MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, KDP lideri Mesut Barzani’nin Şırnak’ta ağırlanmasına ve ziyaret sırasındaki görüntülere çok sert tepki gösterdi.
Bahçeli ayrıca AKP'li Şamil Tayyar'ın Öcalan'ın söylediği iddiasıyla aktardığı, 'MHP içerisinde sürecin başarılı olmaması durumunda darbe olacağı' yönündeki iddialarına da yanıt verdi.
ŞAMİL TAYYAR'A YANIT
MHP'ye yakın Türkgün'e röportaj veren Bahçeli, “Terörsüz Türkiye başarılı olmazsa darbe mekaniği devreye girer” iddialarına şu yanıtı verdi:
“MHP içinden şahsıma darbe yapılacakmış. Demokrasi sevdalısı Milliyetçi-Ülkücü Hareket’ten nasıl darbeci çıkacak, işin doğrusu gülümsenerek düşündüm. İftira ve isnatlar bizi yolumuzdan döndüremez. Bunların hepsi fasa fiso”
"TEK KELİMEYLE REZALET"
Barzani'nin Şırnak ziyaretini değerlendiren Bahçeli'nin röportajında, "Sempozyum şova dönüştü" ifadelerini kullanırken, “Vatan topraklarımızda yabancı üniformalı askerlerin uzun namlulu silahla ortalıkta dolaşmaları tek kelimeyle rezalettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik hak ve hukuku çiğnenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarına taammüden saldırıdır” dedi.
Suriye’nin kuzey doğusunda etkili olan SDG/YPG’nin henüz silah bırakmadığını belirten Bahçeli, İmralı’nın çapasının PKK’nın yanı sıra bölücü terörün tüm bileşenlerini kapsadığını söyledi.
Bahçeli'yle Türkgün arasında gerçekleşen röportaj şöyle:
BESE HOZAT'IN 'AF' SÖZLERİNE ÇOK SERT TEPKİ
Bazı çatlak sesler çıkıyor. Mesela KCK Eşbaşkanı Bese Hozat kod isimli Hülya Oran’ın tehditvari sözleri kamuoyunda oldukça tartışıldı. Siz bu tartışmanın neresindesiniz?
DEVLET BAHÇELİ: Aslında tartışmanın hiçbir yerindeyim. Doğrusunu isterseniz içi boş polemiklerle vakit kaybetmenin, beyhude yere emek ve enerji sarfetmenin lüzumsuz olduğu kanaatindeyim. Şu hususa bir itirazım yok, şayet tartışma ortamı iyi niyetle temelleniyorsa, farklı görüş ve değerlendirmeler sorumluluk ahlakı içinde tavzih ediliyorsa herhangi bir mahsur olmayacaktır. Ancak yıkıcı ve sinir uçlarıyla oynayan bir dil ve üslup eşliğinde çalı dibi yoklanıyorsa, nalına ve mıhına aynı oranda ve anda vuruluyorsa bunun kabulü pek tabii namümkündür.
Bahsettiğiniz terör örgütü mensubu, 11 Temmuz 2025 tarihinde Irak’ın Süleymaniye kırsalında silahlarını kazana atmak suretiyle yakan 30 kişilik PKK’lı grubun en önündeydi.
24 Kasım 2025 tarihinde üç kişiden müteşekkil milletvekili heyetinin İmralı’ya gidişinin üzerinden çok geçmeden bu teröristin açıklaması kamuoyuna yansıdı.
Bu kapsamda telaffuz edilen iddialar ve ifadeler olgunluktan ve yapıcılıktan son derece uzaktır.
Üstelik 27 Şubat 2025 İmralı çağrısıyla taban tabana zıttır. İmralı’ya sadakatleri esas olmalıdır. Tersini düşünmek mümkün değildir. Bölücü terör örgütünün tüm bileşenlerini bağlayan müspet açıklamanın hilafına KCK Eşbaşkanı unvanı kullanılmaktadır. Yanlıştır, art niyetliliktir, ülkemizde ve bölgemizde karanlık emelleri bulunan Siyonist-Emperyalist yapıya alenen hizmetkârlıktır.
Hatta bunun bir başka adı, “Terörsüz Türkiye” atılımlarının önünü kesmek için plan ve kurgu içinde olan odaklara maşalık yapmaktır.
Şu bayağı sözlere bakar mısınız, hiç kimse suç işlememiş! Bu nedenle de af maf da istemiyorlarmış. Kaldı ki af vaat eden zaten yok, suça gelince, tarih ve maşeri vicdan önünde hangi suçların işlendiği açıktır, nettir, belgelidir. Bayramlık ağzımızı açtırmasınlar, herkes haddini ve hududunu bilsin.
Tehdit tonu ziyadesiyle fazla marazi mesajlarla, maksatlı ve mahsurlu görüşlerle bir yere varılamaz. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu tip ucuz ve ucube yaklaşımlara aldırış etmez. Doğru bir istikamette tekeri dönen kervanımızı taşa tutanların provokasyonları boşunadır.
Hevesleri kursaklarında kalacaktır.
Yani PKK’lı Bese Hozat’ın konuşturulduğunu mu düşünüyorsunuz?
DEVLET BAHÇELİ: Öyle olmasa, adım adım ilerleyen; uyumlu, karşılıklı saygı ve nezaket dahilinde mesafe alan “Terörsüz Türkiye” hedefini sekteye uğratmayı gündeme alan zaman ayarlı sabotaj mahiyetli ifadeler neden ağızlardan dökülsün?
Bir yanda münfesih terör örgütünün bir kısım azılı elemanının çarpıtmaları, diğer yanda sözde milliyetçi, özde ne idüğü belirsiz, neye ve nerelere hizmet ettikleri meçhul çevrelerin ezberleri aynı potada, aynı paydada birleşmiştir. Ne kadar tuhaf, en az bu kadar da kuşkulu ve düşündürücü.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN EGEMEN VASFINA TAAMÜDEN SALDIRIDIR"
Mesut Barzani, Şırnak Valiliği tarafından düzenlenen “4’üncü Uluslararası Melaye Ciziri Sempozyumuna davet edildi. O da kalabalık bir konvoy eşliğinde Şırnak’a geldi ve Sempozyuma katıldı. Ardından da yeni tartışmalar başladı. Bazı fotoğraf kareleri ve konuşmalar sıcak gündemin başköşesine oturdu. Siz bu Sempozyum ve ziyareti nasıl değerlendiriyorsunuz?
DEVLET BAHÇELİ: Melaye Ciziri, asıl adıyla, Ahmet b.Muhammed el-Bati el-Ciziri, 17.yüzyılda yaşamış mutasavvıf, şair ve alim bir zattır. Onun adıyla düzenlenen Sempozyuma Barzani’nin misafir olarak katılımına diyeceğim bir şey yoktur. Ağırlanması milletimizin alicenaplığının ve misafirperverliğinin alametidir. “Terörsüz Türkiye” karşılıklı saygı ve sevginin, birlik ve dayanışmanın coğrafyamızı yoğuran vuslat hamurudur.
Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik hak ve hukuku maalesef çiğnenmiştir. Adına ister protokol kuralları deyin, ister teamül deyin, ne var ne yok ihlal edilmiştir.
Barzani’nin an itibariyle herhangi bir devlet görevi yoktur. Sadece misafir olarak ülkemize giriş yapmıştır.
Buna rağmen Sempozyumun önüne çıkartılan ve adeta şova dönüştürülen mesnetsiz övgü yağmurları ve abartılı iltifatlar, bunun yanında vatan topraklarımızda yabancı üniformalı askerlerin uzun namlulu silahla ortalıkta dolaşmaları tek kelimeyle rezalettir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin vakarına, saygınlığına, tarihi itibarına ve egemen vasfına taammüden saldırıdır.
Devletimiz, ülkemize gelen her misafiri koruyacak güç, kabiliyet ve yeterliliktedir. Ayrıca ülkemize gelen yabancı korumaların taşıyacakları veya kullanacakları silahların marka, miktar ve çaplarının daha önceden Türkiye’ye bildirilmesi esastır. Fakat ülkemize yabancı asker ya da korumaların üniformalı vaziyetleriyle uzun namlulu silah getirmeleri diye bir şey yoktur.
Şunun bilinmesinde özellikle yarar olacaktır; Türk milletinin helali hakkı olan ve şehit kanlarıyla sınırları çizilen aziz vatanımızın hiçbir şekilde tartışmaya açılmasına, üzerinde hesap yapılmasına, sis ve şaibeye havale edilmesine tahammül edemeyiz. Asla hoş göremeyiz. Misafir başımızın üstündedir, ama adı üstünde sadece misafire kapımız açıktır. Bunun haricinde topraklarımız üzerinde kuşku uyandıracak her muamele ve potansiyel müdahaleye prim veya geçit vermeyiz, vermeyeceğiz.
"ÜLKÜCÜ HAREKET'TEN NASIL DARBECİ ÇIKACAK"
Efendim, İmralı tarafından söylendiği ileri sürülen, Terörsüz Türkiye başarılı olmazsa darbe mekaniği devreye girer yorumuna ne diyeceksiniz?
DEVLET BAHÇELİ: Bu sözlerde nasıl bir darbe mekaniğinin devreye gireceği biraz kapalı, tam anlaşılır değil. Ne var ki, Türkiye’de darbeler döneminin kapısı açılmamak üzere kilitlenmiştir.
Silahların gölgesi altında icra ve ifa edilen siyaset devri kapanmıştır. “Terörsüz Türkiye” hedefi geriye sararsa, patinaja başlayıp gittikçe gömülür ve gündemden kalkarsa, sonuçlar her anlamda ve herkes için ağır olabilecektir. Kim ki Terörsüz Türkiye’yi yaralar ve yıkarsa bunun vebalini üstlenmekten, tarih ve millet önünde hesap vermekten kurtulamaz. Biz her türlü ihtimalin üzerinde titizlikle duruyor, sürecin her aşamasını dikkatle analiz ediyoruz. Samimiyiz, iyi niyetliyiz, kardeşliğin ve milli birliğin kazanmasını istiyoruz.
Türkiye’nin kazanmasına, Türk milletinin derin bir nefes almasına yürekten ve tüm imkanlarımızla gayret ediyoruz. Yılgınlık semtimize uğrayamaz. Karamsarlık yanımızda yöremizde konuşlanamaz.
İftira ve isnatlar bizi yolumuzdan döndüremez. Birlikte olursak çok daha güçlü oluruz. Türk ile Kürt’ün ortak geleceği, ortak geçmişinin anılarıyla, ahlaki ve manevi rabıtasıyla oluşacaktır.
Şahsımla da ilgili olarak da, Terörsüz Türkiye başarılı olmazsa, MHP içinden darbe yapılacakmış. Demokrasi sevdalısı Milliyetçi-Ülkücü Hareket’ten nasıl darbeci çıkacak, işin doğrusu gülümseyerek düşündüm.
Hasılı kelam bunların hepsi fasa fiso, fuzuli ve bayatlamış söz oyunları. Geçelim bir kalemde, önümüze bakalım.