Türkiye, “federasyon” talep eden ikinci Kürt partisine kavuşuyor. Daha önce 12 Eylül Askeri Darbesi sonrasında kapatılan Adalet Partisi (AP)’den milletvekili olan ancak daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’ye geçen ve Bayındırlık gibi önemli bir bakanlık görevi yapan Şerafettin Elçi, Hür Kürtler hareketinin partileşeceğini duyurdu. Elçi, daha 2002 seçimlerinde kapatılan Demokratik Halk Partisi (DEHAP)’dan milletvekili adayı olmak için başvurmuş, Hak ve Özgürlükler Partisi’nin (Hak-Par) kuruluş çalışmalarında da yer almıştı. Elçi’nin Genel Başkanı oldugu Demokratik Kitle Partisi (DKP) 1999 yılında Federasyon talepleri nedeniyile Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıştı.
Elçi ve Hür Kürtler Hareketinin katılımcıları geçtiğimiz hafta sonu bir kez daha bir araya gelerek partileşmeyi tartıştılar. Sonuçta yapılan oylamada partileşme kararı kabul edilirken bu kararın hayata geçirilmesi için de komisyonlar kuruldu. Yeni parti de Kürt siyasi hareketinin çok yakından tanıdığı eski isimler de yer alacak. Mehmet Ali Eren, Mehmet Emin Sever, İbrahim Aksoy gibi eski milletvekilleri ile Derveşe Sado gibi Türkiye Kürdistan Demokratik Partisi (T-KDP) üyeleri olarak anılan önemli isimler de yer alıyor. Derveşe Sado ile Elçi’nin T-KDP içerisinde uzun yılardır beraber olduklarını da belirtmek lazım.
Elçi, Ankara’daki toplantının açılışında partinin nihai hedefini de net bir biçimde ortaya koydu: “Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümsüz kalmasının temel nedeni, Kürt sorununun adil ve kürtleri tatmin eden bir çözüme kavuşamamasıdır. Adil ve makul olan federatif sistemdir”
Terör örgütü PKK ve onun emrindeki örgütleri “Umut olmaktan öte, umutsuzluk kaynağı” olarak değerlendiren Elçi, “terörist örgüt” damgası yiyen bir hareketin başarılı olma şansının sıfır olduğunu söyledi. Elçi, Demokratik Toplum Partisini (DTP) de sert bir biçimde eleştirdi, PKK’yı da: "PKK, Stalinist anlayışın gereği olarak, hiçbir etik ve ahlaki kurala uymadan, kendilerine uzun yıllar hizmet etmiş arkadaşları dahil, pek çok suçsuz, günahsız masum insanı ortadan kaldırmıştır. Böylece terörist örgüt damgası yiyerek kendisini mahkum ettirmiştir. Günümüzde terörist örgüt damgası yiyen bir hareketin başarılı olma şansı sıfırdır." savundu.
Kürt siyasetinde yüksek sesle dile getirilmeye başlanan bu eleştiriler anında karşı eleştirilerle de karşılaşmaya başladı. Elçi’nin bu sözlerine birkaç saat sonra aynı toplantı salonunda itirazlar geldi. Yeni partinin önünü hedef olarak bir başka partiyi koymasının yanlış olduğunu belirtenler de çıktı, ilk toplantıda bir başka Kürt siyasi hareketinin hedef seçilmesinin yanlış olduğunu söyleyenler de. Söylemi sert bulanlar da ortaya çıktı, yapılan eleştirilerin haksızlığını ileri sürenler de. Sonuçta yeni Kürt siyasi hareketi başlanğıç saatlerinde görüş ayrılığına düştü.
Hür Kürtler Hareketi’nin siyasi yol haritası da belli, Kuzey Irak’taki oluşumun yarattığı moral ile, geleneksel olarak Güneydoğu’da var olan aşiretsel yapının bugüne kadar muhafaza etmeyi başardığı KDP merkezli siyaseti devam ettirmek. Bu siyaset her ne kadar Türkiye’de sağa baksa da Elçi’nin yeni partisinin siyasi çizgisi “liberal-sosyal demokrat” olarak tanımlanıyor. Kürt siyasi hareketlerindeki ideolojik kavram kargaşası da artık en üst boyuta ulaşmış vaziyette. Çünkü, Kürt siyasi liderlerinden Kemal Burkay çizgisinde yola çıkan ve kendisini solda, hatta sosyalist olarak tanımlayan Hak-Par’ın genel başkanı Abdulmerit Fırat da eski Demokrat Parti (DP) ve AP milletvekili, aynı zamanda da dini özellikleri ön plana çıkan bir şıh.
Hak-Par ile yeni kurulacak partinin talepleri de siyasi çizgisi de aynı. Ayrıldıkları tek nokta galibe kişisel çekişmeler. Her ikisinin talebi de federasyon. Ancak bölgede aldıkları ve alabilecekleri oy oranına bakıldığı zaman kurulacak federatif yapıda görev almaları pek mümkün gözükmüyor. Zaten savundukları yönetim modelinin de Türkiye’de karşılığı yok. Çünkü Kürt nüfusunun yüzde 65’i Türkiye’nin Güneydoğusu’nun dışındaki illerde yaşıyor. Bu oran İran, Irak ve Suriye’de sadece yüzde 2.