10 yaşındayım. Fenerbahçe-Trabzonspor Cumhurbaşkanlığı Kupası finali oynuyor. Zamanın Anadolu İhtilali, Sarı-Lacivertlileri 2-0 yeniyor. Elbistan-Ketizmen’de, yaylada siyah beyaz, puslu bir anı. Sonra 1988 Sakarya’sı. Oğuz’ların, Aykut’ların buldozer takımı kupa kaldırıyor. 89’da önce muhteşem 4-3’lük maçı, ardından finalde Ferdinand’ı seyrediyoruz. 92’nin inanılması güç Trabzon-Bursa eşleşmesi çıkar mı hafızadan?

Ve Ulubatlı Souness… Sonra? Sonrası giderek silikleşiyor. Biraz Kocaeli’nin Beşiktaş’ı dörtlemesi, biraz Cim Bom’un Fener’i beşlemesi... Başka? Son on yılda kaç kupa yarı finali, çeyrek finali hatırlıyorsunuz? Süper Kupa en son nerede oynandı, onu bile zorlarsam hatırlayabiliyorum. Peki, neden daha eskiyi daha iyi hatırlıyoruz acaba? Çok yaşlandığımız için mi? Tadı kaçtığından olmasın? Yazık değil mi 50 yıla yaklaşan güzelim organizasyona? Bir kupa sezonunda bu maç gibi 10 maç izlesek, fena mı olur? Ne maçtı ama, tadı hâlâ damağımızda.
Fenerbahçe 27 senelik açlıkla başlar diye bekledik, ama hemen kan şekerleri düştü ve mecalsiz kaldılar. 5 dakika geçildi Bordo-Mavi bütün ilk yarıyı boyamaya başladı. “Umut’a yolculuk” neredeyse her denemesinden iş çıkardı. Trabzonlu forvet, önce 5’te ‘Arsenalist’ ezgiler taşıyan atakta kaleyi bulamadı. Sonra 17’de ceza sahasına sondaj yaptı. 20’de ise Volkan’la kozmik çarpışma yaşayıp topu dürtemedi. Hevesliydi Karadeniz ekibi. Rakip defansı bunaltacak kadar. 24’te su molasına dek maçın harareti sönmedi. Kalan 20 dakikalık bölümün yatıştırıcı bir etkisi oldu. 30’da Burak Yılmaz frikiki, 45’te Alanzinho’nun, Bilica’nın eline takılan şutu dışında bir şey yoktu. İlk yarı, muhasebe defterinin son satırında Bordo-Mavi yazıyordu. Ama mutlu olan Fenerbahçe’ydi, çünkü fırtınayı iyi atlatmışlardı.
İkinci devre de dinamik başladı ama pozisyon üretmekten ziyade mücadele vaat ediyordu. Önde basan Trabzon’du, istekliydiler, hırslıydılar. Ama işte Alex diye bir ‘şey’ var bu ülkede. 55’te çomağını soktu tekere ve ufacık bir sol ayak dış temasıyla topu ağlara gönderiverdi. Artık Daum’un en sevdiği formata dönülmüştü. Fakat işlerinin hiç de kolay olmayacağını 61’de Colman’ın şutu direkten dönünce anladılar. Sarı-Lacivertliler geri çekildikçe Bordo-Mavililer rakip alana çullandılar. 66’daki Umut golü futbolun adaletiydi aslında. Hem Umut için, hem de Trabzonspor için. 75’te Deivid volesi şıktı. 79’da Burak Yılmaz’ın kaçırdığı ise akıllara feza. Maçın kırılma anı ise 80’de Colman’ın müthiş pasıyla hareketlenen Engin Baytar’ın, gol kaçıran tüm takımdaşlarını teselli edercesine attığı goldü. İnfazı bitiren son saniyelerde Colman oldu: 3-1.
Belli ki tarih 27. senede de tekerrür etmekten bıkmıyordu. Kupanın heyecanı korunmuş oldu böylece. Seneye de bu kupayı izleme bahanemiz var artık.
NOT: Kupa finali Urfa’da oynanıyor diye mızmızlananlar var. İsteniyor ki her şey İstanbul’da oynansın. En kötü İzmir’den, Ankara’dan öteye geçilmesin. Bu lig Ağustos sıcağında başlar, bunalmazlar. Mayıs Urfa’sında fenalık basar. Sonra da açılım’dan falan bahsederler. Herkes ‘kendine santrfor’, ‘kendine gol’ bu ülkede. Siirt’e, Artvin’e, Ardahan’a, Kırklareli’ne Fenerbahçe, Trabzon gidince oradaki hayat kötüye gider mi hiç? Şanlıurfa Gap Arena’da ne eksikti? Hiçbir şey. Ne değişti peki? Bener’in anlattıklarını okuyun anlarsınız.
MAÇTAN NOTLAR
Güneş rövanşı aldı
* 1995-1996 sezonunda şampiyonluğa çok yaklaşan Trabzonspor, 5 Mayıs’ta sahasında Fenerbahçe’ye 2-1 yenilerek ligin bitimine 2 hafta kala liderliği rakibine kaptırarak şampiyonluktan olmuştu. Trabzonspor’un Fenerbahçe karşısında şampiyonluğu kaybettiği 1995-1996 sezonunda da teknik direktör olarak takımın başında Şenol Güneş görev yapıyordu. Bu kez bu yılın 5 Mayıs’ında yapılan kupa finalinde Trabzonspor, rakibi karşısında galip gelirken teknik direktör Güneş sahadan gülerek ayrıldı.
Maçın adamı Engin Baytar
* Kupa finalinde Trabzonspor'un ikinci golünü atan Engin Baytar maçın oyuncusu seçildi.
Şanlıurfa siftah yaptı
* Şanlıurfa GAP Arena, 48. Ziraat Türkiye Kupası’nda Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında oynanan maçla ilk kez bir finale ev sahipliği
yaptı. İki ekibin gündüz maçıyla birlikte, kupada 1999-2000 sezonunun ardından geçen 10 yıl sonra kupa finali gündüz mücadelesine sahne oldu.
Stat tıklım tıklım doldu
* Kupa finalinin oynanacağı açıklandığından bu yana Şanlıurfa’da büyük bir heyecan yaratan maça, futbolseverler büyük ilgi gösterdi. 30 bin seyirci kapasiteli GAP Arena’nın tribünleri dolarken, stadyum tarihi günlerinden birisini yaşadı. Fenerbahçeli taraftarlar statta güney yönündeki tribünlerde yer alırken, Trabzonspor taraftarlarına kuzey yönü verildi. Yarısı bordo-mavi, diğer yarısı da sarı-laciverte bürünen tribünlerdeki taraftarlar tezahüratlarıyla statta büyük bir coşku yarattı.
İlk kez finalde karşı karşıya geldiler
* İki ekip 48 yıllık kupa tarihinde ilk kez finalde karşı karşıya geldi. Sarı-lacivertli ekip ile bordo-mavili ekip kupada bundan önce 4 kez çeyrek finalde, bir kez de 6. turna eşleşirken, Trabzonspor 3, Fenerbahçe ise 2 kez turu geçen isim olmuştu.
Basın ordusu maçta
* Final mücadelesi için geniş güvenlik önlemleri uygulandı. Maç için GAP Arena ve çevresinde 2 bin 200’ü emniyet mensubu ve bini özel güvenlik olmak üzere toplam 3 bin 200 personelin görev aldığı bildirildi. Finali adeta bir basın ordusu izledi. Karşılaşma için ulusal medya kuruluşlarının yanı sıra yerel basından da çok sayıda gazeteci akredite olurken, basın tribününde ve sahada maçı 300’e yakın medya mensubu görev yaptı.
Anadolu Ateşi’yle coştular
* Tribünleri dolduran taraftarlar maç öncesi Anadolu Ateşi dans grubunun gösterilerini ilgiyle izledi. Dans grubu seremoni öncesi ellerindeki davullarıyla çeşitli gösteriler sundu. Anadolu Ateşi grubu ellerindeki davullarla birlikte önce Fenerbahçe tribünleri önüne giderek gösteri yaptı. Tribünler, davul ritmlerine "Fener" şeklinde tezahüratla karşılık verdi. Dans grubu aha sonra ritmler eşliğinde bu kez Trabzonspor taraftarının bulunduğu bölüme gelerek gösterilere devam etti.
Çocuklar futbolcularla el ele * Şanlıurfa Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu öğrencilerinden oluşan 25 çocuk sahaya futbolcu ve hakemler ile el ele çıktı.
İstiklal Marşı’nı Aysev söyledi * Maç öncesi İstiklal Marşı ise ünlü tenor Hakan Aysev eşliğinde seslendirildi. Şanlıurfaspor ve Şanlıurfa Belediyespor’un gelecek vaat eden genç yetenekleri Türkiye Bayrağı, kulüplerin, federasyonun, kupanın ve EURO 2016 adaylık logolarının bulundukları bayraklarla birlikte saha içinde yer aldı. Takımların maç öncesi sahaya çıkışında soyunma odası tüneli önünde alev topları havaya yükselirken, güzel görüntüler oluştu.
Taraftarlardan bayrak şov * Fenerbahçeli taraftarların bulunduğu tribünlerin çatılarına büyük boyutta sarı-lacivert bayraklar asıldı. Fenerbahçe taraftarları karşılaşmanın başlamasına yaklaşık bir saat kala kale arkası tribünün neredeyse tamamını kaplayan boyutta bir bayrak açınca, bordo-mavili tribünler de ellerindeki daha küçük boyuttaki bayraklarla karşılık verdi. Sarı-lacivertli taraftarların maraton tribününde açtıkları pankartta, Ankaragücü Onursal Başkanı Melih Gökçek’e yönelik, "Gökçek’in oyununu oyumuzla bozacağız" şeklinde ifade yer aldı.
Sahada dostluk gösterisi * İki takım futbolcuları stada geldiklerinde atmosferi görmek için sahada bulunduğu sırada birbirlerine sarıldı. Futbolcuların saha içindeki dostluk göstergesi bir anlamda tribünlere de yansıdı. Türk futbolunun önemli şampiyon ekiplerinin karşılaşmalarında tribünlerde görülen gerginlikler ve küfürlü tezahüratlar, yerini sadece kendi takımına destek vermek için yapılan tezahüratlara bıraktı.
İki golcü hasret giderdi
* Trabzonspor’da iki sezon forvette birlikte görev yapan bordo-mavili futbolcu Umut Bulut ile devre arasında Fenerbahçe’ye transfer olan Gökhan Ünal bu maç ile tekrar bir araya geldiler. Saha içerisinde Umut Bulut ve Gökhan Ünal birbirleriyle sarılarak hasret giderdiler. Gökhan, daha sonra diğer takım arkadaşlarıyla da saha ortasında bir araya geldi.
Balıklıgöl’e akın
* Maç öncesi Balıklıgöl iki tarafın da akınına uğradı. Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum ve trabzonspor Başkanı Sadri Şener Balıklıgöl'ü geçdi. Şener ve beraberindekiler ayrıca Halil-Ür Rahman Camii ve İbrahim Peygamberin doğduğu mağarayı ziyaret etti.