Taha Kıvanç/Yenişafak
"Liste, liste" derken...
Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu'nun “1915 tehciri sırasında pek çok Ermeni din değiştirdi; araştırmalarımızda Kürt diye bildiğimiz insanların aslında yapısal olarak Türkmen asıllı olduğunu, Kürt Alevi olarak bilinen vatandaşların ise Ermeni kökenli olduğunu gördük” açıklamasını işittiniz herhalde. Musevi Lobisi'nin güçlü örgütü Anti-Defamation League'in (ADL) “Ermenilere yapılan soykırımdı” ilânını da... Peki, bu iki olayın 'eş zamanlı' oluşu sizlerde nasıl bir duygu uyandırdı?
Türkiye böyle bir ülke işte; başına ne geliyorsa onu çok sevdiğini iddia edenler yüzünden geliyor... Yusuf Halaçoğlu Türkiye'yi en çok sevenler grubuna giriyor, ama işte görüyorsunuz, onun savunduğu tez ADL'nin resmî teziyle çakışıyor.
İnanmazsınız diye, ADL'nin “Türklerin yaptığı soykırımdı” ilânı üzerine Jerusalem Post gazetesine yazılmış bir okur mektubundan bazı satırları size aktarayım. Kötü bir İngilizceyle yazılmış mektupta, Trabzon'da doğmuş bir Ermeni kadının torunu olduğu anlaşılan yazar, diasporanın yıllarca tekrarladığı iddiaları görgü tanıklığı biçimde sıralıyor. Mektupta düzgün ifadeli Türkçe bölümler bile var.
Bir yerinde şu satırlar yer alıyor: “Benim dedelerim şanslıydı, çünkü 1915 tehcirinde hayatta kaldılar. Müslüman gibi göründüler, İslâm'a girmiş gibi göründüler. Büyük dedem hasta rolü yaptı, neden namaz kılmadığı sorulduğunda, hastalığını bahane etmek için…”
Ne diyordu Prof. Halaçoğlu: “1915 tehciri sırasında pek çok Ermeni din değiştirdi; Kürt Alevi olarak bilinen vatandaşların ise Ermeni kökenli olduğunu gördük”, değil mi? ADL'nin kararı sonrasında İsrail basınına yansıyan tartışmalarda en çok altı çizilen konu da işin bu yönü.
Buradan, ADL ile eş zamanlı yaptığı açıklama yüzünden Yusuf Halaçoğlu'nu 'ADL ile işbirliği' yapmakla suçluyor değilim. ADL'nin böyle bir açıklama yapmaya hazırlandığından haberdar değildi Prof. Halaçoğlu muhakkak; onun böyle bir çıkış yapma ihtiyacını neden duyduğunu da biliyorum üstelik. TTK olarak devlet belgelerinden yararlanarak elde ettikleri bulguları yıllardır paylaştığı kişiler, onu, tam da bu zamanda böyle bir açıklamaya zorlamış olmalı.
Onların derdi iç siyasi gelişmelerle; kendi akıllarınca önemli makamlardaki veya yakında o makamlara çıkacak birilerine mesaj göndermek amacıyla Prof. Halaçoğlu'nu açıklama yapmaya teşvik ettiklerini düşünüyorum ben. Bilgi paylaştıkları kişilerin ise masum olmadığına eminim. Prof. Halaçoğlu'nu açıklamaya teşvik ederken, büyük ihtimalle Musevi Lobisi'nin şu sıralarda tavır değişikliğine gideceğinden onlar haberdardı.
Bu yazdıklarım çok mu 'şifreli' geldi size? Gelmesin. Yazıyı bir daha okuyun, sonra da şimdilerde yaşadığımız olaylara 'kuşkucu' bir gözle bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız…
Türkiye içinde ve dışında zihinlerimizi teslim almayı ve ülkemizi yönetenleri köşeye sıkıştırmayı amaçlayan plan çok. “Elimde listeler var” diyor TTK başkanı ve ekliyor: “Listeler var, ama açıklayamam…” Onun bu sözünün kayıtlara geçtiği haftanın sonunda, bir gazetede, tanınmış bir şahsiyetin 'şeceresi' yayımlanıyor; satır aralarına yedirilmiş değişik imalarla...
Musevi Lobisi'nin 'soykırım' konusunda bu noktaya nasıl geldiğinin öyküsü Jerusalem Post internet sitesinde 21 Ağustos 2007 tarihinde çıkan bir yazıdan öğrenilebiliyor. American Jewish Committee adlı etkili Musevi kuruluşunun başkanı David Harris'in imzasını taşıyan yazıda ipuçları bolca var. Harris, ısrarla, kendisinin Türkiye'yi ve Türkleri çok sevdiğini tekrarlıyor. ADL başkanı Abraham Foxman'a sorsanız o da öyle diyecektir. “500 yıl önce engizisyon zulmünden kaçan atalarımıza Türkler kucak açmıştı” diyor Harris, aynı cümleyi birkaç kez Foxman'dan bizzat işitmiştim. Her ikisi de şimdilerde “Tamam, ama Türklerin Ermenilere yaptığı tam bir soykırımdı” diyor...
Bakmayın hafifletildiği yolundaki açıklamalara, ADL ve AJC'nin resmî tavrı 'soykırım iddiasını kabul' yönünde...
Johns Hopkins Üniversitesi'nde doktora dersleri vermiş Harris; seçtiği konulardan birinin “Türkiye-Ermeni ilişkileri” olduğunu yazıyor. Dersi alanlar arasında beş Türk öğrenci de varmış. Yıl boyunca iddialara karşı çıkmış Türk öğrencilerin hepsi, her söylenene cevap yetiştirerek...
“Ders yılı sonunda Türklerden bir kız öğrenci yanıma gelerek Türk resmi tezinden kuşku duyduğunu söyledi. Bir adım daha attı ve görüşünü sınıfla da paylaştı. Diğer Türk öğrenciler kızla aralarına mesafe koydular; diğer öğrenciler ise saygılarını ifade ettiler. Ben de hayranıydım o kız öğrencinin…”
Prof. Halaçoğlu'nun listeleri bayağı ilginç olmalı...