Tezkere çalışmaları üç koldan yürütülüyor: Yer pazarlığını Dışişleri Bakanlığı yapıyor. BM’nin, Türk diplomatların öne sürdüğü “şartlar ve hassasiyetler” çerçevesinde, Türkiye’ye görev yapması için “birkaç bölge” önermesi bekleniyor. Türkiye, Litani nehrinin güneyinde, İsrail sınırına yakın ve kıyıda bir bölge istiyor. Böylece, gerek Mehmetçiğin, gerekse yardım görevlileri ve malzemelerinin Türkiye’den gemilerle Güney Lübnan’a intikalinin de, bir kriz anında “tahliyesinin” de kolaylaşacağı hesaplanıyor. Türk gücünün gideceği “olası bölgelerin” belirlenmesinin ardından, Dışişleri ve Genelkurmay’dan bir heyet Güney Lübnan’a gidecek. Buradaki “ihtiyaçlar”, bunların karşılanması için gerekli iş gücü belirlenecek.

MEHMETÇİK NE YAPACAK

Dışişleri kaynakları, öncü heyetin önümüzdeki hafta içinde Lübnan’a gidebileceğini belirtiyor. Yine Türkiye’nin “devriye görevi” için göndereceği savaş gemilerinin de Eylül ayı içinde “yeni görev yerine intikal etmesi” bekleniyor. Sivil görevliler ile Mehmetçiğin Güney Lübnan’a ise, “en erken Ekim ayında” gideceği belirtiliyor. Mehmetçik Lübnan’da Türk sivil yardım ve imar görevlilerine koruma görevi yapacak. Bir başka görevi de Lübnan ordusunun eğitimi olacak. Lübnan Barış gücünde görev yapacak Mehmetçiğe günde 200 dolar verilecek. Tüm masrafları BM karşılıyor gibi görünse de, para yine Türkiye bütçesinden karşılanacak. Türkiye, üyesi olduğu BM’ye her sene belli bir miktar “katkıda” bulunacağını bildiriyor. Bu katkı, BM tarafından “genel masraflar” için kullanılıyor. Şimdi BM bu katkıyı, Mehmetçiğin masrafları için kullanacak.

Lübnan’a gönderilecek askerlerin yabancı dil bilmesi de tercih ediliyor. Geçen hafta Genelkurmay Başkanlığı, tüm birliklere yazı göndererek, Arapça ve Ermenice bilen askerlerin sayısı ve terhis durumlarının bildirilmesini istedi. Özellikle Hatay ve İskenderun bölgesindeki Ortodoks Arap erler ile yine aynı bölgede yaşayan Müslüman Araplardan oluşan bir birliğin oluşturulması için çalışmalar başlatıldı. Bölgedeki Ermeni nüfusla kurulacak ilişkinin sağlanması için Ermenice bilen askerlerin tespitine başlandı. Lübnan’ın eski bir Fransız sömürgesi olması nedeniyle Fransızca bilenler de tespit ediliyor.

TEZKEREYE DIŞ YORUMLAR

Türkiye’nin AB ile ilişkileri güçlenecek..

Tezkerenin çıkması, ABD ve AB ülkelerinde memnuniyetle karşılandı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin bu hayati göreve katkıda bulunmasından dolayı memnuniyet duyduklarını söylerken, AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu sözcüsü Christina Nagy, “Türkiye’nin bu zor görevi AB ordusu ile birlikte gerçekleştirmesi memnuniyet verici” dedi. Dış basının da yorumları aynı yöndeydi. BBC, Reuters ve AP geçtiği haberlerde, “AKP, tezkereyi geçirmeyi başardı. AB üyeliği yolunda ilerleyen Türkiye’nin Lübnan’a barış gücü gönderme kararı Brüksel’de olumlu karşılanacak” yorumunu yaptı.

KIBRIS’I SONRA KONUŞALIM

Financial Times’a konuşan üst düzey bir AB Komisyonu yetkilisi ise, “Türkiye, Rumlar’a limanlarını açmadığı için müzakere süreci tamamen çökebilir. Türkiye’ye 2006 sonuna kadar süre verilmişti. Ancak Kıbrıs konusunu Türkiye’deki seçimlerden sonra gündeme getirmek için uğraş veriyoruz” dedi. Bu açıklamanın tezkereden sonra Türkiye’ye ödül anlamına geldiği yorumları yapılıyor...


Vatan