Yabancı bankaların sektöre girişi ile birlikte yerel bankaların karlılıkların düşmesinin bu bankaların finansal kırılganlıklarını artırabildiğine dikkat çekildi.
Türkiye Bankalar Birliği Bankacılık ve Araştırma Grubu'ndan Pelin Ataman Erdönmez tarafından gerçekleştirilen ''Finansal Krizler Sonrası
Gelişmekte Olan Ülkelerde Yabancı Bankalar'' konulu çalışma, Türkiye
Bankalar Birliği'nin Bankacılar Dergisi'nin 51. sayısında yayınlandı.
Yabancı bankalar üzerine yapılan çalışmaların, bu bankaların
gelişmekte olan ülke piyasalarına ilk önce küçük şubeler olarak
girmeyi tercih ettiklerini ve daha çok sermaye piyasalarında faaliyet
gösterdiklerini ortaya koyduğunu belirten Erdönmez, bazı yabancı
bankaların ise ulusal sermayeli perakendeci bankalarda azınlık
hisseleri almayı tercih ettiklerini vurguladı. Yabancı bankaların, finansal kriz sonrası süreçte ise hükümetlerin
yeniden sermayelendirmeye tabi tuttukları bankaları satın almak
yoluyla perakendeci pazarlara yöneldiğini kaydeden Erdönmez, yabancı bankaların bankacılık sistemindeki varlıkları, finansal kriz sonrasında bankacılık sektörünün yeniden yapılandırma sürecindeki rolleri, finansal sistemin etkinliğini artırıp artırmadıklarının önemli bir tartışma konusu olduğunu, çalışmasında, finansal kriz
geçiren ülkelerden, yabancı bankaların paylarının yüksek olduğu ve kriz döneminde aktif faaliyette bulundukları Brezilya, Arjantin, Meksika ve Malezya örneklerinden yola çıkılarak bu tartışmalara cevap arandığını bildirdi.
AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI
Liberalizasyon süreci ile birlikte ülkelerin yabancı bankaların
bankacılık sektörüne girişlerine imkan veren düzenlemeleri
gerçekleştirmelerinin beraberinde avantaj ve dezavantajları
getirdiği belirtilen çalışmaya göre, finansal kriz geçiren ülkelerde yapılan araştırmalar, yabancı bankaların kriz dönemlerinde sektörde
çok az etkileri olduğunu gösteriyor. Bunun en önemli nedeni yabancı
bankaların ağırlığının fazla olmaması olarak gösterildi.
YABANCI BANKALARIN ETKİLERİ
Kriz dönemi ve sonrası süreçte yabancı bankaların etkileri şöyle
sıralandı:
''Yapılan çalışmalarda yabancı bankaların ekonomideki varlıkları
oranında istikrarı sağladıkları belirtilmektedir. Yabancı bankalar
kredi politikalarında daha tutucu davrandıkları için krizlerden çok etkilenmemektedirler.
Ayrıca, yabancı bankalar kriz döneminde ana şirketin desteğinden
yararlanmaktadır. Bu nedenle, yabancı bankalar krizden yerel
bankalardan daha az etkilenmektedirler.
Yabancı bankalar kriz sonrasında sektöre girerek daha gelişmiş
risk yönetim tekniklerini yerel bankalara tanıtmakta, bir yandan da kendi ülkelerindeki bankacılık denetimini getirmektedirler.
Ayrıca, yabancı bankaların yeni ürün ve hizmetler getirmek
suretiyle müşteri getirisini artırmaları, yüksek karlılık seviyesine
ulaşılmasını sağlamaktadır. Yabancı bankaların bu katkısı finansal kriz çıkma olasılığını ortadan kaldırmamakta, ancak bankaların iflas etme olasılıklarını azaltmaktadır.''
KREDİ ARZINDA AZALMA GÖRÜLÜYOR
Diğer bulgular şöyle:
''Bankacılık sisteminde yabancı bankaların sahipliğinin artması
kredi arzında azalmaya neden olmaktadır. Bunun bir nedeni bankayı krizin etkisinden kurtarmak, diğeri ise yabancı bankaların kredi politikalarıdır. Bankanın yeni sahipleri eski müşterilere açılan kredileri azaltma, hatta kredi tahsisini durdurma yoluna gidebilmektedir. Çeşitli ülke uygulamalarında yabancı bankaların
kamusal sermayeli bankaları devralmasının finansal krizin tekrar oluşması riskini azalttığı görülmüştür.
Diğer yandan, yabancı banka girişinin sorun yarattığı bir durum
piyasadaki kartel yapısının bozulmasıdır. Kartelin bozulması mevduat oranlarının artması, kredi faizlerinin düşmesi ve borçlanmanın
artmasına neden olmaktadır.
Yabancı bankaların sektöre girmelerini engelleyen ülkelerde daha
yüksek faiz oranı marjı vardır. Bunun dışında dar marjlar bazı ev
sahibi ülke bankalarını riskli hale getirebilmektedir.''
Yabancı bankaların bankacılık sektörüne girmelerinin etkisini
inceleyen araştırmalarda, gelişmekte olan ülkelerde yabancı bankaların
yerel bankalara göre daha fazla kar elde ettikleri ve daha yüksek
vergi ödemeleri yaptıklarını ortaya koyduğunu, gelişmiş ülkelerde ise
bunun tersinin doğru olduğu belirtilen çalışmada, araştırmadan çıkan
bir diğer bir sonucun ise yabancıların girişi ile yerel bankaların hem
karlılıklarının hem de genel giderlerinin düşmesi olduğu bildirildi.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER İÇİN RİSKLER
Çalışmaya konu seçilmiş ülkeleri inceleyen araştırmalarda yabancı
bankaların finansal sistemi güçlendirdiği ya da finansal krizlerin
oluşmasını önlediğine ilişkin somut veri bulunamadığı belirtilen
çalışmada, ancak, kriz sonrası süreçte, yabancı bankaların özellikle
sorunlu bankaların rehabilitasyonunda ve bankacılık sektörünün yeniden
yapılandırılmasında rol oynadığı anımsatıldı.
Pelin Ataman Erdönmez, çalışmasında şu değerlendirmelere yer
verdi:
''Yabancı bankaların bankacılık sektörüne girişi ile ilgili dikkat
çekilmesi gereken bir husus, bu bankaların girişini engelleyen
düzenlemelerin esnekleştirilmesinin gelişmekte olan ülkeler için
birtakım riskler taşımasıdır.
Yabancı bankaların sektöre girmesi ile artan rekabet ortamında
yerel bankaların karlılıklarının düşmesi bu bankaların finansal
kırılganlıklarını artırabilmektedir. Özellikle ihtiyatlı düzenleme ve
denetimin güçlü olmadığı finansal sistemlerde dengeleri bozucu etki
yaratabilmektedir.
Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerde yabancı bankalardan beklenen
faydanın sağlanması için liberalizasyon sürecinin ve bununla ilgili
ihtiyatlı düzenlemelerin doğru zamanda gerçekleştirilmesi, ayrıca
finansal sistemde güçlü bir denetim mekanizmasının bulunması büyük
önem taşımaktadır.''