MUSTAFA MUTLU
İçişleri Bakanı’ndan son derece tehlikeli ve garip sözler!
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde görev yapan dört polisimiz, “terör şehitleri listesi”ne eklendi.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, şehitler için düzenlenen törende yaptığı konuşmada, aralarında Balyoz soruşturması kapsamında hakkında tutuklama kararı çıkartılan 6’ncı Kolordu Komutanı Korgeneral Nejat Eslen ve Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal’ın da bulunduğu yetkililere, “Ne yapıyorsanız yapın, teröristlerin barındığı Amanos dağlarını temizleyin” diye talimat verdi.
Bakan Bey’in ruh halini ve duygusallığını anlıyorum...
Ama... Bir hukuk devletinin içişleri bakanı, “Ne yapıyorsanız yapın” diyemez...
Derse; askeri ve polisi, “yasa dışı yöntemleri kullanmaya” teşvik etmiş olur!
***
Terörle mücadelede, asker ve polis “bildiğini ya da aklına geleni yapacaksa”, o zaman Meclis‘e, hükümete, İçişleri Bakanı‘na ne gerek var?
Terörle mücadelenin yöntemini belirlemek, siyasetçilerin...
Belirlenen o yönteme ve verilen yetkilere göre mücadele etmek de güvenlik güçlerinin işi değil mi?
Sayın Bakan bu sözle, siyaset kurumunun ve siyasetçilerin yetkisini yasalara aykırı olarak güvenlik güçlerine devretmiş olmuyor mu?
***
PKK‘yla mücadelede yakın geçmişte, tüm yetkilerin “güvenlik güçleri”ne bırakıldığı günleri de yaşamadık mı?
Kalıcı bir sonuç alınamadığı gibi, hem de geniş yetkilerle donatılan polislerden ve askerlerden “hesap” sorulmadı mı?
Bir çoğu, hem de kendi yakaladıkları teröristlerin “gizli tanık” olarak verdikleri ifadelerle, “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla cezaevine tıkılmadı mı?
Şu anda bile teröristler serbest, onlar hücrelerde değil mi?
***
İçişleri Bakanı’nın dünkü sözleri, iktidarın terörle mücadelede sıfırı tükettiğinin itirafıdır...
Yoksa hiçbir siyasetçi, emrindeki bürokratlara, “Ne yapıyorsanız yapın” demez...
Diyemez!
*****
NEDEN ADANA?
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde şehit düşen polis memurları için dün Adana Valiliği önünde tören düzenlendi.
Dikkat edin:
Olay Dörtyol’da meydana geldi.
Diyelim ki; gerginlik devam ettiği için, cenaze töreninin aynı ilçede yapılmasında sakınca görüldü.
İyi de o zaman neden Dörtyol’un bağlı olduğu Hatay değil de Adana tercih edildi?
Cenazeler neden yakınlarından, hemşehrilerinden kaçırılırcasına yüzlerce kilometre mesafeye taşındı da; devlet erkânı zahmet edip Hatay’a gitmedi?
Sahi; neden Sayın İçişleri Bakanı?
*****
GÜNÜN SORUSU
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İnegöl ve Dörtyol‘da meydana gelen olayları değerlendirirken, “Partimizin özellikle hedef haline getirilmesi, bazı siyasetçilerin yaptıkları açıklamaların sonucudur” demiş...
Kendi partisinin milletvekillerini ve belediye başkanlarını mı kastetti acaba?
*****
Eski DTP’liler 7 aydır firari! Gören yok mu?
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi‘nin, 25’i muvazzaf general 102 asker için verdiği yakalama emri, itirazlar nedeniyle gerçekleşmeyince; yandaş medya, “Generaller hukuk tarnımıyor” diye manşet attı.
Neymiş; “Rütbeye göre hukuk olmaz”mış...
Peki; rütbeye göre olmaz da, “etnik köken”e göre olur mu?
***
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 2009’un aralık ayının son günlerinde kapatılan DTP’nin yöneticilerinden Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Selahattin Demirtaş ve Emine Ayna‘nın görüldükleri yerde yakalanmalarına karar verdi.
Peki ne oldu?
Kararın çıktığı gün, onlarca polis BDP Genel Merkezi‘nin önüne gitti...
Ama adı geçen 4 kişiye dokunamadı!
Üstelik bunların ikisinin dokunulmazlıkları, Anayasa Mahkemesi‘nin kararıyla düşürüldüğü halde...
PKK’dan “kardeş”, teröristlerden “kurtuluş mücadelesi veren gerilla” diye söz eden bu kişiler, bir gün bile kaçmadılar.
Tam tersine, “Asla mahkemeye gitmeyeceğiz” diyerek rest çektiler.
Mahkemeye ve kanunlara meydan okudular.
Ankara büromuzdan Kemal Göktaş, dün bu sanıkların avukatlarıyla görüştü ve adı geçen kişilerin aradan geçen yaklaşık yedi aya rağmen bu karara direndiklerini, mahkemeye gitmediklerini doğruladı...
***
Alın size iki olay:
Teröristlerden “kardeş” diye söz edenler hakkında çıkarılan yakalama kararının yerine getirilmemesini kimse umursamıyor...
Ama sıra muhaliflere, aydınlara, yazarlara, terörle mücadele eden askerlere gelince bir günde fırtına kopartılıyor...
Bu çifte standart karşısında sadece “Yuh” diyorum!