Gül, TBMM'de, Dışişleri, Milli Savunma, AB Uyum ve insan Hakları Komisyonu üyelerine dış politika konularında bilgi verdi. Sözde Ermeni soykırımı konusuna değinen Gül, 13 Nisan 2005'de Meclis'te yapılan genel görüşmede, gelişmeler ve hükümetin yürüttüğü çalışmalar hakkında kapsamlı bilgi sunduğunu hatırlattı.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile CHP Lideri Deniz Baykal'ın, Türk ve Ermeni tarihçilerden oluşacak bir komisyonun ilgili bütün ülkelerdeki arşivlerde incelemede bulunarak, bulgularını uluslararası kamuoyuna açıklamaları yönündeki önerisinin uluslararası alanda önemli destek gördüğünü belirten Gül, ayrıca Erdoğan'ın yazdığı mektuba, Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan'ın yanıtının, olumlu bir bakış açısıyla kapsamlı değerlendirildiğini kaydetti.
Bu süreçte, bazı ülke parlamentolarında ''dereceleri farklı olan'' çeşitli kararlar alındığına işaret eden Gül, buna TBMM, hükümet ve çeşitli toplum kesimlerinin haklı tepki gösterdiklerini söyledi. ''Türkiye'ye çamur at, tutmasa da izi kalsın'' şeklindeki yaklaşımlara izin verilemeyeceğini kaydeden Gül, ''Türkiye'nin bugüne kadar gösterdiği pasif mücadelesini, aktif mücadele haline getireceğiz'' dedi.
Gül, bu konuda iddialara karşı toplumun tüm kesiminin tavrını ''meydan okuma'' olarak değerlendirerek, şöyle konuştu:
''Gerçek olmayan ve inanmadığımız bir şeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Ama kendimiz söyleyip, kendimiz dinleyen olmaktan da kurtulmamız gerekir. Bu konuda iktidar-muhalefet elbirliğiyle bir hamle yaptık. Bunu, devam ettiriyoruz. Önümüzdeki günlerde hukuki platformları zorlayacağız. Birileri Türkiye'ye çamur atıyorsa bunu ispat etmeye davet edeceğiz. Bakanlık olarak, yoğun ve titiz şekilde çalışıyoruz. Türkiye'ye karşı haksızlıklar bugün hala sürüyor.''
Sözde Ermeni soykırımı konusunda Belçika'da ''tehlikeli bir gelişme'' olduğunu bildiren Gül, 2. Dünya Savaşı'nda Yahudilere karşı yapılan soykırımla ilgili kanunun genişletilmesi çabaları bulunduğunu kaydetti. Gül, Almanya'da da bir girişim olduğunu; konuyla ilgili, Almanya'daki büyükelçiliğin çabalarının yanı sıra orada yaşayan Türklerin de tepki gösterdiğini söyledi.
Gül, askeri arşivler de dahil olmak üzere tüm arşivlerin açıldığını hatırlatarak, başvuranlara bir gün içinde izin verdiklerini bildirdi. Gül, başvuranlar arasında Ermeni vatandaşların da olduğuna işaret etti.
IRAK, FİLİSTİN-İSRAİL VE KIRGIZİSTAN
Gül, toplantıda, Irak'a ilişkin gelişmeler ve Irak'a komşu ülkeler platformu hakkında da bilgi verdi. Seçilmiş bir hükümetin işbaşına gelmesinin; Irak'ta istikrarlı, demokratik, çoğulcu bir düzenin kurulabilmesi, bölgede barış ve güven ortamının tesisi bakımından önem taşıdığını vurgulayan Gül, Irak'a komşu ülkeler dışişleri bakanları toplantısında, sınır güvenliği ve terörizmle mücadele konularını da ele aldıklarını, bu çerçevede, komşu ülkeler içişleri bakanları toplantısının ikincisinin Türkiye'de en yakın zamanda gerçekleştirilmesinin kararlaştırdığını belirtti.
Dışişleri Bakanı Gül, Başbakan Erdoğan'ın İsrail ve Filistin'e yaptığı ziyarete değinerek, ''Ziyaret vesilesiyle İsrail-Filistin ihtilafının çözümü konusunda geniş biçimde görüş alışverişinde bulunulmuştur'' dedi. Gül, ziyaret konusundaki bazı haberleri eleştirerek, ''Bu ziyaret, öyle söylendiği gibi 1 haftada planlanmadı. Benim Ocak ayında yaptığım ziyarette kararlaştırıldı'' diye konuştu.
Orta Asya'nın, dış politikanın önemli bir odağını oluşturmaya devam ettiğini belirten Gül, özel ve yakın ilişki içinde olunan bu coğrafyadaki istikrar ve kalkınmanın desteklenmesinin, temel öncelikleri olduğunu söyledi. Hafta içinde Kırgızistan'a giderek, muhatapları ile temaslarda bulunacağını bildiren Gül, ''Türkiye, dost Kırgızistan'da istikrar ve kamu düzeninin korunmasına ve bağımsızlıktan bu yana kaydedilen ilerlemelerin devamına büyük önem atfetmektedir'' dedi.
Ülkede meydana gelen olayların kısa sürede ve kansız şekilde sonuçlanma sürecine girmesini memnuniyetle karşıladıklarını dile getiren Gül, 10 Temmuz'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin şeffaf ve adil bir şekilde yapılmasının, ülkede istikrar ve uzlaşı ortamının güçlendirilmesine doğrudan etki edeceğini söyledi.
''Türkiye, her zaman olduğu gibi bugün de Kırgızistan'ın yanında olmaya devam edecek, daha fazla demokrasi ve istikrar yönündeki adımlarını destekleyecektir'' diyen Gül, Kırgızistan'a bazı yardım malzemeleri götüreceğini de bildirdi.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, ABD'nin İncirlik Üssü'nü kullanma talebinin olumlu karşılanması ve gerekli kolaylıkların sağlanmasının karalaştırıldığını belirterek, İncirlik Üssü'nden gerçekleştirilecek uçuşların Afganistan ve Irak'a kargo nakliyle sınırlı olacağını söyledi. Gül, sözkonusu kargo uçuşlarında mühimmat, silah ve askeri birlik taşınmayacağını bildirdi.
Gül, TBMM Dışişleri, Milli Savunma, AB Uyum ve İnsan Hakları Komisyonu üyelerine dış politika konularında bilgi verdi. Gül, ABD ile ilişkilerin son dönemde basın ve yayın organlarımızda yoğun şekilde ele alındığını, özellikle ABD'nin İncirlik Üssü'nden yararlanma talebinin kamuoyunda geniş tartışma konusu yapıldığını gözlemlediğine işaret etti.
Yarım asırlık müttefiklik ilişkisi içinde bulunulan ABD ile ilişkilerin son dönemde erozyona uğradığı, Türk halkının ABD karşıtlığı güttüğü gibi abartılı yorumların olduğuna dikkati çeken Gül, ''Ortak değerler ve hedefler paylaşarak, güçlü bir işbirliği zemini oluşturduğumuz, bazı konularda doğal karşılanması gereken yaklaşım farklılıklarımız bulunsa da stratejik ortaklık olarak da tanımlanabilecek ABD ile ilişkilerimiz daha gerçekçi ve ciddi bir değerlendirmeyi hakketmektedir. İki makale yazıldı diye Türkiye'de yer yerinden oynamamalı'' dedi.
ABD'nin, Afganistan ve Irak'ta sürdürülen harekatları desteklemek amacıyla, İncirlik'teki 10. Tanker Üs Komutanlığı'nın lojistik aktarma amacına yönelik olarak kullanılmasına imkan verilmesi talebinde bulunduğunu ifade eden Gül, şöyle konuştu:
''ABD'nin talebi, Afganistan ve Irak Harekatlarını desteklemek amacıyla sivil ve askeri kargo uçakları ile İncirlik'e nakledilecek lojistik ikmal malzemesinin bu bölgeye taşınması ve geriye intikalini içermektedir. Bu talep Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığımız ile ilgili tüm kuruluşlarımızla kapsamlı bir şekilde değerlendirilmiştir.
Afganistan'daki Sürekli Özgürlük Harekatı kapsamında oluşturulan uluslararası koalisyona mensup ülkelerin Türkiye'den talep ettikleri lojistik destek kolaylıkları tarafımızdan esasen karşılanmaktadır. Bu konuda BM ve NATO'da alınan kararlara istinaden TBMM'nin 10 Ekim 2001 tarihli kararına dayanılarak Bakanlar Kurulu 18 Ekim 2001 tarihli kararıyla İncirlik Üssü, Afganistan harekatı çerçevesinde transit merkez olarak kullanılmaktadır. BM Güvenlik Konseyi, Irak'ın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü teyit eden ve ülkenin istikrar ve güvenliğinin sağlanması, yeniden yapılandırılması ve Irak'a insani ve diğer yardımların ulaştırılmasına ilişkin bir karar almıştır.
Bu karara istinaden, 23 Haziran 2003 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla İncirlik Üssü'nün sözkonusu BM kararının uygulanmasına ilişkin faaliyetler kapsamında, Genelkurmay Başkanlığımızca belirlenecek ilkeler ve usullere göre, dost ve müttefik ülkelerce malzeme, teçhizat ve personel nakli de dahil lojistik destek maksadıyla geçici transit merkez olarak kullanılmasına izin verildiği malumdur. 1 yıllık süre için verilen bu izin, 22 Haziran 2004 tarihinde bir yıl uzatılmıştı. Mevcut aşamada, sözkonusu izin 23 Haziran 2005 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmıştır.''
Gül, Afganistan ve Irak'taki harekatlar çerçevesinde, ABD dışında Kanada, İtalya, Macaristan ve İngiltere'ye de çeşitli zamanlarda Türkiye'deki havaalanı ve tesislerden bu amaçlarla yararlanmalarına izni verildiğini hatırlattı. Irak'ta barış ve istikrarın tesisi amacıyla bu ülkedeki Çokuluslu Güce Erbil'de konuşlu bir askeri birlikle katkıda bulunmakta olan Kore Cumhuriyeti'nin de Irak'taki birliğinin lojistik ihtiyaçlarının Türkiye üzerinden karşılanması hususunda destek talebinde bulunduğunu kaydeden Gül, talebi olumlu bir yaklaşımla yanıtladıklarını bildirdi.
''İLKE VE KURALLARI TÜRKİYE BELİRLEYECEK''
ABD'nin son talebinin de Bakanlar Kurulu'nun kararları çerçevesinde değerlendirildiğini belirten Gül, ''Dost ve müttefikimiz ABD'nin talebinin olumlu karşılanması ve gerekli kolaylıkların sağlanması kararlaştırılmıştır'' dedi.
Gül, sözkonusu lojistik destek faaliyetlerinin Bakanlar Kurulu kararlarının süresi ile sınırlı olacağına işaret ederek, şunları kaydetti:
''Bu faaliyetlerin tabi olacağı ilke ve kuralları da Türkiye belirleyecektir. Bu konudaki çalışmalar Genelkurmay Başkanlığı ve bakanlığım tarafından birlikte sürdürülmektedir. Bu çerçevede, İncirlik Üssü'nden gerçekleştirilecek uçuşlar, Afganistan ve Irak'a kargo nakliyle sınırlı olacaktır. Sözkonusu kargo uçuşlarında mühimmat, silah ve askeri birlik taşınmayacaktır. Türk güvenlik kuvvetlerine bağlı unsurlar da lojistik destek amacıyla bu uçuşlardan faydalanacaktır. Lojistik destek faaliyetlerine katılacak unsurlar hiçbir ülkeye karşı saldırı fonksiyonu üstlenmeyecektir. Bu faaliyetler uluslararası hukuka uygun olacaktır. Bunlar Türk makamlarıyla tam bir işbirliği ve koordinasyon içinde gerçekleştirilecektir.''
Gül, İncirlik Üssü'nden faydalanma taleplerinin değerlendirilmesinde Türkiye'nin bölgesel barış ve istikrarın temini bağlamında Irak ve Afganistan'a yönelik dış politika öncelikleriyle uyumlu ve bunu destekleyen bir düzenlemenin oluşturulması hedeflendiğini söyledi. Gül, ''Bu itibarla, yakın müttefik ve dostumuz ABD'nin talebi hakkında aldığımız karar, gerek dış politika, gerek güvenlik politikalarımızla örtüşen bir içeriğe sahip olarak şekillenmiştir'' dedi.
''İVME KAYBI DOĞRU BİR TAHLİL DEĞİL''
Gül, AB ile ilişkiler konusunda bilgi verirken, AB üyeliğinin Hükümet'in temel dış politika önceliği olmaya devam ettiğini, bir yandan içeride AB üyeliğine ilişkin çalışmalar, öbür yandan AB ile gerek siyasi gerek teknik düzeydeki temasların sürdüğünü anlattı. Gül, ''17 Aralık Zirvesinden sonra çalışmalarımız aynı hız ve şevkle sürmüştür. Ancak, bu dönemde daha çok, gerçekleştirilen reformların uygulanmasına ve eksiklerimizin tamamlanmasına öncelik verdik. Bunu, AB'ye üyelik çabalarımızda bir ivme kaybı gibi görmek doğru bir tahlil değil'' dedi.
''Reformların tamamlandığı, artık çıkarılacak yasa kalmadığı'' anlamının çıkarılmamasını isteyen Gül, Vakıflar Yasa tasarısını öncelikle TBMM'ye sevkedeceklerini söyledi. Gül, ''Ülkemizi demokrasi ve insan hakları alanında en üst düzeye yükseltene kadar reform çalışmalarını sürdüreceğiz. Bunu her şeyden önce halkımıza karşı bir görev ve sorumluluk olarak görüyoruz. Öte yandan, zihniyet değişimi gerektiren uygulama gibi zor bir alanda elde etmeye başladığımız sonuçlar Türkiye'deki reform sürecinin sürdürülebilir ve geri döndürülemez bir mecraya girdiğini de göstermektedir'' diye konuştu.
Son olarak Türkiye-AB 44. Dönem Ortaklık Konseyi Toplantısı vesilesiyle 26 Nisan günü Lüksemburg'da AB tarafıyla biraraya geldiklerini, müzakerelerin başlayacağı 3 Ekim tarihi yaklaşırken, karşılıklı yükümlülükler bakımından AB Komisyonu ve üye Ülkelerle Türkiye-AB ilişkilerinin her yönüyle ele alınmasına imkan sağlaması açısından bu toplantının önemli bir fırsat teşkil ettiğini söyledi.
''METİNDE MUTABIK OLDUĞUMUZU KOMİSYON'A BİLDİRDİK''
Tam üyelik müzakerelerinin 3 Ekim'de başlayacağını hatırlatan Gül, şöyle konuştu:
''3 Ekim'e kadar yapılması gerekenlerden biri de ülkemizle AB arasındaki Ankara Anlaşması'nı 1 Mayıs 2004'te AB üyesi olan ülkelere genişletecek Uyum Protokolü'nün imzalanmasıdır. Sözkonusu Uyum Protokolü'nü Komisyon ile müzakere ettikten sonra 28 Mart 2005 tarihli bir mektupla, Uyum Protokolü metni ile mutabık olduğumuzu Komisyon'a bildirdik. Şimdi Protokolü imzalamak için AB tarafının iç prosedürünü tamamlamasını bekliyoruz. Uyum Protokolü'nü AB tarafı gerekli işlemleri tamamladığında, her halükarda 3 Ekim'den önce imzalayarak TBMM'ye sunacağız.
Uyum Protokolü'nün imzalanmasının (Kıbrıs Rum Kesimini) tanıma anlamına gelmediği konusunda uluslararası hukukçular mutabıktır. Ayrıca, başta AB Dönem Başkanı ve AB Komisyonu Başkanı olmak üzere, birçok ülkenin liderleri de müteaddit kere yaptıkları güçlü beyanlarla bu hususu teyit etmişlerdir.
AB ile on yıldır Gümrük Birliği ilişkisi içindeyiz. Ayrıca 2000 yılından bu yana ön tarama olarak adlandırılabilecek analitik inceleme sürecini yürütmekteyiz. Bu süreçler çerçevesinde edindiğimiz tecrübe ışığında, Ekim'de taramayla başlayacak müzakerelerde hızla ilerleme kaydetmeyi hedefliyoruz.
AB üyeliği hedefi doğrultusunda bugüne kadar gösterdiğimiz ve herkesçe de teslim edilen başarılı performansı müzakere sürecinde de göstereceğimizden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.''