Başbuğ, askeri davalarla ilgili ortada bir kumpas olduğunu savundu ve ''Bu kumpası planlayan ve icra edenler, adalet önüne çıkarılmalı. TBMM kurulacak bir araştırma komisyonu ile konuya el atmalı. Bu konuda bilgisi olan, açıklamalarda bulunacak, hakimler, savcılar, polisler vardır'' dedi ve şunları söyledi:
'' O dönem oynanan kumpasın nasıl gerçekleştiğini bilenler vardır. Bunların ifadesine başvurmalı. Yine bu kumpasın planlanmasında ve icrasında rol alan, polislerin durumunu bilen polisler vardır. Sabri Uzun'lar, diğerleri. Bunların da ifadesine başvurulmalı. Eğer başta iktidar partisi olmak üzere diğer siyasi partiler bu kumpasın ortaya çıkartılmasında gerçekten samimiyseler, bana göre ilk yapacakları iş Meclis'te bir araştırma komisyonu kurarak, süratle bu konuyla ilgili bilgi sunacak kişilerin ifadesine başvurulmasıdır''
Tutuklu komutanların aileleri tarafından düzenlenen ''Sessiz Çığlık'' eylemi ile ''Suçlamalara Karşı Gerçekler'' adlı kitabının imza gününe de katılan Başbuğ, TSK'ya en büyük darbenin Balyoz davası ile vurulduğunu söyledi. ''Deniz kuvvetlerinde 52 amiral var. 33'ü tasfiye edildi. Bunu ancak düşmanlar yapar. Deniz Kuvvetlerinin bu yarayı kapatması yıllar alacaktır" dedi.
Sincan ve Mamak'ta tutuklu bulunan silah arkadaşlarını da ziyaret eden Başbuğ, İzmir'deki casusluk davasında, dijital verilerle yargılanan askerlerin General ve Amiralliğe terfi şansı olan kurmay subaylar olduğunu söyledi ve ''Amaç, TSK'nın nitelikli, personelini bu dava ile tasfiye etmektir" dedi.