Ceviz Kabuğu’nda bu hafta şehitlik kavramı ele alındı. Usta gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun sunduğu programa katılan konuklar, Başbakan Erdoğan’ın “Askerlik yan gelip yatma yeri değil” sözlerine ateş püşkürdü

Usta gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun  hazırlayıp sunduğu Kanaltürk’te yayınlanan Ceviz Kabuğu programında  bu hafta Başbakan Erdoğan’ın “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” sözleriyle tartışmaya açılan “şehitlik” kavramı masaya yatırıldı.

5 saati aşan programın stüdyo konukları HYP Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk ve 21 Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’dı. Programın telefon konuklarından emekli Hava Pilot Tuğgeneral Ramiz İlker’in açıklamaları ise, geceye damgasını vurdu ve milyonları ağlattı.

Başbakan Erdoğan’ı topa tutan emekli Hava Tuğgeneral Ramiz İlker’den ibretlik isyan:

Bazı şehit tabutlarına ailesi ağırlık hissetsin diye taş toprak doldurduk... Böyle milletin çocuklarına nasıl dersin arkadaş. Asıl terörü bitiremeyen iktidar mensupları yan gelip yatıyor. Özkök’leşmek olmaz, Özkök’leşmeyeceğiz.    

Şehitlerimize laf edenler

açıkça halt etmişlerdir

Programda şu diyaloglar yaşandı:

Ramiz İlker: “1978’den beri terörde kaybedilen şehit sayısı, İstiklal Harbi’nde verilen şehit sayısından fazladır. RTE, sen bu işleri hiç anlamazsın. İstanbul Hasdal Kışlası’nda askerlik yaparken yan gelip yattın mı yoksa? Hiç zannetmiyorum yatıracaklarını. Terörü bitiremeyen iktidar mensupları yan gelip yatıyor. Ben askerlik hayatımda hiç yan gelip yatmadım. Bizim 46 kişilik bir devremiz vardı, 15-16 şehidimiz var. Birçoklarını ben kendi ellerimle verdim. Tabutlarına, ailesi ağırlık hissetsin diye, taş toprak doldurduk.  Kim gelip bunu diyebilir yahu? Nasıl diyebilir? Kim olursa olsun. Haşa, ne demektir, yan gelip yatıyormuş? Ben bunu şanlı Türk Ordusu’na hakaret telakki ederim.  Sayın Genelkurmay Başkanına çağrıda bulunuyorum. En azından buna desin ki, en hafif deyimiyle, ‘Bu talihsizlik olmuştur.’ Bu karşı çıkmak değildir, bu isyan değildir, bu darbe yapmak değildir. Yoksa Özkökleşmek olmaz. Özkökleşmeyeceğiz. Dik, sağlam duracağız.”

Cevizoğlu: Az önce söylediğiniz sözleri hemen geçmeyelim. Anlamını biraz yaşayalım. Şehitlerimizin parçalarını bile bulamadığınız zamanlar olduğunu söylüyorsunuz. “Tabutları taş toprak ile dolduruyoruz” dediniz, bunu açabilir misiniz?

Ramiz İlker: “Jet pilotu çakıldığı zaman, 10 bin 20 bin fitten çakıldığı zaman zerresini bulamıyorsunuz. Kemik et, her şey atomize olmuş.. Ailesine götürüyorsun şehitlik naaşını. Gidiyorsun kaza mahalline bir şey bulamıyorsun. Etler ağaçlara takılmış kağıt parçaları gibi. Ordan onu, burdan bunu topluyorsun. Ailesi tabutun içinde ağırlık hissetsin diye, mübarek naaşını verdiler diye düşünmesi için taş toprak koyuyorsun tabutun içine. Bu bir vakıadır.

Cevizoğlu: İbretlik bir şey söylüyorsunuz.. Türkiye’yi ağlatacak bir söz aslında bu.

Ramiz İlker: “Parçalara ayrılıyor. Ben bunu canlı olarak yaşadım.

Cevizoğlu: Yani bazen şehitler ailelerine teslim ediliyor ama bazen ailelerine teslim edilemeyen şehitler var, diyorsunuz.

Ramiz İlker:  “Böyle milletin çocuklarına sen nasıl dersin arkadaş?.. Kim olursan ol yahu!.. Sen Allah mısın?..

Prof. Dr. Ümit Özdağ: ” Başbakan milli devletle, Türkiye Cumhuriyeti devleti kuruluş esasları ile milli devleti temsil eden her şeyle çatışma halinde. Şehitlikde bunlardan bir tanesi. Erdoğan’ın Lübnan’a asker gönderilmesini istemeyenleri vatan hainliği ile suçlamasını değerlendiren Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk ise, şunları söyledi: “Bir parlamento var. 550 üyeli. Tezkere getiriyorsunuz. 31 ağustosta ulusa sesleniş konuşmasında diyor ki, ‘Bu tezkereye hayır diyenler, bize neci yaklaşımla vatana ihanet ediyorlar. ‘Bundan iki gün önce de cumhurbaşkanı, askerlerin de başkomutanı, ‘Ben asker gitmesini istemiyorum’ demişti. 2000’li yıllardan itibaren Sevr dayatması yapılıyor dendiği zaman bunlarda Sevr paranoyası var deniyordu.. Sevr paranoyası yok ama, vatana ihanet ve hıyanet vardır.. Bu tabirler de birer vatana ihanet göstergesidir.. Bunları söyleyenleri uyarırsın... Söylemeye devam ediyorsa hıyanete devam ediyordur...”

TESEV Başkanı da telefonla katıldı!

TESEV Başkanı Can Paker’in telefonla canlı yayına katılarak iyi vatandaş kavramını tartışmaya açması ve bunu şehitlik ve gazilik kavramından ayrı düşünmek gerekir yönündeki sözleri izleyicilerin ve stüdyo konuklarının büyük tepkisini çekti.

Paker: İyi vatandaşlığın tanımı yapılmalı... İyi vatandaşlık sadece kahramanlığa bağlanmamalı, iyi vatandaş, bilim alanında bir şeyler yapan, ülkeye katkı sağlayan kişiler de olmalı... Sadece şehitliğe

indirgenmemelidir..

Programa telefonla katılan Prof. Dr. Zekeriya Beyaz ise şehitliğin dini tanımına açıklık getirdi:

Allah’ın rızası, ebedi hayatı kazanma..Allah ona ölü demeyin diyor... Şehitlik, gazilik, ölmek, yaralanmak demek değildir... Mücadele etmekte şehitliktir..Bizim şehitlerimize laf edenler halt etmişlerdir.. Şehit yakınları adına yayına telefonla bağlanan Ankara şehit aileleri derneği başkanı Hamit Köse ise AKP hükümetini eleştirdi.

ABD PKK’yı kullanıyor

ABD ve Türkiye’nin birer PKK koordinatörü ataması konusunda da şu görüşler ileri sürüldü:

Prof. Dr. Ümit Özdağ: Koordinatörlük konusunda tereddütlerim var.

Cevizoğlu: Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ, hemen reddetmeyelim bir bakalım demişti...

Prof. Dr. Ümit Özdağ: Amerika Birleşik Devletleri, KDP’yi  kullandığı gibi PKK’yı İran uzantılı kullanıyor.. PKK kullanılan bir örgüt

Cevizoğlu: Bir izleyicimiz, “AB’ye  üye olma işi PKK bitirilene kadar askıya alınsın” diyor,

Prof. Dr. Ümit Özdağ: AB şu ana kadar PKK terörünü lanetlemiş bir kuruluş değil... Terörün bir türlüsü ama bunu asla yapmıyor. Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelik bir AB politikası söz konusu.

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk: AB talebini Türkiye’nin geri çekmesi lazım.

MGK yok edildi

MGK Genel Sekreterliği’nin sivilleştirilmesi konusuna Özdağ’ın getirdiği yorum ise çarpıcı oldu:

Özdağ: MGK işlevi bakımından protokolde 8. sıradan 44. sıraya düştü. AKP hükümetiyle birlikte bu kurulan devlet içindeki öneminin nereden nereye geldiğinin göstergesi. MGK psikolojik operasyonlar merkeziydi. Türk halkına, siyasetçilerine yönelik bir sürü operasyon yapıldı.. Yabancılar ve işbirlikçileri tarafından korumasız bırakılmak için yapıldı. Sanki MGK Türk toplumuna psikolojik operasyon yapmakla görevli bir yermiş gibi gösterildi ve imha edildi yapısı.

Öztürk: MGK Kopenhag kriterlerine göre sivilleştirildi. MGK sivilleşmedi. MGK yok edildi... Bana göre MGK yok... Peki batıda bizdeki MGK’nın işlevini yerine getiren kurumlar var mı yok mu?

Cevizoğlu: Var.