Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail’in 9 Eylül’deki hava saldırısının ardında Katar’ın başkenti Doha’da dün düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi’nde şunları söyledi:
KESİN DURDURULMASI GEREKEN BİR TEHDİT
“7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in Gazze’de işlediği soykırım nedeniyle İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Ligi Olağanüstü Zirveleri düzenledik. Bu zirvelerde, İsrail’in artan saldırganlığının artık bölgemiz için kesinkes durdurulması gereken bir tehdit oluşturduğunu dünyaya ilan ettik. Terörden beslenen bu çarpık zihniyetin uluslararası istikrar ve güvenlik için risk teşkil ettiğini defalarca ortaya koyduk. İsrail, Filistin’den sonra Lübnan’a, Yemen’e, İran’a ve Suriye’ye saldırdı. Tunus açıklarındaki sivil gemileri hedef aldı.
ŞİMDİ DE ARABULUCU KATAR’A SALDIRDI
Seçilmiş siyasetçilere ve devlet adamlarına suikastler düzenledi. Şimdi de arabulucu Katar’a saldırdı. Son saldırı, İsrail’in haydutluğunu artık farklı bir boyuta taşımıştır. Bugünkü zirvemizi Doha’da gerçekleştirmemizi bu bakımdan çok önemli ve anlamlı buluyorum. Dünya kamuoyunun bu toplantımızı İslam aleminin Katar’a koşulsuz desteğinin bir tezahürü olarak görmesi gerektiğinin altını çiziyorum. Bugün alacağımız kararların işte bu kalbi hissiyatımızı dünya kamuoyuna bir kez de yazılı olarak ilan etmesini temenni ediyorum. Katar’ın bu krizi değerli kardeşim Emir Şeyh Temim’in dirayetli ve bilge liderliğinde vakarla yönettiğini memnuniyetle müşahede ediyorum. Türkiye olarak, dost ve kardeş müttefik ülkemiz Katar’ın her daim yanında olduğumuzu tekraren vurguluyorum.
İSRAİL’İN EMELLERİNİ BOŞA ÇIKARACAK İMKÂNA SAHİBİZ
Netanyahu hükümetinin esas amacının bir yandan Filistin’deki katliam ve soykırımı sürdürürken diğer yandan hiçbir ayrım yapmadan tüm bölgeyi istikrarsızlığa sürüklemek olduğu artık şüphe götürmez bir gerçektir. Karşımızda kaostan ve kandan beslenen bir terör zihniyeti ve onun vücut bulduğu bir devlet var. Birleşmiş Milletler şartını açıkça ihlal eden uluslararası hukuka ve kural temelli uluslararası sisteme meydan okuyan bu zihniyet işlediği suçların cezasız kalmasıyla halen ayakta kalabilmektedir. Son dönemde haddini bilmez bazı İsrailli siyasetçi müsveddelerinin büyük İsrail hezeyanını sık sık tekrarladığını görüyoruz. İsrail’in komşu ülkelerdeki işgallerini genişletme çabaları bu hedefin somut birer tezahürüdür. İslam alemi İsrail’in bu yayılmacı emellerini boşa çıkaracak dirayete ve imkâna Allah’ın izniyle sahiptir.”
İSRAİL YAPTIRIMLAR ARTMADAN DURMAZ
“Netanyahu katliam şebekesinin muvazeneyi kaybetmesi artık destekçileri için de maliyet oluşturmaya başladı” diyen Erdoğan şöyle devam etti: “Katar’a yönelik pervasız saldırılar karşısında İsrail’e kayıtsız şartsız destek verenler de tepki göstermek mecburiyetinde kaldı. Bazı ülkelerin Filistin Devleti’ni tanıma niyetlerini açıklamaları da elbette olumlu bir adımdır. Gönül isterdi ki bu daha erken bir aşamada yapılsın. Ancak bu adımlar İsrail’e yönelik somut ve güçlü yaptırımlarla desteklenmediği takdirde netice vermekte zorlanacaktır. Diplomatik gayretlerimizi İsrail’e yaptırım uygulamalarının artması için yoğunlaştırmalı, İsrailli yetkililerin adalet önünde hesap vermeleri için uluslararası hukuk mekanizmaları kullanılmalıdır. İsrail’in güçlü bir tepki ve yaptırımla muhatap olmadan kısa vadede durmayacağını, işgal ve istikrarsızlık politikalarına hız vereceğini biliyoruz.
Haberin Devamı
CAYDIRICI BİR SAVUNMA SANAYİİ
Bunu engelleyecek imkanlarımızın olduğunun farkındayız. Artık bazı alanlarda kendi kendine yeter seviyeye ulaşmamız şarttır. Bunların başında caydırıcı bir savunma sanayi ve kalkınma geliyor. Yeteneklerimizi ve tecrübelerimizi siz kardeşlerimizle paylaşmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim. Gelecek on yılları kazanmak için şimdiden bu alanlarda işbirliğimizi yoğunlaştırmamız gerektiğini düşünüyorum. İsrail’in ekonomik olarak da sıkıştırılması gerektiğine inanıyorum. Daha önceki tecrübeler bu tür adımların netice verdiğini gösteriyor.”
İSRAİL TEHDİDİNE KARŞI EK ADIMLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’e tepkisini şöyle sürdürdü: “Biz Türkiye olarak 1.5 senedir İsrail’le tüm ticari işlemleri durdurduk. Böylece yıllık olarak 9.5 milyar dolarlık bir rakamdan sarfınazar ettik. Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan soykırım davasına desteğin de çok önemli olduğu kanaatindeyim. Keza bölgenin güvenliğini elbirliğiyle kendimizin sağlayacağı somut adımları ve mekanizmaları hayata geçirebilmeliyiz. Bu noktada İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde yapılabilecekler olduğuna inanıyorum. Bizler 1967 sınırları temelinde coğrafi bütünlüğü haiz, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti vücut bulana kadar mücadeleye azimle devam edeceğiz. Bu kutlu davada ne tehciri ne soykırımı ne de bölünmüşlüğü kabul edebiliriz. Zirvenin ve alacağımız kararların İsrail tehdidini durdurmak için ilave adımlar atılmasına vesile olmasını ve toplantımızın sonuçlarının harfiyen takip edilmesini temenni ediyorum.”