Rainbow Warrior (Gökkuşağı Savaşçısı) belki de Greenpeace’ın en ünlü gemisi. Dünya çapında birçok gösteride ve kampanyada yer alan savaşçı, Greenpeace’in düzenlediği ‘Quit Coal and Save the Climate’ - ‘Kömürden Kurtul, İklimi Kurtar’ kampanyası kapsamında İstanbul’a geldi. Kapılarını bir gün boyunca ziyaretçilere açan gemiyi pek çok kişi ziyaret etti. NTVMSNBC hem bu ünlü gemiyi, hem de dünyanın dört köşesinden gelen gönüllülerin paylaştığı gemi yaşamına yakından bakma şansını yakaladı.
ADINI KIZILDERİLİLERİN KEHANETİNDEN ALIYOR
Geminin adı bir yerli kehanetine dayanıyor. Buna göre, insanların açgözlülüğünün sonucu olarak dünyada yaşamın sona ermeye yakın olduğu, bitki ve hayvanların büyük boyutlarda ölmeye başladığı bir zaman gelecek. Böyle bir zamanda kızılderililer, tüm uluslardan, her renkten ve her inançtan insanları dünyayı kurtarmak için birleştirecek olan savaşçıları çağıracaklar. Kızılderililer dünyayı yok olmaktan kurtaracak bu savaşçılara ‘Gökkuşağı Savaşçıları’ diyor.
GÖKKUŞAĞINI BATIRAMAZSINIZ
Gökkuşağı Savaşçısı 10 Temmuz 1989’dan beri Greenpeace adına mavi sularda yelken açıyor. Ancak geminin yapımı daha eski. Yapımı 1957’de tamamlanan gemi aslında üç direkli bir balıkçı teknesi. İlk adı Grampian Fame olan tekne uzun yıllar Kuzey Denizi’nde balık peşinde koşmuş. Gemiyle ilgili bir başka ilginç bilgi ise bu geminin aslında ikinci ‘Gökkuşağı Savaşçısı’ olması.
1985 yılında Greenpeace eylemcileri Fransa’nın Güney Pasifik’te gerçekleştirdiği nükleer denemeleri protesto etmek amacıyla bir eylem hazırlığındaydılar. Bu amaçla Yeni Zellenda’nın Auckland Limanında hazırlık yapan ilk ‘Gökkuşağı Savaşçısı’ 10 Temmuz günü Fransız gizli servisi tarafından bombalandı. Bombalama ardından tekrar kullanılma olasılığı kalmayan gemi, 2 Aralık günü Yeni Zelanda yerlileri Mauriler’in düzenlediklerine benzer bir cenaze töreni ile batırıldı. İlk ‘Gökkuşağı Savaşçısı’ şu anda Matauri Körfezi’nin derinliklerinde bir resif olarak yatıyor.
Bu olaydan tam dört yıl sonra, ziyaret ettiğimiz gemi, batırılan ‘Gökkuşağı Savaşçısı’nın adını alarak, adaşının bıraktığı bayrağı devraldı. Greenpeace üyeleri, ikinci ‘Gökkuşağı Savaşçısı’nın denize indirilmesini ‘gökkuşağını asla batıramazsınız’ diye özetliyor. Bu sözü kanıtlarcasına Rainbow Warrior’un en çok ses getiren eylemleri nükleer denemelere karşı yaptığı eylemler oldu. Örneğin Moruroa’daki nükleer denemeler 1996’da sona erdirildi.

REENPEACE’IN SANCAK GEMİSİ
İlki gibi ikinci ‘Gökkuşağı Savaşçı’ da örgüte katıldıktan beri Greenpeace’ın sancak gemisi. 555 grostonluk geminin boyu 55, genişliği 8,5 metre. Geminin güvertesinde kaptan köşkü bulunuyor. Kaptan köşkü ve hemen önündeki alan ilk ‘Gökkuşağı Savaşçısı’ndan üç önemli hatırayı barındırıyor. Bunlar, kaptan köşkünde bulunan zil, ve köşkün hemen önündeki dümen ve pusula. Bu üç obje ilk ‘Gökkuşağı Savaşçısı’ batırılmadan önce sökülerek korunmuş ve yeni ‘Savaşçı’ya monte edilmiş.

İLK KARŞILAYAN YUNUS DAVE
Geminin pruvasında (ön tarafında) ilginç detaylar var. Eğer gemiye önden yaklaşırsanız sizi buruna yerleştirilmiş bir yunus karşılıyor. 1.8 metre uzunluğunda ve meşeden yapılmış olan yunus ya da Greenpeace gönüllülerinin verdiği isimle Dave, Almanya’da Greenpeace’e destek veren gönüülülerin bir hediyesi. Söylendiğine göre açık denizde gemi dalgaların arasında dalıp çıkarken Yunus Dave de yüzüyormuş gibi görünüyormuş.
GEMİNİN ‘ÇÖPBİLİMCİLERİ’
Pruva da dikkat çeken bir diğer ayrıntı da çöp bidonları. İki yanda bulunan bidonların her biri farklı renklerde. Toksit, plastik, alüminyum, cam ve organik atıklar için ayrı ayrı çöp bidonları var. Atıklar mutlaka ayrılarak çöp bidonlarında saklanıyor daha sonra gemi limana yanaştığında geri dönüşümün sağlanabilmesi için yerel otoritelere teslim ediliyor. Tabii bundan emin olunduktan sonra... Tüm bu işler için mürettebat içinde seçilen kişiler var. Biraz da espiriyle bu kişlere garbologist (çöp bilimci) adı verilmiş. Pruvada bu şaşırtıcı detayların yanı sıra çok tanıdık nesneler de var. En az geminin kendisi kadar ünlü olan şişme botların üçü burada bulunuyor. Çok hızlı ve manevra kabiliyeti yüksek olan bu araçlar, birçok eylemde baş rol oynadılar. Öyle ki bir anlamda Greenpeace ile özdeşleştiler.

YAŞAM ALANLARI GÜVERTENİN ALTINDA
Denizde yaşam genel olarak güvertenin altında, geminin gövdesi içinde yer alan bölmelerde geçiyor. Öncelikle dar bir koridorun iki yanı boyunca uzanan kamaralar, mürettebatın ve gönüllülerin uyudukları yerler. Özel yaşama müdahale etmeme adına bir kabine girmedik ancak Greenpeace’in internet sitesinde kabin içine ait fotoğraflar var. Buna dayanarak kişisel gereksinimlerin kabinlerde asgari düzeyde karşılandığını söyleyebiliriz.
Günlük rutin işlerin ve eylemlerin dışında kalan zamanda kullanılan ortak alan, kamaraların çevrelediği koridorun sonunda, mutfakla bitişik. Burada hem yemek yeniyor hem de boş zamanlarda ortak vakit geçiriliyor. NTVMSNBC’nin ziyareti sırasında da mürettebat ve gönüllülerden oluşan beş kişilik bir grup burada sohbet ediyordu.
 |
|
Geminin gövdesinde yer alan önemli bir bölüm de çalışma odası. İnce uzun olan olan odayı bir baştan bir başa kaplayan bir masa ve dar olan duvarlarda küçük birer kütüphane bulunuyor. Yapılacak aktivitelerin planlandığı ve koordine edildiği yerin burası olduğunu tahmin etmek güç değil.
MAKİNE DAİRESİ KAZAN DAİRESİ
Geminin en gürültülü yeri tahmin edileceği gibi makine dairesi. Önünde küçük bir kontrol odasının bulunduğu makine dairesine, kulak sağlığı açısından kulaklık takılmadan inilmemesi gerekiyor. İlk bakıldığında benzer bir gemide görebileceğimizden çok da faklı değil burası. Ancak burada da detaylar dikkat çekiyor. Makineler yalnızca geminin hareket etmesini sağlamıyor, çıkan ısı geminin sıcak su ve ısıtma sisteminde kullanılıyor. Bununla ilgili bilgileri, başından beri bize rehberlik eden, Grenpeace Akdeniz’in Bölgesel İletişim Sorumlusu Yeşim Aslan anlatıyor;
“Her türlü ihtiyaç için kullanılacak olan sıcak su halihazırda çalışmak zorunda olan motorun ısısından, onun gücünden elde ediliyor. Su ısıtmak için ayrı bir sistem bulunmuyor, böylelikle elektirikten tasarruf ediliyor, fosil yakıt ve onun kullanımı nedeni ile ortaya çıkan sera gazı salınımı en aza indiriliyor. Kaynaklarımızı olabildiğince daha az kullanmaya özen gösteriyoruz.”
GEMİDE GÜNLÜK YAŞAM
Peki gemide günlük yaşam nasıl? Kampanya için ‘Gökkuşağı Savaşçısı’nda uzun süre seyahat etmiş gönüllülerden Mevlüt Yaman, 2002 yılında üniversiteye başlamış, üniversiteye başlamadan kısa süre önce de Greenpeace’e gönüllü olarak katılmış. Okuduğu bölüm spor bilimleri, dağcılık ve doğa sporları ise uzmanlık alanı. Daha önce pek çok Greenpeace eylemine aktif olarak katılmış. Dağcılıkla ilgili becerileri yankı getiren eylemlerin gerçekleştirilmesi önemli rol oynamış. ‘Kömürden Kurtul’ kampanyasına da İsrail’deki ilk hareket noktasında dahil olmuş.
Gemideki yaşam hakkında ilk dikkat çektiği nokta deniz ve okyanusun varlığı; “Her şeyden önce bambaşka bir kültür. Denizin, okyanusun ortasında küçük bir yapının içinde günlerce aylarca birlikte yaşamak ve aynı zamanda bir kampanyayı sürdürmek. Bir noktadan bir yere varmak, bu arada yemek-içmek, yaşamak, rutin işlerin ve geminin yürümesi için gerekli işlerin de bir taraftan yapılması. Bunların hepsinin bir arada olduğu bir ortam burası. Birçok farklı etken ve değişken bir arada; insan ilişkileri, kampanyanın durumu-gidişatı, coğrafi olarak bulunduğunuz nokta vb..”
GEMİYİ EVİMİZ GİBİ GÖRÜYORUZ
“Genellikle saat yedi buçukta kalkılıyor, sekizde hep birlikte temizliğe başlanıyor. Buna mürettebattan ve gönüllülerden herkes, istisnasız katılıyor, herhangi bir ayrım yok. Herkes temizliğin bir ucundan tutuyor. Çöpleri ayırıyoruz niteliklerine göre, yerler, camlar siliniyor, banyo-tuvaletlerler temizleniyor. Evde nasıl yapıyorsak burada da öyle. Zaten burayı evimiz gibi görüyoruz.

Temizlik kısmını bitirdikten sonra herkes kendi işinin başına dönüyor. Örneğin güverte tayfası, deckhand dediğimiz elemanlar var. Ben de onlardan biriyim. Gemiyle ilgili her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Boya, cila, temizlik, kazıma, yelken direklerine tırmanıp onların pasının alınması. Her gün bu işleri tekrarlıyoruz. Sonuçta gemi yıpranıyor, kirleniyor, paslanıyor. Mesela İskenderun’dan buraya gelene kadar ön güvertenin bütün boyası yapıldı. Bu da kolay bir şey değildi, güneşin altında saatlerce çalıştık. Güverte tayfalarının dışında pek çok farklı işi yapan arkadaşlarımız var. Makine dairesinde mühendistler, aşçı, koordinatör ve tabii kaptan ve ikinci kaptan. Kaptanlar nöbetleşe, vardiyalı çalışıyorlar. Bizim gibi vardiyalı çalışmayanlar içinse genelde işgünü altı gibi bitmiş oluyor. Bu arada onikide öğle yemeği için ve ek olarak iki kez çay molası için çalışmaya ara veriyoruz. Altıdaki akşam yemeğinden sonra ise zaman size kalmış. Dinlenme odasında arkadaşlarınızla sohbet edebilir, TV seyredebilir ya da odanızda kitap okuyabilirsiniz.”
KAMPANYA HER ŞEYİN ÖNÜNDE
“Belirtmek istediğim bir nokta var: Genel bir günde yaptıklarımızı özetlemeye çalıştım ama bunlar çok değişken. Öncelikle yürüttüğümüz kampanya dolayısıyla her şey değişebiliyor. Gemide bulunma amacımız yürüttüğümüz kampanya ve kampanya her şeyin önünde, her şey kampanyanın gidişine göre şekilleniyor.
Burada dünyanın her tarafından gelen gönüllüler var. Bu renklilik gerçekten çok güzel, kendi ülkemizde de benzer bir şekilde çeşitliliğe sahibiz. Bu yüzden benim için mesela çok olağanüstü bir şey değil ama başka coğrafyalara, başka ülkelere gitmek inanılmaz. Her coğrafyaya özel farklı şeyler var, kültürler, ahlak değerleri, eğitimler, yönelimler farklı farklı. Tüm bu faklılıkları görünce insan olarak ne kadar zengin olduğumuzu ve bunun da kaynağının doğadan kaynaklandığını düşünüyorum.”
GEMİNİN ADI GİBİ MÜRETTEBATI DA RENGARENK
‘Gökkuşağı Savaşçısı’nda pek çok ülkeden, farklı yaşamlar bir araya gelmiş. Bunlardan bir bölümü gönüllüler. Kendi insiyatifleri ile kampanyaya dahil olmuşlar. Bazıları bütün kampanya boyunca gemide kalırken, bazıları belli duraklarda gemiden ayrılacak ve yerlerine başka gönüllüler gelecek. Bu nedenle gemide sürekli yeni yüzler görmek mümkün. Ama bunun yanında daha uzun süre gemide kalan, geminin profesyonel personeli de var. Belli miktarda ücret alıyorlar ancak bu yaptıkları işin karşılığı olmaktan çok tüm hayatlarını Greenpeace’ın kampanyalarına adamış olanlara yaşamlarını idame ettirebilmeleri için verilen bir destek. Onları Greenpeace gönüllüsü saymamak haksızlık olur. Yaşamlarının tamamını kampanyalar, eylemler dolduruyor. Gemi kaptanını ya da aşçıyı bu daimi mürettebata örnek olarak sayabiliriz. Onların yaşamında da gemideki herkes gibi öncelik kampanyanın gidişatı ve hedeflenenlere ulaşmak.

GÜVERTE BİRLEŞMİŞ MİLLTELER GİBİ
Fred Langley bu tür mürettebata iyi bir örnek. ‘Kömürden Kurtul’ kampanyasının başından beri gemide ve kampanya sonuna kadar da gemide kalmayı planlıyor. Beş yıldır greenpeace üyesi aynı zamanda kendisi profesyonel bir denizci. Şimdi ise denizcilikle ilgili yeteneklerinin tamamını kampanya için harcıyor:
“Tüm zamanımı Greenpeace için harcıyorum, gemideki görevim güvertedeki işleri düzenlemek. Bazı günler 24 saat hareket halinde oluyoruz. Yolculuğun planlanmasında, güvertedeki her şeyin düzenlenmesinde ve kampanya yöneticileri ile ilişkilerin kurulmasında yardımcı oluyorum. Genellikle gün içinde 12’den 4’e kadar ve gece yine 12’den 4’e kadar çalışıyoruz.”
İspanyol Fred’in güverte arkadaşlarından biri Hindistanlı Amrit Bamba. Üniversitede çevre bilimi okuyan Amrit’in Greenpeace’de yer almasına şaşmamak gerek. Beş yıldır Greenpeace üyesi. Daha önce ülkesinde ‘Solar Generation’ grubunun organizatörü olarak çalışmış. Genç insanların iklim değişikliğine karşı yemiz enerjiyi savunmak için Greenpeace çatısın altında kurdukları bir organizasyon ‘Solar Generation’. Fransa’dan Hindistan’a, Kenya’dan Avustralya’ya onbeş ülkede örgütlenmiş durumda. Amrit ‘Gökkuşağı Savaşçısı’na kampanyanın Akdeniz ayağından önce, Tayland’ta binmiş. Fred gibi o da güvertedeki hemen her işle ilgili. Buradaki ortamı anlatmasını istediğimizde iki şeyin önemini vurguluyor:
“Greenpeace ve yürüttüğümüz kampanya milliyetten önce geliyor. Milliyetleri nedeniyle birbirlerinden hoşlanmayacağını düşündüğünüz kişiler bile, Greenpeace bir aile olduğu için, burada çok iyi anlaşabiliyor. Ayrıca gemi çok küçük bir alan. Bazen aylarca karaya ayak basmadan denizde kalabiliyoruz. Bu da insanların kaynaşması için uygun ortam yaratıyor.” Kültürel farklılıklardan söz açılmışken konuyu yemeklere getiriyoruz. Herkesin damak zevkine uygun yemek bulmak zor olmalı. Amrit ise geminin aşçısının maharetlerini överek soruya yanıt veriyor: “Aşçımız Filipinli ama İtalya’da aşçılık eğitimi almış. Onun yaptığı pizzaya ya da sapagettiye hayır diyebilen çıkmadı henüz.”
 |
|
VEJETERYANLAR İÇİN AYRI MENÜ
Genelde 30-35 kişiye yemek yapan Gökkuşağı Savaşçısı’nın aşçısı yoğun kampanya dönemlerinde sayı 60 kişiye yemek servisi yaptığını söylüyor. Alışverişi nereden yaptıkları yönündeki soruyu şöyle cevaplıyor: “Demir attığımızda, marketlerden gerekli olan şeyleri alıyoruz. Eğer market küçükse az oluyor aldıklarımız, genelde kendi cebimizden ödüyoruz. Ama büyük marketlerin olduğu bir yerde durmuşsak alışveriş listesi için koordinatörlere haber veriyoruz.” Filipinli aşçının halletmesi gereken tek sorun, yemek bekleyenlerin sayısı değil. Aynı zamanda vejeteryanlar ve veganlar için ayrı menüler hazırlamak...
GEMİDE İŞLER BİTMEZ
‘Çevrecilik’ bir meslekse eğer, Dave Robert mesleğin duayenlerinden... 25 yıldır Greenpeace’da aktif olarak çalışan Robert, Greenpeace’a ayırmadığı zamanlarında birkaç küçük işle uğraşmış, “ama bunlar önemli değil” diyor.
“1983’ten beri Greenpeace’deyim. Daha önce donanmadıydım. Denizcilik bilgilerimin yaralı olabileceğini düşündüm. Şimdiye kadar Greenpeace’ın yaptığı belli başlı kampanyaların tümünde bulundum. Balinaların öldürülmesi, nükleer denemeler, santraller, toksitler, okyanuslar ya da aşırı avlanma, söz konusu kampanyaların konularından bazıları. Hatta bir seferinde kangrularla ilgili de bir kampayada bulunmuştum.
Gemideki görevim lojistik gereksinimleri sağlamak, ayrıca eylemlerin oluşturulmasında da görev alıyorum. Eğer bir kampanya ya da eylem sözkonusuysa genellikle 12-7 arası bu çalışmaların organize edilmesiyle geçiyor. Ama bu her zaman geçerli değildir. Çoğu zaman çok yoğun oluyor, bazı günler 24 saat çalıştığımız oluyor. Zaten gemideki işler de hiç bitmez, 7 gün 24 saat devam eder işler. Hiç durmaz, her an birilerinin çalışması, gemiye göz kulak olması gerekir.”
Cornellia Ihl, lojistik gereksinimlerin çözümlenmesinde Robert’a yardım eden gönüllülerden biri: “Gemideki en önemli görevim herkesin yapmasını gerekeni yaptığından emin olmak ve onlara bu konuda yardım etmek. Başından beri bu kampanyanın içindeyim ancak buradan ülkeme dönmek zorundayım. Belki Almanya’da ya da Hollanda’da tekrar kampanyaya katılabilirim.” On yıldır Greenpeace’de gönüllü olarak çalışan Ihl’ın geçen bu zamanda aklına ilk gelen, kendi ülkesine G-8 toplantısına karşı düzenledikleri eylem. Greenpeace’in kampanyalarının başarıya ulaştırılmasında ve amaçlanan etkinin sağlanmasında kampanyanın geniş kitlelere duyurulabilmesi önemli yer alıyor. Bunun ilk halkası da kampanyanın ve gerçekleştirilen eylemlerin kayda geçirilmesi. ‘Kömürü bırak’ kampanyasında bu görev Avustralyalı kameraman Christopher James Lewis tarafından gerçkleştiriliyor. 2,5 yıldır Greenpeace için gönüllülük yapan Christopher, İsrail ayağından beri gemide bulunuyor. Hemen öncesinde de Greenpeace’in Ortadoğu’daki nükleer karşıtı eyleminde yer almış. Yedi hafta süren kampanya Libya’dan Malta’ya kadar farklı ülkelerde gerçekleştirilmiş.
GEMİLERİMİZİ ÇOK SEVİYORUZ
Greenpeace kampanyalarının duyurulmasında, örgütün üç gemiden oluşan küçük filosu büyük işler başarıyor. Yeşim Aslan filonun diğer gemilerini ve gemilerin onlar için önemini hatırlatıyor:
“Greenpeace’ın üç tane gemisi var. Rainbow Warrior bunların en küçüğü ve bayrak gemisi. 1985 yılında batırılan ilk Savaşçı’nın da hatırasıyla, en küçükleri de olsa bayrak gemisi olma payesi yeni ‘savaşçı’ya verildi. Diğer bir gemimiz Antric Sun Rise (Antric Gündopumu), bu geminin bir büyüğü. O da çok güzel bir gemidir. Geçtiğimiz Temmuz ayında Türkiye’deydi. Orkinos kampanyası, deniz rezervleri kampanyası dahilinde Kıbrıs kanalında çok büyük gözlemler yaptı. Hatta orkinos teknelerinin saldırısına uğradı. Daha sonra Antalyaya geldi, burada bir basın açıklaması yapmıştık konuyla ilgili. ‘Rainbow Warrior’ gibi Antric Sun Rise da Greenpeace’ın kampanyaları için bütün dünya sularında yolculuklara çıkıyor. Bir de Esperansa (İspanyolca umut demek), o Greenpeace’ın en büyük gemisi. Genellikle Güney Okyanusu’nda yasak balina avcılığı ile ilgili kampanyalara devam ediyor. Greenpeace’ın gemileri o kadar önemli ki, aslında çok büyük bir güç bizim için. Çok güzel bir kampanya aracı, mesajımızı herkese ulaştırabilmemiz için çok önemliler ve biz gemilerimizi çok seviyoruz. Dünyanın her yerine yüzlerce farklı milletten insanların berlikte çalıştığı, herkesin aynı derdi tasayı taşıdığı buluşma noktaları bizim için. Bunun çok güzel bir birliktelik olduğunu düşünüyorum.’
Eylül ayı başında İsrail’de başlayan ‘Kömürden Kurtul - İklimi Kurtar’ kampanyasının bir sonraki durağı Yunanistan olacak. Toplam on bir ülkeyi kapsayan kampanyanın amacı, önemli kirleticilerden olan kömür tüketiminin azaltılması. Türkiye ile ilgili olarak da, kurulması planlanan kırk yeni kömür santralinin durdurulması çağrısı yapılıyor.
‘Kömürden Kurtul - İklimi Kurtar’ turu aralık ayı sonunda Polonya’nın Poznan kentinde son bulacak. Bu tarihte Poznan, Birleşmiş Milletler iklim görüşmelerine ev sahipliği yapıyor. Greenpeace tüm dünyadan yetkililerin katılacağı toplantıda, kömürden kurtulunması çağrısını yapmayı amaçlıyor.
yesil.ntvmsnbc.com