Değişiklik teklifiyle, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun uyumlaştırılmasıyla başta balık olmak üzere, yasa dışı su ürünleri yetiştiriciliği faaliyetlerinde caydırıcılığın sağlanması öngörülüyor.

Hülya Karabağlı/Ankara

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nun Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin görüşmelerine Deniz Ürünleri Avcıları Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Ali Güney’in  iktidar partisi AKP’ye yönelik sert çıkışları  damgasını vurdu. Kanunun bazı maddelerine  çok sert sözlerle çıkan Güney,” Balık avcılarını bu kadar sıkmanın, bu kadar ezmenin anlamı nedir, onu anlayamıyoruz bir türlü” dedikten sonra, “Ha, bizim bir tek hatamız var -burada belki diğer milletvekillerim alınacak- evet, biz Ak Partiyi  destekledik balıkçı olarak, bütün mitinglerine gemilerimizle de gittik ama bedelini çok ağır ödüyoruz, hâlâ da ödetiyorlar; maalesef bu kanunda da bize ödetmeye çalışılıyor” sözleriyle komisyona  damgasını vurdu. 

Komisyonda Birlik Başkanının açıklamaları şöyle:

 DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKANI ALİ GÜNEY – Şimdi, 1380 sayılı Kanun’un değişmesi için zaten biz yirmi senedir mücadele veriyoruz. Bugüne geldiği için de getirenlere teşekkür ediyoruz. İki dönem alt komisyonda görev yaptım 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’yla ilgili, ikisinde de kadük oldu, çıkmadı. Bir Orman Bakanlığı karşı çıktı, bir Turizm Bakanlığı karşı çıktı. Şimdi belirli yerlerde birleşmeler oldu, önümüze bir şey geldi.

Yalnız burada ışıkla avcılıkla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Bu, Danışma Kurulunda bizim gündemimizde yoktu. Danışma Kurulunda gündemde olan maddelere zaten 4’üncü maddeye yani yeni 2’nci maddeye itirazlarımız vardı, orada düzeltmeler oldu; kooperatifler eklendi, kooperatif birlikleri eklendi. Ancak 4’üncü maddede benim ve benim arkadaşlarımızın şahsi görüşü; avcılık alanlarının yetiştiricilik alanlarına çevrilmesi bu kanunla mümkün. Bizim vole alanlarımızın ve avcılık alanlarımızın kesinlikle üreticilere verilmemesi lazım, yetiştiricilere verilmemesi lazım, zaten alanlar daraldı.

Bakın, yollar yapıldı, deniz dolduruldu, hâlâ Trabzon’da yaşam alanları yapılıyor, 800 bin metre yol yapılıyor. Bizim av sahalarımız azalıyor. Yetiştiricilik şimdi Karadeniz’de başladı. Eğer o alanları, av alanlarımızı yetiştiriciliğe açtığımız zaman bizim gemilerimizi satın alın, biz de bu dertten kurtulalım.

Bizim yatırımlarımız çok büyük. Bakın, bir vekilim dedi ki: “Sanay i, yüksek tonajlı gemiler…” Bakın, endüstriyel değil bizim gemilerimiz, orada bir anlaşalım. Bizim gırgırımız, TRON’umuz endüstriyel gemi değil. Biz bir tek  balığı avlarız, buzhanede saklarız, balığı ne işleriz ne 2’nci bir işlem yaparız, canlı olarak piyasaya getiririz, piyasada satılır. Bu, endüstriyel değil.

BAŞKAN – Kullandığınız sistemlerden dolayı, teknolojiden dolayı endüstriyel deniyor.

DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKANI ALİ GÜNEY – Şimdi, bakın, evet, çok büyüdük ama 1999 senesine kadar 8 bin tane gemimiz vardı, bir anda 1999 senesinden 2002 mart ayına kadar 22 bine çıktık Başkanım. Hani bunu biz yapmadık, bunu o zamanın hükûmetleri, verilen teşvikler… Bunlarla beraber yapılan gemiler var. Biz şimdi onun acısını çekiyoruz. Bizim denizlerimiz o kadar büyük deniz değil.

Mesela, 16’ncı maddede uluslararası gemiler var. Türk Bayrağı gezdiriyoruz biz Başkanım ve personelimiz Türk, 52 tane Moritanya’da gemimiz var ancak Ziraat Bankası, yüzde 4,5’le aldığımız krediyi yüzde 24’le g eri istiyor şimdi bizden. Niye? Yurt dışına gidiyoruz, ülkeye döviz getiriyoruz diye. Balık avcılarını bu kadar sıkmanın, bu kadar ezmenin anlamı nedir, onu anlayamıyoruz bir türlü. Ha, bizim bir tek hatamız var -burada belki diğer milletvekillerim alınacak- evet, biz AK PARTİ’yi destekledik balıkçı olarak, bütün mitinglerine gemilerimizle de gittik ama bedelini çok ağır ödüyoruz, hâlâ da ödetiyorlar; maalesef bu kanunda da bize ödetmeye çalışılıyor.

 Yani daha evvelki Komisyon kararlarına, alt komisyondan gelen maddelere bir bakın, her kooperatifte bir su ürünleri mühendisinin, hatta büyük gemilerde, 25 metre üstündeki gemilerde de birer tane su ürünleri mühendisinin çalışması için teklifi getiren biziz, 2003 senesinde Başkanım. Ama biz dinletemedik bugüne kadar kendimizi. AK PARTİ Hükûmetinden bir mazot desteğimiz var, başka hiçbir desteğimiz yok ve biz kötü çocuğuz şimdi, balık avcısı olarak kötü çocuğuz. Hani bunlar artık senelerdir içimizde şey oldu, biz gemilerimizle geçerken -Sahil Güvenlik Komutanlığından yetkililer burada- gemilerimizin  resimleri çekildi, bir gün sonra sezon açıldı, hepsi ceza yedi teknelerin.

 Biz bunları yaşadık. Affedersiniz, sinkaflı küfürler, sahilden edilen küfürler; bunları hep yaşadık biz ama hep sineye çektik, düzelir… Ya, 2 profesör çıkıyor, diyor ki: “Palamut balığında cıva var.” Yok “Şu balıkta cıva var.”

BAŞKAN – Arkanızda profesörler var, dikkat edin.

DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKANI ALİ GÜNEY - Ya, hocalar çıksın, söylesin. Bunlar televizyonlarda da var, bütün… Tavukçular isyan ediyor “Vay anasını satayım, bu sene balık çok, tavuk fiyatları düştü.” Ya, ne kadar düşmanımız varmış bizim, bilmiyorduk. Ama biz de mi diğerleri gibi sokağa çıkalım ya? Bizim âdetimiz yok böyle.

BAŞKAN – Siz de denize çıkın, sokağı bırakın.

DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKANI

ALİ GÜNEY - Ya, denize de çıkamıyoruz artık. Bakın, ulaştırma ayrı bir hesap, 16 tane bakanlığın 13 tanesi bize müdahil. Hangisiyle baş edelim?

BAŞKAN – Peki, bir şey sorabilir miyim Başkanım?

DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKANI

ALİ GÜNEY - Bir dakika, bakın, lafınızı unutmayın.

BAŞKAN – Size yol açacaktı yani.

DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKANI ALİ GÜNEY - Evet, bizim içimizde de bu duruma getiren balıkçılarımız var. Namuslu balıkçıyı namussuz balıkçılardan daha aza indirdik biz artık. Niye? Kaçak avcılık ama yapılan avcılığı da ruhsatı olmayan tekneler yapıyor.

Patlıcandan bahsettiniz… Enez’e de geleceğim Fatma Hanım, bakın, biz çok yaralıyız. Türk Bayrağı taşıyorum Moritanya’da da dâhil ama Enez balıkçı limanına giremiyorum. Niye? Orada 2 sarhoşun yapmış olduğu bir hatadan bütün sektör zan altına alındı ama buna o günün valisi, kaymakamı,  belediye başkanı çanak tuttu. Enez’de bugün insan kaçakçılığı yapılıyor, her türlü kaçakçılık yapılıyor; bizim ne gırgırcımız ne trolcümüz oraya sokuluyor.

BAŞKAN – “Kaçakçılığı bir biz yapamıyoruz.” diyorsun yani.

DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKANI ALİ GÜNEY - Evet. Ya, biz zaten yapamayız, balıkçılık da yapamıyoruz. Yani konuşacak çok şey var da…

Başkanım, şimdi, bakın, bir kanun yapılır, ışıkla avcılık bize verilen metinlerde yok, danışma kurullarında da görülmedi, sonradan çıktı. Ha, hak ettiler mi? Hak ettiler. Bakın, samimi olarak söylüyorum. Niye? Yalvardık, iki sene toplantı yaptık, onu yaptık, bunu yaptık; internet yoluyla, Facebook yoluyla bildirdik, yine gittiler, 3tane, 4 tane lamba yaktılar ama yakmayanı da cezalandırıyoruz.

BAŞKAN – Yakmayanı cezalandırmıyoruz.

DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKANI ALİ GÜNEY - Bakın şimdi, şu sezonda 1 tane yakan var, adam zaten belli, 50 kasa, 60 kasa balıkla gelir ama 3 tane, 5 tane yakan 500 kasa balıkla gelir.

BAŞKAN – Başkanım, şöyle: Bir şey soracaktım, siz zaten cevap vermeye başladınız. “Yaşım 70.” diyorsunuz ama intibak süreniz maşallah çok hızlı, anladınız benim ne soracağımı. Şimdi, burada gaye şudur: Birinci gaye, su ürünlerimizi, servetimizi korumak; ikincisi de namuslu yapanı korumak zaten. Sizin bunlardan taraf olmanız lazım. Siz iyi yapıyorsunuz ya, şartlara, bütün kurallara uyarak yapıyorsunuz, bu kanun sizi koruyacak. Bakın, AK PARTİ döneminde -burada geçsin diye söylüyorum- ruhsat verilmiş bir tane tekne yok. Niye? Zaten zamanında fazla verilmiş, bunlar zamanla belli bir sayıya insin ve bu kaçak avcılık azalsın diye. Hatta ilave yaptığımız güzel bir şey daha var, belli metreden büyük teknelerini getirip bu işi terk edenlere teşvik veriyoruz, satın alıyoruz ve sistemden çıkarıyoruz. Bakın, 1 .250’nin üzerinde tekne çıkardık, sırf kaçak avcılığı azaltmak için. Dolayısıyla, söylediklerinizde –evet, yaşadıklarınız- haklısınız ama buradaki toplantının gayesi de iyi yapanı korumak, kötü yapanı sistemden çıkarmak. Mesela Moritanya’ya gidiyorsunuz ya, “Bayrak taşıyoruz.” diyorsunuz, tebrik ediyoruz, helalühoş olsun, ülke içinde değil, dışından da ülkeye bir gelir getiriyorsunuz; burada sizin için bir sıkıntı yok. Gelin, kendinizi bildirin, hatta çözemediğiniz uluslararası sıkıntılı işlerinizde de devlet aracı olsun, çözsün deniliyor.

Siz bunu yapmadığınız takdirde -biliyorsunuz- ne oluyor? Uluslararası bir sürü probleme sebep olduğunuz zaman orada kimsesiz kalabilirsiniz çünkü sen devlete haber vermemişsin, kafana göre Moritanya’ya gitmişsin. Ama şimdi devlet diyor ki: “Gel, bana haber ver, Moritanya’ya mı gidiyorsun, Somali’ye mi gidiyorsun, nereye gidersen git, arkanda Türkiye Cumhuriyeti olsun:” Bu, bence son derece faydalı bir şey.