CAN ATAKLI
Neredeyse beş ay dolacak. 12 Haziran’dan bu yana Genelkurmay Başkanlığı’nda hazırlanan bir “darbe planından” söz ediyoruz. Tartışması çok çetin olmuştu, sonra bir anda bitiverdi. Çünkü belgenin “aslı” ortaya çıkmamıştı.
Şimdi çıktı deniyor. Dün belgede imzası olan albay ile ihbar mektubunda ismi geçen asker kişiler ifadeye çağrıldı. Herhalde belge meselesinin iç yüzü ortaya çıkacak.
Belge albay tarafından hazırlanmış olabilir mi? Olabilir. Ve eğer gerçekten ordu içinde darbeye hazırlanan, bunun için planlar yapan, hukuk dışı yöntemlerle iktidarı devirmek isteyen cuntalar varsa hiç kimse bunu örtbas edemez, hiç kimse hesap sorulmasının önüne geçemez.
Şimdi bu olayın başka yönlerine de göz atmak istiyorum.
Çünkü bu belge ikidir iktidarın başının sıkıştığı anlarda ortaya çıkıyor ve ortalık toz duman oluyor.
Hatırlayın, belge ilk ortaya saçıldığında iktidarın mayınlı arazileri 49 yıllığına devretmek istemesi ile ilgili tartışmalar sürüyordu. İktidar bu konuda belki de özgüvenlerinin yüksek olması nedeniyle hazırlıksız yakalanmıştı.
Tam bu sırada “patlayan” belge diğer konuları unutturuverdi.
Şimdi de iktidar zorda. Kürt açılımını bir anlamda ellerine yüzlerine bulaştırmanın sıkıntısı içindeler. Ve ne tesadüftür ki yine aynı belge sahnede.
Bu tabii ki şüphe çekici. Bu satırları “belge sahtedir” anlamında yazmıyorum, zamanlamaya dikkat çekiyorum.
Diyeceksiniz ki, “Sonuçta bir siyasi çekişme var, iktidar da zamanlama yapacaktır.” İyi güzel de, belge ile ilgili açıklamalar iktidar ya da savcılık tarafından yapılmıyor ki, medyadan öğreniyoruz.
Üstelik son iki günlük haberlerde çok ayrıntı var, kimse bana “çok iyi araştırmacı gazetecilik yapıldı, tüm belgelere ulaşıldı” demeye kalkmasın. Çünkü bu ayrıntılar “iyi gazetecilikle” açıklanamaz. Bu, bir ekip tarafından hazırlanıp servis edilen bir haberdir bana göre.
Bir ikinci ilginç nokta ise ihbarın, bu belgenin hazırlandığı birime girebilen, klasörleri karıştırıp içinden bölüm alabilen biri tarafından savcılara gönderilmesi.
Bu subay acaba çok tartışılmasına rağmen belgeyi neden 5 ay boyunca sakladı? Ya da saklamadı da önce sahteliği üzerinde durulması ve pek çok kişinin bu yönde açıklamalar yapması ve sonra hepsinin birden “kıçüstü oturtulması mı” planlanmıştı.
Ve dikkatimi çeken son nokta: Asker kişiler sivil bir makama “savcım, hâkimim, başbakanım, genel müdürüm” diye hitap etmezler pek. Eğer ediyorsa bu kişinin bir grubun adına çalıştığı şüphesi doğar.