Çocuklarının başlarına gelebilecek kötü olaylar konusunda sürekli tetikte bekleyen aileler, gündeme oturan taciz ve tecavüz olaylarından sonra daha çok korkar hale geldi. HelpA Akademi kurucusu Klinik Psikolog Gülşah Sam Orhan, söz konusu olayların her an herkesin başına gelebileceği korkusunun hakim olduğunu ifade ederek, özellikle çocukların korunabilmesi için alınabilecek önlemleri anlattı.

Çocukların bilinçaltına “güven” duygusunun doğru kodlanması gerektiğini bildiren Orhan, “Biz aileler, çocuklarımıza küçük yaştan itibaren sıcakkanlı olmayı öğretiyoruz. Yurt dışında çocuğuna baktığınızda aileler sizi terslerken, biz tanımadığımız kişilerin bile çocuklarımıza sevgi göstermesine izin veriyoruz. Ancak çocuğumuzun herkese yakın olmasını istemek, tabiri caizse ‘yabani olmayan’ çocuk yetiştirmeye çalışmak bazen hayatlarımızdan çalabilir. Çocuklarda aidiyet duygusu çok önemlidir. Çocuk kendini bir aileye ait hissettiğinde, yabancı kavramı bilinçaltında oluşmaya başlar. Bu sebeple çocuğumuza doğumdan itibaren ebeveyni olduğumuzu ilgimiz ve davranışlarımızla yansıtmak zorundayız. Yabancılarla arasına sınır koymalı, herkesin ona dokunmasına izin vermemesi gerektiğini ona yansıtmalıyız. Sık bakıcı değiştirmemeli, çocuğun tanıdık yüzlere alışmasını sağlamalıyız. Herkesle samimi olan çocukların ilerleyen yıllarda yabancılardan çekinmediği, bazen kişilik bozukluğu olan insanların peşine takılıp gittiği gerçeği aşikar. Geçtiğimiz yıllarda bunun örneğini Erzurum’da kaçırılıp öldürülen Musa örneğinde görmüştük. Katilinin elinden tutup sakin sakin ölüme doğru ilerlemişti.  Güvenlik ve aidiyet duygusu çocukta oturduğunda, çocuğumuzun bilinçaltında yabancılarla oto-sınır sistemi oluşacak ve çocuk iletişimini gerektiği düzeyde tutmayı öğrenecektir” dedi.

-DOĞRU CİNSELLİK EĞİTİMİ ÖNEMLİ-

“Tacize, tecavüze uğrayan çocukların yanında, eylemleri fiilen gerçekleştirenlerin de bu toplumun bireyleri olduğunu” bildiren Orhan, çocukları koruma eğitimlerinin yanında suça yatkın çocukların ruh halinin de tespit edilmesi gerektiğini vurguladı.

Orhan, şunları söyledi:

“Okullarda alınacak bazı önlemlerle, ergenlikle başlayan cinsel ilgi döneminde sapkın fikirleri olan çocuklar erken teşhis edilebilir. Bu konuyla ilgili lise ve dengi okullarda bazı psikometrik testler uygulanması ve sapkınlığa yatkın çocukların tespit edilerek eğitilmesi gerektiğinde ise tedavisinin başlanması çözüme ulaştıran bir adım olarak görülebilir. Her okul için bu konuyla ilgili bir psikolog görevlendirilmesi ve elde edilen sonuçların eğitim ve tedavi sürecinde basamak olarak kullanılması ile toplumda pedofili, taciz ve tecavüz vakalarında önemli azalma gözlenir.”

-ÇOCUKLARA DİZİ İZLETİLMEMELİ-

Dünya genelinde suça özendirici çok sayıda yayın yapıldığına işaret eden Orhan, söz konusu yayınlarda cinsel sapkınlıkların bireyleri etkilediğini kaydetti. Çocuklarının televizyon izleme saatlerini belirleyerek özendiriciliği olmayan yayınları izletmenin ailelerin alabileceği bir önlem olduğunu vurgulayan Orhan, “Türkiye’de çocukların dizi izlemelerine kesinlikle karşıyım. En masum saydığımız dizilerde bile onlar için oldukça zararlı unsurlar var” dedi.

Orhan, çocuk tacizciliği ve pedofilinin her geçen gün arttığı ülkemizde “sevimli bulunan” kıyafetlere de dikkat edilmesi gerekildiğini ifade ederek, “Bazen küçük kız çocuklarının, aynı küçük bir kadın gibi giydirildiğini görüp çok üzülüyorum. Ailelerin sağlıklı ruh haliyle bir çocuk sevimliliğinde gördüğünüz evlatlarını, hasta ruhlu pedofili eğimli bireyler farklı gözle görebilir. Ülkemizde 6 aylık bebeğini pazarlayabilen insanların var olduğunu düşündüğümüzde çocuklarımızı korumanın gerekliliğini daha iyi anlıyoruz. Bu sebeple özellikle topluma açık yerlerde çocuklarımıza çocuk masumiyetinden çıkaracak giysiler giydirmekten kaçınalım. Onları hasta ruhlar tarafından arzu nesnesi olabilecek duruma getiren giysileri giydirmekten kaçınmak bizim görevimiz. Unutmayalım psikopati hastaları aramızda dolaşıyor” şeklinde konuştu. (ANKA)

(HM/ÖZK)