DEDİ
»  ERDOĞAN, KİME "HOCAM" DEDİ?
»  MECLİS’TE BAĞIMSIZLARDAN İLK TAVIR
»  CELAL DOĞAN CHP'DEN İSTİFA ETTİ!!
»  YILMAZ'IN YÜCE DİVAN'DAKİ DAVASI'NDA SÖZ TANIKLARIN
»  CEZA MUHAKEMELERİNE MECLİS'TEN ONAY!!
»  ÜÇ HAFTALIK MARATON SONUNDA TORBA YASA MECLİS'TEN GEÇTİ!!!
»  DEHAP TABELASININ ÜZERİNE TÜRK BAYRAKLARI ASILDI
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.