SÖZ İsmail Türüt’ün... Avrasya TV’de, Gazeteci Nuriye Atabey’in sorularını cevaplandırırken, isyanını taşıran sözlerinden birisiydi bu.. “Türk’üm diyene sövüyor, Türk’e söveni alkışlıyorlar. Vatanımızda mağdur hale geldik ..” diyordu.. Acı bir ezgiyi haykırıyordu!.. “Son zamanlar bu ülkeye bir iğne yaptılar diye düşünüyorum. Vatandaşlar çok tepkisiz. Ben gavura karşı önlemimi alırım ama aramızda yerli gavurlar var. Asıl korkulması gerekenler onlar...” Türüt’ün de yaşadığı gibi, kendisini Türk hisseden herkesin başına, her gün taş düşüyor.. Kafamıza yuvarlanan koca kayaların gözümüzü açmasını diliyorum!.. Ne demişler!?. “Bir musibet bin nasihatten iyidir!” İyi demişler! Şu ABD beslemesi malum cemaatin, diyalog sloganlı devşirmelerin kadınlar kulübünün, kafalarındaki bağlarını PKK bayrağı gibi de salladıklarını görmüş bulunuyoruz... Nerede?.. Hulki Cevizoğlu’nun programına katılan “diyalogcu” bayanın ağzından dökülenlerde!.. Müslümanın, inandığı için örtünmesi karşısında boynumuz kıldan ince olsun da, kafasını kapayarak kendisini maskelediğine inanan ve gözümüzün içine baka baka, eşkıyanın propagandasını yapanın da gözü kör olsun!.. O kadın onu yaptı... Malum siyasi egemenlerinde mensubu olarak programa katıldı, türbanını ve Malezya’yı anlatacak diye sunuldu ama PKK çetesinin nasıl hak sahibi olduğundan söz etti.. Artık “görüntü” şifrelenmiyor, vakti geldiğine emin bir şekilde, ABD-AB’nin ileri birlikleri ile tek tek kaleleri düşürecekleri adımları attıklarını söylüyorlar... ABD devşirmesi cemaat-etnik ırkçı işbirliği-malum sermaye ve onların beslemesi at uşakları, hep beraber Cumhuriyet’e karşı... Hulki Cevizoğlu’nun programındaki kadının sözleri, geldikleri noktayı pek güzel yansıtıyor... İşte orada, kafasındaki türbanı ile PKK çetesinin üzerine bir dokunulmazlık zırhı sermeye çalıştığını görüyoruz!.. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Başbuğ, son konuşmasında “Ne gariptir ki, dün olduğu gibi bugün de, laiklik karşıtı hareketlerin ve etnik milliyetçilerin öncelikli ve ortak bir hedefi vardı. O da ulus devlet yapısıdır...” demişti, aynen öyle.. Bakınız Müslüman mahallesinde ne salyangozlar satılıyor!. Vatansever Türk aydını Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun katledilmesi olayında da adı geçen, Alman Heinrich Böll Vakfı ile Diyarbakır Barosu tarafından bir araya geldiler!.. Diyarbakır’da “Türkiye’de Kürtler” konferansı var.. İşte programları.. İspanya modelinin özelliği ve demokratik niteliği ile ETA... İspanyol özerklik modelinde federalleşme ve çevresel milliyetçi siyasi talepler.. Azınlık hakları.. Katılımcıların “Evlere şenlik” olduğunu söylemeye gerek yok.. İçlerindeki, Michael Gunter adlı muhteremden bahsedelim.. CIA’nın Kürt analizcilerinden... Clinton döneminde Abdullah Öcalan’la çeşitli görüşmeler yaptı. Apo ile Barzani arasında gitti geldi.. Bir de Robert Olson var.. Irak’ın kuzeyinde Kürt devletinin kurulmasını şiddetle isteyen isimlerin başında geliyor... Türkiye’de federal sistemin olmasını savunuyor. Kürt Milliyetçiliğinin Kaynakları ve Şeyh Said İsyanı adlı kitabı bulunuyor... Bu da yerli örnek.. Akın Özçer: Türkiye’de ayrılıkçı partilerin de kurulabilmesini savunuyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya Türkiye’nin baskı yaptığını iddia ediyor. yani tam Nobel adayı!.. Türüt’ün dediği gibi; “Türk’üm diyene sövüyor, Türk’e söveni alkışlıyorlar. Vatanımızda mağdur hale geldik...”
|