"MUHALİF İSİMLERE PASAPORT KISKACI"
Son dönemde Türkiye’de muhalif konumda bulunan birçok kişi, pasaport almak ya da yenilemek üzere nüfus müdürlüklerine başvurduklarında, il valiliğinden “izin alınması” gerektiği yönünde bir gerekçeyle işlemlerinin durdurulduğunu veya reddedildiğini bildiriyor. Valiliklerin ise bu kısıtlamanın sebebine veya dayanağına ilişkin herhangi bir açıklama yapmadığı, yapılan dilekçelere ve başvurulara sistematik şekilde yanıt verilmediği belirtiliyor.
Uygulama, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın idari yollarla muhalif kişilerin yurtdışı seyahat hakkının fiilen kısıtlandığı yönündeki tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
HUKUKİ DAYANAK BELİRSİZ
5682 Sayılı Pasaport Kanunu’nun 22. maddesi, “yurt dışına çıkmaları; mahkemelerce yasaklananlara, memleketten ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere … pasaport veya seyahat vesikası verilmez.” hükmünü içeriyor. Ancak hukukçular, bu maddenin yıllardır idareye geniş takdir yetkisi verdiğini ve keyfî uygulamalara zemin oluşturduğunu belirtiyor.
Anayasa Mahkemesi 24 Eylül 2024 tarihli kararıyla, “genel güvenlik bakımından mahzur” ifadesinin soyut ve ölçüsüz olduğu gerekçesiyle bu hükmü iptal etti. Mahkeme, yurtdışına çıkma özgürlüğünün yalnızca “suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararıyla” sınırlandırılabileceğini vurguladı.
UYGULAMADA NE YAŞANIYOR?
Muhalif kimliğiyle bilinen bazı vatandaşlar, nüfus müdürlüklerinde kendilerine “Valilikten izin alınması gerekiyor” denildiğini, valiliklerden ise “güvenlik gerekçesiyle” dışında herhangi bir açıklama yapılmadığını aktarıyor. Başvuruların uzun süre bekletildiği, kimi zaman reddedildiği, dilekçelere de dönüş yapılmadığı iddia ediliyor.
Hukukçular, bu tür uygulamaların “keyfi idari işlem” niteliğinde olduğunu belirtiyor. Vatandaşın temel bir hakkına müdahale eden idarenin, gerekçeyi açıkça yazılı olarak bildirmesi gerektiğini vurguluyorlar.
HUKUKÇULAR UYARIYOR
Uzmanlara göre, mahkeme kararı olmadan pasaport işlemlerinin durdurulması ya da valilik onayına bağlanması, hem Anayasa’nın 23. maddesi hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında ciddi hak ihlali riski oluşturuyor.
“Vatandaşın yurt dışına çıkma özgürlüğü”nün yalnızca hâkim kararıyla sınırlandırılabileceği hükme bağlanmış durumda. Bu nedenle idari izin uygulaması, yasal dayanağı olmayan fiili bir engel olarak değerlendiriliyor.
SONUÇ
Pasaport başvurularında “valilik izni” uygulamasının hangi yasal zemine dayandığına ilişkin belirsizlik sürerken, iddialar muhalif kesimlerde büyük endişe yaratıyor. Yetkili kurumlar konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmazken, hukuk çevreleri bu durumun seyahat özgürlüğü ve hukuk devleti ilkeleri açısından açık bir ihlal teşkil ettiğini savunuyor.