Galatasaray ilk 35 dakika iyi oynamadı. Rakibe oynama imkanı verdi. Ama Elazığ pozisyon üretemedi. 35'ten sonra Yekta kıpırdadı. Özellikle ilk yarıda kötü oynayan Elmander ve Umut'un arkasına sürpriz koşular yapmaya başladı. İkinci yarı daha etkili Aydın da girdi ve Yekta'nın koşularından birinde gol geldi.
Golden sonra Elazığ takım savunmasını bıraktı. Galatasaray'ın 5-6 net pozisyonunda herkes gol kaçırdı. Yarısını atsalar, son 15 dakika rejenerasyon antrenmanına dönecekti. İkinci yarının ortalarında Elazığ'ın bir tane pozisyonu var; Murat Kayalı vuramadığı gibi Sinan'ı da bozdu.
Galatasaray dünyaları kaçırdıktan sonra farklı kazanacağı maçı az daha penaltıyla berabere bitiriyordu. Bence pozisyon penaltı, kırmızı kart yanlış. Bariz gol şansı yok. Açısı da net değil. Sarı kart olması lazım. Topa gidiyor, oyuncunun adelesine çarpıyor.

Göksu penaltıyı atarken Melo zarf attı, kalenin sağını açtı. Rakibine oraya at dedi ve oraya atladı. Bir nebze ileri de çıktı, tekrarlanması lazım. Göksu'nun kullanması ilginç bir tercih. Oyun orada çok durdu. Bu tür maçları daha fazla oynamış, deneyimli bir oyuncu kullanabilirdi penaltıyı. Deneyimli Melo, çaylak oyuncuyu kandırdı. Elazığ'dan deneyimli oyuncu, Melo'nun bu tuzağına düşmeyebilirdi. Fizikli ve deneyimli bir oyuncunun kaleye geçmesi doğal. Hedefine de ulaştı. Taffarel'i gördük o son anlarda kalenin arkasında... Tribünden geldiyse cezalık hareket ama ben de cezaya razı olup gönderirdim. Daha önce de vurguladım, Taffarel'in hep kulübede olması lazım.
Son 5 dakikası çok ilginç bir maçtı. Galatasaray, çok kolay kazanacağı maçı son pozisyon nedeniyle zor kazandı. Bu iki puan belki de şampiyonluk getirecek.