TÜRKİYE Yatırım Danışma Konseyi 6. Toplantısı'na katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, alınan tedbirler ile küresel ekonomik krizden en az zararla çıkıldığını vurguladı. Asla popülizm yapmadıklarını ve yapmayacaklarını belirten Erdoğan, "Para politikalarında, mali politikalarda tam bir kararlılık içinde olduk ve bunun sonuçlarını almaya devam ediyoruz" dedi. Başbakan Erdoğan, seçim zamanıyla ilgili de taviz vermeyeceklerini belirtti.

Bu toplantının çalışmalarına ışık tutacağını anlatan Erdoğan, "Birçok ülkenin kredi notunun düşürüldüğü dönemde Türkiye'nin notu 4 ayrı kuruluş tarafından yükseltilmiştir. Nitekim Türkiye 2009 yılının son çeyreğinden krizin olumsuz etkilerinden sıyrılarak hızla büyümeye başlamıştır. 2009 son çeyreğinde yüzde 6 büyümeyle 2009 yılında uluslararası kuruluşların beklentilerinden daha olumlu bir seyir göstermiştir" dedi.

Uluslararası kuruluşların bu yüzden tahminlerini yukarı yönde revize etmek zorunda kaldıklarını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"2009 yılında IMF, 2010 için ekonomik büyümeyi yüzde 3,7 olarak tahmin etti, Nisan 2010 tahmininde ise ekonomik büyümeyi yüzde 5.2 olarak belirledi, yaklaşık 1 ay sonra tahminini 6.2'ye çıkardı. Aynı şekilde OECD Kasım 2009'da yüzde 3.7 büyüme tahmininde bulunurken, Mayıs 2010'da yaptığı yeni çalışmada 6.8'e çıkardı."

Türkiye'nin yatırımcılar açısından daha istikrarlı bir yapıya kavuşturulmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan "Yatırım ortamının iyileştirilmesi yatırımcılarımızın karşılaştığı idari ve bürokratik engellerin asgari düzeye çekilmesi, hükümetimizin öncelikli politikaları arasında yer aldı. Yatırım ortamının iyileştirilmesi için, koordinasyon kurulumuz ve bu gün altıncısını gerçekleştirdiğimiz yatırım danışma konseyi de düzenli şekilde çalışmalarını sürdürüyor" dedi.

2008 yılından itibaren dünya genelindeki olumsuz tabloya rağmen yapısal reformları büyük bir kararlık ve süreklilik ile sürdürdüklerini vurgulayan Erdoğan şunları söyledi:

"Kayıt dışı ile mücadele, istihdam stratejileri, enerji projeleri, KOBİ'lerin desteklenmesi bu çalışmalarımızdan yalnıza birkaçı. Bu süreçte yapmamız gereken daha çok iş bulunduğunu biliyoruz. Popülizme asla ve asla tevessül etmedik. Türkiye'de siyasetin önemli bir hastalığı olan seçim ekonomisine aynı zamanda prim vermedik. Para politikalarında, mali politikalarda tam bir kararlılık içinde olduk. Vatandaşlarımızla kurduğumuz sağlıklı iletişim, istikrar ve güven zemininin pekişmesini sağladı. Seçimler konusunda aynı şekilde kararlı bir tutum sergiliyor, seçimlerin zamanında yapılması konusunda hiçbir taviz vermiyoruz. Ülke içinde güven ve istikrar ortamı anayasa değişikliği, milli birlik ve kardeşlik süreciyle farklı bir boyuta taşıyoruz"