Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı ziyaret ederek Başkan Melih Gökçek'ten brifing aldı. Gül, burada bir gazetecinin soru sormak isteyerek, “Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile ilgili tartışmalar söz konusu. Sizin de Kayseri Büyükşehir Belediye başkanına kefil olduğunuz yönünde...” demesi üzerine, “Bu konuyla ilgili söyleyeceklerim bu kadar bir şey söylemeyeceğim” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, bir başka gazetecinin Merkez Bankası'nın Ankara'dan taşınacağı yönündeki iddiaları hatırlatarak, “Ankara'nın içinin boşaltıldığı anlamında eleştiriler de var. Bu konudaki görüşleriniz nedir?” sorusuna “Ankara'nın başkent olması başlı başına Ankara'nın ne kadar dolu olduğunu gösteriyor. Türkiye Ankara'dan idare ediliyor. Her şey Ankara'da” yanıtını verdi.
Türkiye'nin dış politikasının, siyasetin Ankara'dan idare edildiğini belirten Gül, “Ankara'nın boşalması diye bir şey söz konusu olmaz. Tam tersine Ankara çok zengin bir şehir. Üniversitelerin sayısı giderek artıyor. Ankara bir sanayi şehri oldu. Bir bilim merkezi oldu” diye konuştu.
Türkiye'nin en verimli üniversitelerinin Ankara'da olduğunu, kültür sanat faaliyetlerinin de alabildiğine heyecan uyandırmaya başladığın dile getiren Gül, tam tersine Ankara'nın giderek çok daha güçlü hale geldiğini ifade etti.
Gül, aynı gazetecinin, “Merkez Bankası'nın taşınması aynı noktada doğru mu” demesi üzerine de “Böyle bir şey söz konusu değil gördüğüm kadarıyla. Ortada böyle bir şey yok” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Gül, BDP'nin yasal düzenleme beklemeden Güneydoğu Anadolu bölgesinde iki dilin hayata geçirilmesi yönünde çağrıda bulunmasıyla ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Türkiye Cumhuriyetinin resmi dili Türkçedir ama Türkiye'de konuşulan başka diller de vardır. Halkımızın konuştuğu diller bizim dillerimizdir. Bu ayrı bir konudur. Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin dili Türkçedir. Türkçe herkesin ortak dildir. Türkçeyi bilmeyen, öğrenmeyenlere hep öğretmemiz gerekiyor. Ama herkes Türkçeyi bilir ve hiç kimse Türkiye'de ikinci sınıf vatandaş olmak istemez. Herkes birinci sınıf vatandaştır. Vatandaşlarımızın konuştuğu farklı diller bizim kültür mirasımızdır. Anayasamız bize bütün kültür mirasımızı korumayı emrediyor. Bunlar bazen müzeler olur, bazen binalar olur, bazen destanlar olur, bazen diller olur. Bu bakımdan baktığımızda Türkçe de Kürtçe de konuşulan dildir. Vatandaşlarımızın bazıları konuşuyordur. o da bizim dilimizdir ama Türkiye Cumhuriyetini resmi dili Türkçedir ve böyle de devam edecektir”
Gül, BDP'li bazı milletvekillerinin TBMM kürsüsünden Kürtçe konuştuklarının ve bu konuda TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in de bir tepkisinin olduğunun hatırlatılması üzerine, “TBMM'nin çalışma tüzüğü vardır. Nasıl çalışılır, nasıl konuşulur, nedir bunlar gayet açık seçiktir. Bunların tersine iş yapmamak gerekir. Bunlar fayda getirmez” dedi.
Bugün Türkiye'nin daha çok demokratikleştiğini, Türkiye'de herkesin birbirini daha çok anlamaya çalıştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, “Eskiden farklılıklarımızı korkulacak bir şey gibi görürken şimdi farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeye başladığımız bir dönemde herkesin daha sorumlu, herkesin daha dikkatli hareket etmesi yolumuzu daha çok açar. Bu açıdan herkes Türkiye'de böyle büyük bir sorumluluk duygusu içinde hareket ederse daha çok faydalı olur kanaatindeyim” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Ankara, başkent olarak her türlü titizliğe ve itinaya layık bir şehirdir” dedi.
Gül, Gökçek'in makamında yaptığı konuşmada, uzun süredir Türkiye'nin dört bir yayındaki illeri ziyaret ettiğini ve buralarda incelemelerde bulunduğunu anımsattı.
Gül, “Ankara'da yaşadığımız için 'yaşadığımız yer nasılsa hep beraberiz' diye bu ziyaretleri genelde yapmayız. En yakınlar en uzak gibi kalıyor” diye konuştu.
Yaz aylarında Ankara Valiliği'ni ziyaret ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, ancak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına daha önce hiç gelmediğini, bugün bu ziyareti gerçekleştirmekten memnuniyet duyduğunu söyledi.
Ankara'nın başkent olarak her şeye ev sahipliği yaptığını, bundan dolayı da ayrı bir özelliğinin bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Ankara güçlendiğinde Anadolu'nun merkezinin de her zaman güçlendiğini söyledi.
Ankara'nın başkent olarak sanat ve bilimsel faaliyetlerin de öncelikli olduğu bir il niteliği taşıdığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, şehrin ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanması gerektiğini şehir imarıyla ilgili projelerin de büyük bir önem taşıdığını kaydetti.
YEŞİL KENT ANKARA
Ankara'nın Türkiye'nin başkenti olarak taşıdığı önemin herkes tarafından bilindiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:
“Ankara, başkent olarak her türlü titizliğe ve itinaya layık bir şehirdir. Bütün misafirlerin geldiği, yerli, yabancı devlet adamlarının havaalanına indikten sonra Cumhurbaşkanı'ndan hükümetle yaptıkları bütün ziyaretlere kadar, Türkiye ile ilgili intibalarını elde ettikleri şehirdir. O bakımdan bu şehrimize göz bebeğimiz gibi bakmamız gerekir. Başkentler nasıl olacaksa Ankara'nın da öyle olması gerekir. Büyük projelerin hep yapıldığını görüyorum, yolların, köprülerin, metronun, ama büyük projeler olunca bunların büyük meseleleri de büyük problemleri oluyor. Büyük şehirlerin büyük problemleri vardır ama büyük gelecekleri vardır.”
Cumhurbaşkanı Gül, tüm bunlarla ilgili brifingde bilgiler alacağını, hem de projelerin takip edilmesine titizlikle itina gösterdiğini, Başkent'in bütün başkentler içinde en güzel başkent olması için hep beraber çalışılacağını kaydetti.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Gül'e, havadan Ankara'yı tasvir eden yağlıboya bir tablo hediye edildi. Gül, yeşillikler içindeki bu tabloyu çok beğendiğini belirterek, “Bunu gören 'Ankara ne kadar yemyeşil' der. Ankara gerçekten de yeşil bir kent oldu” dedi.
Ankara'da şu anda kış mevsiminin hüküm sürdüğünü anımsatan Gül, “Şimdi de güzel. Bembeyaz ağaçların üstü” diye konuştu.17 aralık 2010