Veli Küçük ve Jitem'in PKK'ya silah sevkiyatı yaptığını ileri süren Güney, “Gözaltında işkence ile alınan ifadelerimin arkasındayım” dedi.Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında aranan gazeteci Tuncay Güney, 2001 yılında İstanbul Organize Şube Müdürlüğü tarafından gözaltına alındığında emekli Tuğgeneral Veli Küçük hakkında ağır suçlamalarda bulunduğu ifadelerle ilgili ilk kez konuştu. Gözaltında polise Veli Küçük ve Jitem'in PKK yöneticilerinden Cemil Bıyık'a silah sevkiyatı yaptığını söyleyen Tuncay Güney, Küçük'ün kendisine 'Susurluk'ta Mehmet Ağar da ölecekti' dediğini aktardı. Güney ifadelerin kendisine ait olduğunu ancak gözaltında işkence gördüğünü belirtti.Güney'in 7 yıl önce gözaltında verdiği ifadelerin Ergenekon soruşturmasının önemli delilleri arasına alındığı öğrenildi. Kameraya da kaydedildiği öğrenilen öğrenilen ilginç ifadeler şöyle:
PKK'YA 6 BİN SİLAH
# Veli Küçük, Sedat Peker ile yoğun ilişki içindedir. 23 yaşından beri Peker, Küçük'ün yönlendirilmesiyle hareket eder. Uyuşturucu kaçakçısı Sami Hoştan ile Veli Küçük'ün ilişkileri çok iyidir.# Küçük ile beraber olduğumuz dönemde, Doğu Perinçek'in referansıyla Aydınlık dergisinden bazı muhabirlerle Kuzey Irak'a gittik. Habur'dan itibaren JİTEM'den subaylar da yanımızda geldi. Arkamızda silah yüklü araçların olduğunu öğrendik. Gümrük geçişlerini Gümrük Müdürü Cemal yaptı. JİTEM subayları ve gazeteci arkadaşlarla Kuzey ırak'a geçtik. Arkamızdaki silah yüklü araçlarla Kuzey Irak'a geldiğimizde, Barzani'ye 12 bin, Talabani'ye 12 bin adet silah verildi. Bu silahlardan 6 bini ayrılarak, Talabani'nin adamları ve Binbaşı Tamer ile birlikte Kale Dizar isimli komünist parti binasında PKK'lı Cemil Bayık'a teslim edildi.
CUMHURİYET'İ ALACAKTI
# Cumhuriyet gazetesinin Ergenekon-lobi faaliyetleri çerçevesinde kazanılması ve satın alınması için Küçük girişimlerde bulundu. Ulusal Sanayiciler İşadamları Derneği ile Çırağan Sarayı'nda gizli bir toplantı yapıldı. Küçük ayrıca Cumhuriyet gazetesinin alınmasıyla ilgili olarak ENKA tesislerinde Gürbüz Çapan, Ferit İlsever, Kemal Özden ve Ümit Ülgen ile toplantılar yaptı.
Ağar da Susurluk kazasında ölecekti
Tuncay Güney ifadesinde Susurluk kazasında dönemin Kocaeli Jandarma Alay Komutanı olan Veli Küçük'ün rolü olduğunu da iddia etti:
“Küçük, İzmit'teyken Çatlı gelip giderdi. Çatlı'yı Drej Ali getirdi. Türkiye'de rahat dolaşması için Mehmet Özbay kimliği verildi. Çatlı Küçük ile birlikte olmasına rağmen, Susurluk kazası öncesinde Hüseyin Kocadağ'la hareket etmeye başladı. Küçük de bu olaya kızdı.
ÇANTAYI DREJ ALİ ALDI
“Giresun'da bazı üst düzey askeri görevlilerle otururken, Susurluk kazasıyla ilgili olarak Küçük, 'Mehmet Ağar da ölecekti biliyorsun, o gün onlar oteldeydiler, bunlar aslında hep beraber gitmeleri, o kazada olmaları gerekiyordu, bizimkiler öbür, arkadaki arabadaydılar, Allah'tan o çantayı Drej Ali aldı' dedi. Susurluk kazasında olay yerine ilk giden şahıslardan biri Drej Ali'ydi. Çatlı'ya ait bir evrak çantasını alarak Küçük'e teslim etti."
İddianın tutulur tarafı yok
Gazeteci Tuncay Güney'in iddiasını DP eski Başkanı Mehmet Ağar yalanladı:
Aslı astarı olmayan bir şey. Bizimle alakası yok. Bizim o tarihte nerede olduğumuz belli. Ben o zaman bakanım. 2001 yılında olmuş bir şey. Üzerinden tam 7 yıl geçmiş. Zaten haberin içinde çelişkiler var. Kendini yalanlıyor. Bizimle uzaktan yakından alakası olmayan bir şey. Bir senaryo. 7 sene evvel konuşulmuş, tahkikatı yapılmış ve gerçekle alakası olmadığı için orada kalmış bir konu. Ömür bitecek, bu işler bitmeyecek.
Ağar, Çatlı ile aynı oteldeydi
# Fikri Sağlar (TBMM Susurluk Komisyonu Üyesi): Trafik kazasından sonra ilk kimlikleri ortaya çıkaran Veli Küçük'tür. Veli Küçük'ün yaptığı konuşmayla toplum öğrendi. Dolayısıyla Susurluk'taki kazanın basit bir trafik kazası değil, ciddi bir komplo olduğunu düşünüyorum. Bunu yapan Küçük mü, değil mi onu bilemem. Doğruysa bizim de kuşkularımızın haklı olduğunu gösterir. O dönemde İzmir'de Ağar'ın, Çatlı ve Bucak'la aynı otelde kaldığını biliyoruz. Ağar o zaman kızının tedavisi çin eşiyle Balçova'daki bir otelde kaldığını söyledi.
'Kayıp çanta' bana da geldi
# Mehmet Elkatmış (TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı): Bir kayıp çanta var. Çantanın kayıp olduğu yönünde ihbarlar var. Kimin aldığı belli değil. Drej Ali mi aldı, başkası mı o belli değil. Bana da o konuda bilgiler geldi ancak o yönde bir şey geçmedi. 'Çantayı korumaları aldı' da deniyor, başkasının da... Veli Küçük'ün Susurlukla ilgili olduğuna dair emareler var. Telefon görüşmeleri, irtibatları dikkate alındığında bir bağlantısının olduğu görülüyor. Bunlar bizim raporlarımızda da Kutlu Savaş'ın raporunda, DGM kayıtlarında var.
Yeni Şafak
AKP'nin güdümünde olan ve sürekli olarakta emniyetin verdiği ve aralarına da kendi serpiştirtikleri bilgileri koyan Bu ve aynı paraleldeki diğer medya gurubu gazeteci olarak lanse edilen Tuncay Güney hakkında en ufak bir ip ucu vermiyor. Bu kişi kimdir hangi gazetelerde çalışmış ne işler yapmış ne muhabiriymiş? Bunlar verilmiyor. Veremezler çünkü kendilerininde o zaman kimlere hizmet ettikleri ve efendilerinin kimler olduğu ortaya çıkar.
İşte Tuncay Güney'in kim olduğu ve kimler için ve nerede çalıştığı bilgilerini biz verelim bari.
Ergenekon Operasyonu" Tuncay Güney'in 2 Mart 2001'de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi'nde verdiği ifade ve teslim ettiği bazı belgelere dayandırılıyor. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz de soruşturmayı Tuncay Güney'in ifadelerine göre yürütüyor. İşte Savcı Zekeriya Öz'ün ifadesine dayandığı Tuncay Güney'in gerçek kimliği!...
Adı: Tuncay Güney.
Çorum'un Kargı ilçesi nüfusuna kayıtlı.
1972 doğumlu.
2001'de aldığı 10 yıllık ABD vizesiyle, 7 yıldır New York'ta yaşıyor.
Tuncay Güney, CIA denetimindeki "New York Institutes" adlı web sitesinin Genel Yayın Yönetmeni!

Babası, Tuncay Güney çok küçükken ölüyor. Yetim ve yoksul. Çorum'da okurken İmam Hatip Lisesi'nde "ağabeyler" tarafından fark ediliyor. İstanbul'a getiriliyor. Ünlü "babalar ve oğullar" uygulamasına maruz kalıyor. Kişiliği yok ediliyor. Suç işleyecek bir makine haline getiriliyor. Irzına geçilerek eşcinsel yapılıyor. Önce İsmailağa dergahına yerleştiriliyor.
Sonra hızla ilerliyor ve Fethullah Gülen tarikatına dahil oluyor. 1989-1991 yılları arasında Fethullah Gülen'in özel kalemi olarak cemaatte görev yapıyor. Altunizade'deki FEM Dersanesi'nin en üst katındaki Fethullah'ın bürosunda randevuları o düzenliyor. Görüşmelere katılıyor. Samanyolu televizyonunun kurulmasını sağlayan ekipte yer alıyor. O dönemde Samanyolu televizyonunda programlar yapıyor.
Zamanın Başbakanı Tansu Çiller ve Bülent Ecevit'i bile programına konuk ediyor. 1993-1996 yıllarında Akşam gazetesinde muhabirğe başlıyor. 1998 Ocak'ında yayın hayatına başlayan haftalık Strateji dergisinin Haber Koordinatörü görevini yürütüyor.
Tuncay Güney'in o dönemde yaptığı eylemleri de kendi ağzından aktaralım:
-Doğu Perinçek'in Bekaa kampında Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşmelerin fotoğraflarını PKK'dan alıp MİT'e getirdim. Lübnan'da PKK'nın adamıyla buluşup, fotoğrafları teslim aldım, getirip teslim ettim.
-Fethullahçıların Erbil'deki kolejinin kapanmasını önlemek için PKK'ya 15.000 doları ben götürüp verdim.
-Tansu Çiller ile Abdullah Çatlı'yı birlikte gösteren fotomontaj fotoğrafı DYP milletvekiline 2.5 milyar lira karşılığında sattım.
-Büyük Birlik Partisi'ninin kuruluşu için Fethullah Gülen'in verdiği para destesini Muhsin Yazıcıoğlu'na teslim ettim.
İşin aslı ve ergenekon'un neden bu kadar abartıldığını şimdi anlamışsınızdır sanırız.