Afrika kökenli Powell'ın başarısı üzerine atletizm çevrelerinde "Yarışlar sadece Afrikalı atletlerin birbiriyle yarışına mı sahne olacak?" endişesi başgösterdi.

Miami Üniversitesi'nin genetik uzmanı Jon Entine'e göre bu sorunun cevabı son derece net: "Evet, beyaz sporcuların kısa mesafede rekor kırma ihtimali sıfır."

İşin sırrı genetikte
Entine, bunun sebebini ise Afrika kökenli sporcuların genetik özelliklerinin, beyaz koşuculardan daha 'üstün' olmasına bağlıyor. "Tabu" adlı kitabında siyah atletlerin genetik avantajlarını sıraladığı için ırkçılıkla dahi suçlanan Entine'nin bulgularına geçmeden önce Afrika kökenli koşucuların sağladığı üstünlüğe bakalım.

Son 40 yıldır hiçbir beyaz sporcu 100 metre yarışında rekor kıramadı. Kısa mesafe yarışlarında kırılan son 500 rekorun tam 494'ü Batı Afrikalı koşuculara ait. Bugüne kadar hiçbir beyaz sporcu 100 metreyi 10 saniyenin altında koşmayı başaramadı.

Akciğerleri daha küçük
Dr. Entine'e göre, genetik özellikleri nedeniyle Batı Afrikalılar kısa mesafede, Doğu Afrikalılar ise uzun mesafede üstünlük sağlıyor. ABD'li uzman bu faktörleri şöyle sıralıyor:

Akciğerleri, beyaz tenli sporculara göre daha küçük. Bu solunumun daha hızlı yapılmasını sağlayarak, kaslara ani bir şekilde enerji aktarılmasını kolaylaştırıyor. Böylece sprint koşularında Afrika asıllılar, daha hızlı çıkış yapabiliyor.

Vücutlarındaki yağ oranı da daha düşük; kemik yoğunlukları daha fazla, kalçaları daha dar ve daha kalın.

En önemlisi baldır bölgelerinde ortalama 400 gram daha fazla kas var. Bu fazlalık Batı Afrika kökenlilerin, bacaklarına kısa mesafede yüzde 8 oranında daha fazla enerji aktarmalarını sağlıyor.

Kanada'daki Laval Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada ise Batı Afrikalılar'ın bacak bağlarının yüzde 14 oranında daha sert olduğunu gösterdi. Bu ani hızlanmalara olanak tanıyor.

Genetik özelliklerin getirdiği tüm bu avantajlara rağmen siyahi sporcuların 1960'tan önce rekorların çoğunu kıramamasının nedeni olarak yaygın doping kullanımı gösteriliyor.

Adolf Hitler faktörü
1936 Berlin Olimpiyatları'nda ABD bayrağı altında koşan Jesse Owens 4 altın madalya alarak, Almanlar'ı adeta ezmişti. Ari ırk kavramını yaratan Hitler başa gelmesinden sonra ise, müsabakaları 'ulusal onur' mücadelelerine döndü. Bu ağır doping kullanımını getirdi.

Almanya, Rusya ve diğer Batı ülkeleri için yarışan sporcuların doping kullanmasıyla, ulusal kimlikleri ve maddi imkanları zayıf olan Afrikalı sporcuların gölgede kaldı. Ancak 1960'larda doping testlerinin uygulamaya geçmesiyle birlikte siyahi sporcular atletizm arenasında hakimiyeti ele aldı.

Yüzemiyorlar ama basketbolda 1 numaralar Siyahi sporcuların yüzmede hiçbir rekora imza atmamasının altında ise yoğun kemik ağırlıkları yatıyor. Sydney Üniversitesi'nin araştırmasına göre bu yoğunluk, suyun üzerinde kalmayı zorlaştırıyor. Bu da beyaz tenli sporculara göre enerjilerinin daha çabuk tükenmesine yol açıyor.

400 gramlık kas fazlalığı ise sıçrama kabiliyetlerinin artmasını sağlıyor. Michael Jordan, Magic Johnson ve Kobe Bryant'ın basketbol efsanesi olmasının altında da bu genetik avantaj yatıyor.