Cumhurbaşkanı Talat, Türk Ajansı-Kıbrıs'a (TAK) yaptığı açıklamada, görüşmenin BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Temsilcisi Michael Möller'in konutunda yapılabileceğini, ancak tarihin belirlenmediğini belirterek, “Özlü konuları görüşmemiz için Rum tarafının Annan Planı ile ilgili değişiklik önerilerini sunması gerekir” dedi.
Talat'ın verdiği bilgiye göre, Papadopulos ile görüşme, Paris buluşması öncesinde Möller'in önerisiyle gündeme geldi. Möller, Otonom Kayıplar Komitesi'nde BM'yi temsil eden 3. üyenin atanması dolayısıyla düzenlenecek resepsiyonda iki lideri buluşturmayı önerdi. Bu öneriyi kabul ettiğini söyleyen Talat, Genel Sekreter Annan'ın da buluşmaya sıcak baktığını belirtti.
Ancak Papadopulos'un geçen gün “insancıl konular ve kayıplar” gündemiyle görüşme yapabileceğine ilişkin açıklamasını yadırgadığını ifade eden Talat, “Kayıplar konusu, yolunda giden tek konu. Bu konuda problem yok. Bu konu uzaktan centilmenlik anlaşması yaptığımız ve politize etmemek için konuşmadığımız bir konu. Şimdi neyi konuşacağız. Kayıplar konusunda değil, kayıplar vesilesiyle görüşme söz konusu. Sayın Papadopulos'un yanlış anladığını sanmıyorum, seçim dolayısıyla bilerek yapıyor. Ama buna karşın bizim görüşmeden kaçınmamız mümkün değil, görüşmek zaten bizim politikamız” dedi.
TEKNİK KOMİTELER
İki taraf arasında günlük konuları görüşmek amacıyla teknik komite oluşturulmasının, cumhurbaşkanlığı görevine başlamasının hemen ardından kendi önerisi olduğunu anımsatan Talat, geçen ay Möller'in 10 komite kurulmasına ilişkin öneride bulunduğunu ve bu öneriyi kabul ederek Genel Sekreter'e yazıyla bildirdiklerini söyledi.
Rum liderliğinin, “Teknik komitelerde özlü konular konuşulmazsa günlük konular ele alınamaz” yaklaşımının kabul edilmez olduğunu vurgulayan Talat, “Özlü konuları konuşmaya karşı değiliz. Ama önce Rum tarafı Annan Planı ile ilgili değişiklik önerilerini hazırlayıp bize ve BM'ye sunmalı. Bizden ne istediğini görelim, ona göre özlü konulara girelim” dedi.
AB'nin KKTC'ye sağladığı mali yardımı konusunda ise Talat, “Durum netleşmedi. Daha bir sürü dönemeçler var. Hatta Rumların yaklaşımları zemin bulursa uygulanması imkansız. Bu nedenle kabul ve ret tartışmaları gereksiz ve abartılı” diye konuştu.
MÜLKİYET YASASI
Cumhurbaşkanı Talat, Ulusal Birlik Partisi (UBP) ve Toplumcu Kurtuluş Partisi'nin (TKP), iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğu mülkiyet yasasına da değinerek, Rumlara 1974 öncesinde Kuzey'de kalan malları için belli şartlarda takas, tazminat ve iade öngören yasanın önemini vurguladı. Talat, yasayla ilgili şunları söyledi:
“Türkiye'nin yükümlülüklerini azaltacağı veya erteleyeceği üzerinde duruluyor. Oysa bundan daha önemlisi iki kesimliliğin bozulması riskidir. Çözümsüzlük şartlarında iki kesimlilik gibi en önemli parametremizin korunmasıdır. İlk defa AİHM çerçevesinde mülkiyet meselesini değerlendirme imkanı bulduk. İlk defa çözümsüzlük şartlarında mülkiyet rejiminde çok büyük değişikliğe yol açacak ve çözüm parametrelerimizi olumlu etkileyecek yasa yaptık.”
UBP ve TKP'nin yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmalarıyla ilgili olarak, “Yasanın hazırlanmasında fiilen emeği olan bir kişi olarak memnun olduğumu söyleyemem” diyen Talat, ”Başvurmamaları için uğraştım, görüşerek bunun sakıncalarını anlattım” dedi.
Talat, iptal başvurusunun yasayla oluşturulması öngörülen mahkeme niteliğindeki komisyona AİHM nezdinde gölge düşürebileceğini ve gecikme yaratabileceğini, Rumlar'da da iptal yönünde umut yarattığını kaydetti. Talat, “Yasanın iptali halinde ciddi sorun olacak, ancak ben yasanın iptal edileceğini sanmıyorum. Edilse bile bazı maddeler iptal edilebilir” dedi. Talat, yasanın anayasaya uygunluğu bakımından rahat olduğunu söyledi.
“Yasanın referanduma sunulması gerektiğine” ilişkin görüşlere de değinen Talat, “Arzularımıza göre değil, AİHM'nin dayatmasıyla hazırlanan bir yasadır. Bu nedenle halkoyuna sunma yaklaşımı abesle iştigaldir. Halkın seçtiği temsilcilerin halk yararına değerlendirme yaparak hazırladığı bir yasadır” dedi.
“TÜRKİYE ÇARE İSTEDİ”
Yasanın “Türkiye'nin dayatması” olduğuna ilişkin görüşlere de Talat şu karşılığı verdi:
“Doğrudur, AİHM işaret edince Türkiye yerel çare üretilmesini istedi, ama yasayı biz hazırladık. Aresti davasından aylar önce Meclis'te milletvekillerine 'Bu devletin yükü sadece benim değil, hepimizin sırtındadır. Nasıl olsa Türkiye halleder diye geçiştiremeyiz. Türkiye çare bulmamızı bekliyor' dedim. Bize şöyle yapın demiyor, ama çare bekliyor. Çare bulmazsak çok daha kötü olacak diye herkesi uyardım. Ve yasayı biz hazırladık. Meclis'e, liderlere bilgi vererek hazırladık. Türkiye sadece uluslararası hukukçulardan bizim için görüş istedi. Bunları da bizim şartlarımıza uygun hale getirdik.”
10 KİLO VERDİ
İstanbul'da 27 Şubat'ta geçirdiği baypas ameliyatının ardından istirahat dönemi devam eden Cumhurbaşkanı Talat, Pazartesi günü makamında çalışmalara başlayacak. Diyet, spor ve ameliyatın da etkisiyle kısa sürede yaklaşık 10 kilo veren Talat, kendini son derece iyi hissettiğini, moralinin de çok iyi olduğunu belirtti.
Her sabah evinde yürüyüş bandında yaklaşık yarım saat spor yapan, beslenmesine özen gösteren Talat, diz üstü bilgisayarını ve bilgisayarlı cep telefonunu yanından ayırmıyor.
Kriz yaşamadan ameliyat olmasını “büyük şans” olarak niteleyen Talat, kalp rahatsızlığını, stresin yanında beslenme şekli, 15 yıl önce bırakmasına karşın uzun yıllar sigara ve içki içmesine bağladı.
Ani ameliyata karar verirken zorlanmadığını belirten Talat, ”Kalbim sinyal vermedi, herhangi bir sorun yoktu, ama son zamanlarda aşırı yemek yemişim gibi midede şişkinlik olurdu. Meğer bu belirtiymiş, ama bunu sonradan öğrendim. İstanbul'da anjiyoda yüzde 60 daralma görülünce doktorlar ameliyat önerdi. Zaten ameliyatın hikmetine inanırım, ilaç yerine ameliyatı tercih ederim. Bu nedenle karar vermem zor olmadı.” diye konuştu.
Talat, en büyük sıkıntısının bir aydan beri sırtüstü yatmak olduğunu anlattı.
PAPADOPULOS'UN ADI YETTİ
Talat, ameliyat döneminde en fazla etkilendiği olay sorulunca, BM Genel Sekreteri Annan ile telefon görüşmesini anlattı.
“Yoğun bakımdan çıktıktan sonra Türkiye Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Sayın Rauf Denktaş aradı. Kısa konuşmalar oldu ve hiçbir sorun olmadı. Ardından BM Genel Sekreteri Annan aradı. Benim o telefona kadar Papadopulos ile Annan'ın Paris görüşmesinden haberim yoktu. Genel Sekreter Papadopulos ile görüşmesini anlattı. Ben görüşmelere hazır olduğumuzu söylemeye başladım... Ve bu konuşma sırasında nabzım yükseldi, terlemeye başladım. Meğer çok tehlikeliymiş.”