Bunlardan en ilginci ise geçtiğimiz günlerde yaşandı. Bir işadamı görüşme sırasında telefonunun üzerine oturarak, “Bu şekilde dinleyemiyorlarmış” yorumunu yaptı.
İLHAN İrem’in eskilerde kalan şarkısı gibi durumumuz.
Haykırmak istiyorum… KONUŞAMIYORUM. .. Biliyorum, duyuyorum görüyorum… KONUŞAMIYORUM…
Hepimiz bu durumdayız. En çok da iş dünyası.
TELEFONUN ÜSTÜNE OTURANLAR Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım Türkiye’nin önemli bir müteahhitlerinden biriyle görüşmesi sonrasında gazeteye döndüğünde, “Durumumuza inanamıyorum” dedi ve başından geçenleri şöyle anlattı: “Görüşme için masada yerimizi aldık. Ben telefonumu masanın üzerine koydum. … Bey, ‘Al bunu buradan. Üstüne otur’ dedi. Ben anlamadım. ‘Neyin üstüne’ diye sordum. İşadamı, ‘Telefonun üstüne otur. Ben artık öyle yapıyorum. Dinleyemiyorlarmış öyle’ dedi. O kendi telefonunun üzerine oturdu. Ben benimkini çaktırmadan cebime koydum. Rahatladı. Ancak öyle konuşabildik.” Anlayacağınız off the record görüşmelerin şekil değiştirdiği artık telefonların üzerine oturulduğu bir dönemden geçiyoruz.
VER ŞİFREYİ AL KODU
Ankara’dan yazarımız arıyor. Gündem konusunda kısa bir bilgi alışverişinde bulunacağız alt tarafı. Kurduğumuz cümlelere bakıyorum. Sanırsınız Rus denizaltısından nükleer başlıklı füze fırlatacağız, o şifreleri veriyor ben kodları söylüyorum. İş dünyası diken üzerinde. Bir tarafta hükümet diğer tarafta cemaat. Ortalıkta işadamlarının ses kayıtları. İhaleler, komisyonlar, teklifler, başvurular iptaller. Ticari sırlar ortada dolaşıyor. En yetkili ağızlardan kendileriyle ilgili ilginç sözler duyan hakaretler işiten işadamlarının şaşkınlığı da cabası.
YÜZ YÜZE GELEMİYORUZ
Büyük bir holdingin patronu ile beraberiz. ‘Tape’lerde (ses kayıtları) adı resmen geçmese de dolaylı olarak anılan işadamlarından biri. “İşimiz çok zor” dedi ve ekledi: “Yıllardır iş yaptığım dost bildiğim birinin benim hakkımda söylediklerinden duyduğum üzüntüyü anlatamam. Meğer biz iş güçle uğraşırken birileri arkamızdan iş çeviriyormuş. Aslında bunu öğrendiğime sevinmedim dersem yalan olur. Ama sonradan düşünmeden de edemedim. İş yaparken hangimiz dedikodu yapmıyoruz. Bir gün benim de bir çalışanıma kendi şirketimle ilgili verdiğim talimatları internette ses kaydından dinlersem ne olur? Bir tarafta gizli pazarlıklardan haberdar oluyoruz, diğer taraftan dinleniyor olmanın tedirginliğini yaşıyoruz. İşimiz gerçekten çok zor. Yüz yüze gelemiyoruz.”
Gezginler kulubü
ÖZELLİKLE telefon görüşmelerinin ortalığa saçılması sonrasında iş dünyasında büyük bir trend değişimi gözleniyor. Telefon görüşmeleri oldukça sınırlanmış durumda. Konuşmalar Ata Demirer’in filmindeki diyalogdan öteye gitmiyor: “Nasılsın… İyiyim. Sen nasılsın… Ben de iyiyim. Ne var ne yok… İyilik sen de… Bende de iyilik. Eeee. Daha daha nasılsın?” Ve bu konuşmalar genellikle şöyle sonlanıyor: “Yüz yüze görüşelim.”
17 Aralık iş dünyasının üzerine hem zaman hem de maddi olarak büyük bir maliyet yükü getirdi. Bu yüz yüze görüşmeler nedeniyle iş dünyası bu aralar seyahat halinde. İş yemeklerinin sayısı da patlama yapmış durumda.
HABERİN AYRINTILARI AŞAĞIDAKİ LİNKTE
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/25957695.asp