Sabahın erken saatlerinde gazeteci Şaban Sevinç ve Yavuz Oğhan’ın evine polis ekiplerinin gittiği öğrenildi. İki gazetecinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şubede ifadelerinin alınacağı ifade edildi.

EKİPLER GÖTÜRDÜ AMA GÖZALTI DEĞİL DENDİ
Aynı zamanda CHP İletişim Koordinatörü olan Yavuz Oğhan ve gazeteci Şaban Sevinç'in ekipler eşliğinde emniyete götürüldüğü öğrenildi. Ekiplerin evlerinden aldığı iki gazeteci hakkında gözaltı kararı olmadığı ifade edildi.

AÇIKLAMA YAPILMADI
İki gazeteci sabahın erken saatlerinde evlerinden Mali Şubeye polis ekipleri eşliğinde götürüldü. Araçları ile emniyete götürülen gazeteciler için gözaltı kararı yok dendi. İki gazetecinin neden gözaltına alındığına dair bilgi paylaşılmadı.

Yavuz Oğhan'ın ismi, eski İBB Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un bazı gazetecileri finanse ettiğine ilişkin iddialar arasında yer aldı.

Oğhan, bu iddiaya ilişkin suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, Ongun ile aralıklı görüştüğünü ve HTS kayıtlarıyla hakkında karalama kampanyası yapıldığını savunmuştu. 

3 ismin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube'de ifadelerinin alınacağı öğrenildi.
Bu sabah saatlerinde polis tarafından emniyete götürülen 3 ismin telefonlarına el konulduğu bildirildi.

SONER YALÇIN VE BATUHAN ÇOLAK DA GÖZALTINDA
Oğhan ve Sevinç'in yanı sıra Oda TV imtiyaz sahibi gazeteci Soner Yalçın ile Aykırı Genel Yayın Yönetmeni Batuhan Çolak'ın da gözaltına alındığı öğrenildi.

CHP'DEN İLK TEPKİ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Şaban Sevinç ve Yavuz Oğhan’ın, sabah saatlerinde ifadeleri alınmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube'ye götürülmesine tepki gösterdi.

Bulut, sosyal medya hesabından konuya ilişkin yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi:

"Gazeteciler Yavuz Oğhan, Şaban Sevinç ve Batuhan Çolak sabahın erken saatlerinde yapılan bir operasyonla, polisler eşliğinde ifadeleri alınmak üzere emniyete götürüldü. Madem gözaltı yok, sabahın köründe polislerin evlerinde ne işi var? Telefonlarına neden el konuldu? Gazeteciler emniyete davet edilemez miydi? Bu 'fiili gözaltı' bütün bir muhalefeti, özgür basını sindirmeye, susturmaya yönelik açık bir gözdağıdır. Türkiye’de basın üzerindeki bu sistematik baskı, artık bir cadı avına dönüşmüştür."