Devlet bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in açıklamalarından sonra gündeme gelen medya patronu ve banka sahipliği tartışmaları sürüyor.
Medya patronlarının aynı zamanda banka sahibi olamama yasağı gelirse bundan hangi gruplar etkilenecek. Türkiye'de hem medya hem de bankacılık sektöründe faaliyet gösterenler gruplar hangileri..
İşte bu yasadan etkilenecek gruplar:
DOĞAN GRUBU...
Medya'da büyük gazete ve televizyonlara sahip olan Doğan Grubu aynı zamanda banka sahibi..
Doğan Grubu'nun medyada CNN Türk ve Kanal D başta olmak üzere çok sayıda televizyon ve radyosu bulunuyor. Hürriyet, Milliyet, Radikal, Posta, Gözcü, Referans gazetelerinin yanısıra Doğan Grubu çok sayıda gazete ve dergiye sahip. Grubun aynı zamanda bankası da bulunuyor. Grubun bankası Dışbank da sektöründe gayet başarılı bir banka olarak faaliyetlerini sürdürüyor.
ÇUKUROVA GRUBU
Bir çok sektörde liderlik yapan Çukurova Grubu'nun da iki sektörde önemli iştirakleri bulunuyor. Digital platformda son derece güçlü bir konumu olan Digitürk'e sahip olan Çukurova Grubu'nun Show TV'nin yanısıra çok sayıda radyosu da bulunuyor. Akşam gazetesi de Çukurova grubunun medyadaki önemli iştiraklerinden biri.. Grubun halen yönetiminde BDDK ağırlığı olsa da Yapı Kredi Bankası'nda hisseleri bulunuyor.
DOĞUŞ GRUBU
Hem medyada hem de bankacılık sektöründe çok prestijli iştiraklara sahip olan gruplardan biri de doğuş grubu.. NTV ve CNBC-e televizyonlarının yanısıra National Geografic ile birlikte prestij dergileri bulunuyor. Grubun bankacılık sektöründeki iştiraki ise Garanti Bankası.. Türk bankacılık sektörünün önde gelen bankalarından biri olan Garanti, Doğuş Grubu bünyesinde bulunuyor.
MNG GRUBU
Mehmet Nazif Günal'ın sahibi olduğu MNG grubu, diğer sektörlerdeki faaliyetlerinin yanısıra medya ve bankacılık sektöründe de faaliyet gösteriyor. Grubun medyası TV8, bankası ise MNG Bank.
Peki medya sahipliği ile banka sahipliğini ayırmak isteyen Devlet'in durumu ne? Türkiye'de aslında en çok medyası hem de en çok bankası olan özel teşebbüs değil, aksine devlet.. Kendi elindeki banka ve medyaları çıkarmayan devlet, özel teşebbüse bunları elinizden çıkarın diyor.. Türkiye'nin en çok zarar eden medya ve bankalarına sahip olan devlet, bunları elinden çıkarmamak için direniyor da direniyor.. İşte devletin durumu:
Özel teşebbüse madem bankan var o halde elindeki medyayı çıkar diyen devlet aslında bunun tam tersini yapıyor. Hem Türkiye'nin en büyük bankalarını elinde tutuyor. Hem de medyaları bırakmıyor..
Devletin elindeki bankalar şunlar:
Ziraat bankası
Halkbank
Vakıfbank
Bunlar sadece doğrudan devlete ait olanlar.. Bir de TMSF bünyesindekiler orada.. Devlet orada da 22 batık bankaya sahip..
Devletin elindeki medyalar ise şunlar:
Türkiye'nin en büyük ve yaygın televizyon ve radyo ağı olan TRT
TMSF bünyesindeki STAR ve KRAL televizyonları.
Her biri birbirinden güçlü 10'un üzerinde radyo..
Çok sayıda prestijli dergi.
Star gazetesi..
Cine 5 televizyonu ve daha bir çok irili ufaklı medya..
İşte devletin durumu da böyle..
ŞENER NE DEMİŞTİ?
"Medya sahiplerinin banka sahibi olamaması" tartışmasını başlatan Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, "Benim bireysel görüşüm medya patronluğu ve banka sahipliğinin birbirinden ayrılmasıdır" demişti.
İşte Abdüllatif Şener'in o açıklamaları:
Medya sahibi banka patronu olmamalıdır... Medya sahibi ile banka sahibi birleştiğinde kamuoyunun doğru ve sağlıklı bilgilenmesi mümkün olmuyor.. Ama bu konudaki bütün yetki bende değil, Meclis’te. Yasama sürecinde neler olacak bilmiyorum.
Türkiye’de bu sektör önemli aşamalardan geçti. Medya sahipliği ile banka sahipliği birleştiğinde kamuoyunun doğru ve sağlıklı bilgilenmesi mümkün olamıyor. Diğer ülkelerin uygulamalarına da uymuyor. Karar vericilerin etkilendiği, yayın atmosferini ve toplumu etkileyen bir yapı ortaya çıkıyor. Doğru değerlendirme imkanları ortadan kalkıyor. Halbuki bu sektör çok önemli. Doğru sonuçlara ulaşmayı engelleyici bir yapı ortaya çıkarsa sağlıklı politikalar uygulamamıza da engel olur.
Bu konudaki düşüncelerimi henüz Başbakan’a açmadım. Ama bakanlar kurulu ve yasama organının bir üyesi olarak görüşlerimi ifade edeceğim. Komisyon’da (TBMM plan ve bütçe komisyonu) çok uzun ve ayrıntılı görüşüleceğini düşünüyorum. Ben bu konuyu kendi içimde 6 aydır test ediyordum. Sizlerle şimdi paylaşıyorum.
Böyle bir düzenleme yasaya girerse kanunun yürürlük tarihi ile birlikte uygulanması mümkün değildir. Fiili imkansızlık olabilir. O nedenle bir geçiş dönemi gerekli olabilir. Bu, 3 yıl da olabilir; 5 yıl da olabilir