25 Haziran 2008’de oğlu ve dayısı ile birlikte TEM otoyolunda geçirdiği trafik kazasına da değinen Adil Serdar Saçan, "Yolda giderken durup duruken araba üzerimize çıktı. Bu bir tesadüf değildir. Biri bizi öldürmeye çalışıyor. Neden, kim öldürmeye çalıştı? Bu kadar operasyondan sonra birilerinin benden hoşlanmaması normal" dedi.
KÜÇÜK’LE İLİŞKİMİ İSPATLASINLAR TAKSİM MEYDANI'NDA KENDİMİ ASARIM
Ergenekon ana davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ü hiç görmediğini belirten Adil Serdar Saçan, "Veli Küçük ile ilişkimi ispatlasınlar, kendimi Taksim Meydanı’na asmazsam Adil Serdar Saçan değilim. Veli Küçük polis ifadesinde beni Bedrettin Dalan’ın odasında, savcılık ifadesinde ise seminerde gördüğünü söylüyor. Savcı kendisinin aldığı ifadeye değil de polisin aldığı ifadeye itibar etmiş. Veli Küçük’ü görmedim. Görseydim söylerim. Veli Küçük’ten mi korkacağım? Bedrettin Dalan’ın odası çok genişti. Bazen 30 kişi oluyordu. Birşey sormak için odasına girip çıktığımda içerdeyse de görmedim. Vallahi de billahi de görmedim. Tanıdığım herkesi söyledim. Hakkında işlem yaptığım kişilerle ilişkim olmaz" diye konuştu.
6 kez meslekten uzaklaştırıldığını mahkeme kararı ile 6 kez göreve döndüğünü anlatan Adil Serdar Saçan, tam meseleğe başlayacağı sırada ise Ergenekon kapsamında tutuklandığını söyledi.
BİR TEK TATLISES’İ NEZARETE ATAMADIM
Meslek hayatı boyunca gözaltına aldığı hiç kimseye ayrıcalık yapmadığını belirten Adil Serdar Saçan "Herkesi nezarete attım. İbrahim Tatlıses’i de gözaltına aldım. Bir tek onu nezarete atamadım. Kapalı yer fobisi vardı. Ergenekon soruşturması kapsamında yönetici konumunda olan hiç kimse nezarete atılmadı. Ama beni attılar. Yüksek tansiyon ve panik atak hastası olmamı bilmelerine rağmen 4 gün boyunca beni nezarete yatırdılar. Tebrik ediyorum
Polislikten ihraç ediliğim için avukat olamayacağımı söylediler. Zar zor avukatlığımı aldım. Çok iyi ceza avukatlığı yapardım ama içeri attıklarımı savunur hale gelmemek için fiili olarak avukatlık yapmadım. Öğretim görevlisi oldum. Emniyet müdürü olup da terör örgütü üyesi olan benden başka kimse yok. Benden sonra da İbrahim Şahin oldu. İbrahim Şahin ağabeyimiz... Ağabey bir örgüt ilişkisi değildir. Bir saygı ifadesidir. Akademide bizden bir sınıf önce olana ağabey denirdi."
BASINDA TANIMADIĞIM KİMSE YOK Kİ
Ergenekon davası sanıkları ile olan ilişkisini de açıklayan Adil Serdar Saçan, "Tuncay Özkan’ı tanırım. 16 aydır da cezaevinde aynı koğuşta kalıyorum. Güler Kömürcü’yü tanıyorum. Güler Kömürcü sağ görüşlü, ben Atatürkçüyüm. Organize Suçlarla Mücadele Şubesi müdürü iken tanıştım. Organize Suçlarla Mücadele Şubesi müdürü olarak basında tanımadığım kimse yok ki. Herkesi tanırım. Fehmi Koru’yu da tanırım. Yeni Şafak’ı ararken karşıma çıkmıştı. ’Arayamazsınız’ demişti. Aradım. Gürbüz Çapan’ı tanırım. Gürbüz Çapan ayağından vurulmuştu. Sanığı teşhis etmek için şubeye gelmişti. Bir çayımı içti. Yıllar sonra eşim iç çamaşırı mağazası açmıştı. Mağazanın önünde karşılaştık. ’Eşin mi açtı? Siftah yapayım’ deyip bir don aldı, gitti. Örgüt üyeliği bu. ’Adil Serdar Saçan’ın evini, bürosunu Gürbüz Çapan aldı’ diyorlar. Evimi nasıl aldığım bellidir. Bir insanı böyle suçlamak ayıptır. Polis müfettişlerinin raporlarıyla da mal varlığım tespit edilmiştir."
6 kez meslekten uzaklaştırıldığını mahkeme kararı ile 6 kez göreve döndüğünü anlatan Adil Serdar Saçan, tam meseleğe başlayacağı sırada ise Ergenekon kapsamında tutuklandığını söyledi.(HÜRRİYET)