Önergede, Ankara'nın su ihtiyacının karşılanması konusunda Başbakan Erdoğan'ın görevini yerine getirmediği, görevini geciktirdiği ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında gereken işlemleri yapmadığı iddia ediliyor.

CHP'nin soruşturma önergesinde, "Ankara'nın su ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak, kamu kuruluşları tarafından hazırlanan planlara ve yasal mevzuata karşın zamanında içme ve kullanma suyu sağlanmasına ilişkin hiçbir önlem almayan ve bu tutumuyla kamu kaynaklarının plansız bir şekilde heba olmasına ve halk sağlığı noktasında ciddi zaafiyetlerin ortaya çıkmasına neden olan Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek hakkında Anayasa'nın 112 ve 127. maddelerinin kendisine yüklediği sorumluluğu yerine getirmeyen ve bu eylemiyle TCK'nın 257. maddesi uyarınca görevinin gereklerini yapmakta ihmal ve gecikme gösterdiği gerekçesiyle Anayasa'nın 100 ve İçtüzüğün 107. maddeleri uyarınca, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz" denildi.

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçtaroğlu, soruşturma önergesiyle ilgili olarak CHP Ankara Milletvekilleri Yılmaz Ateş ve Nesrin Baytok ile birlikte TBMM'de bir basın toplantısı düzenledi. Kemal Kılıçtaroğlu, 21. yüzyıl Türkiyesi'nde bir insanlık dramı yaşandığını, 4.5 milyon insanın günlerce susuz kaldığını söyledi. Kılıçtaroğlu, "Eğer Ankara gibi bir başkentte, 13 gündür insanlar su alamıyorsa, bu Ankara'da AKP'nin ayıbı olmaktan öte bir insanlık dramıdır ve Türkiye'ye hiç yakışmıyor" şeklinde konuştu.

CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in "40 günlük suyumuz kaldı. 1 Ağustos'ta kesintiye gideceğiz" diyerek Kesikköprü Barajı'ndan su getirmek amacıyla acelece bir ihale açtığını söyledi. Devlet Su İşleri Genel Müdür Vekili'nin, Gökçek'in aksine Ankara'nın 40 günlük değil, 5 -6 aylık suyu kaldığını açıkladığını ifade eden Yılmaz Ateş, "6 aylık su varsa, bu su kesinlitleri ve bu rezalet neden yaşandı" diye sordu.

Ankara'ya su getirilmesi konusunda DSİ ve Ankara Büyükşehir Belediyesi arasında yetki karmaşası yaşandığını savunan Ateş, gerekli önlemleri alması gereken Başbakan Erdoğan'ın ise, iki kurum arasındaki yetki çatışmasını seyretmekle yetindiğini kaydetti. Ateş, Gerede Işıklı Barajı'ndan su getirilmesi ihalesinin kim tarafından yapılacağına ilişkin tartışma nedeniyle Ankara'nın günlerce susuz kaldığını söyledi.

Yılmaz Ateş, 2004 yılında dönemin Ankara Valisi Yahya Gür başkanlığında İl Koordinasyon Kurulu toplantısı yapıldığını ve Kızılırmak suyuyla ilgili tespitlerin yapıldığını belirterek, 64 sanayi kuruluşu ile 5 yerleşim yerinin atıklarının harhangi bir arıtmaya tabi tutulmadan Kızılırmak havzasına bırakıldığını kaydetti. Söz konusu toplantıda alınan kararlar arasında, "Kızılırmak havzasındaki kirlilik durumu bu seviyede devam ettiği ve bu konuda önlem alınmadığı taktirde içme suyu olarak kullanılamayacaktır" denildiğini anlatan Ateş, aradan geçen 3 yıl içinde Kızılırmak'taki kirliliği önlemek için herhangi bir çalışma yapılmadığını dile getirdi. Ateş, "Kirliliği gidermek için herhangi bir çalışma yapılmadan Ankara'ya su getireceğim demek, Ankaralıları zehirleyeceğim demektir. Kızılırmak suyu getirildiğinde hiçbir Ankaralı musluğundan su içemeyecektir" dedi.