Sayın
KemaL
UNAKITAN,
Sayın Bakan,
CHP’nin gensorusu reddedildi…
Red oyu veren milletvekillerinin her birinin farklı gerekçeleri vardı.
Bazıları size inandıkları için, bazıları ise, CHP ile aynı safta görünmemek için red oyu kullandılar.
Önemli bir kısmı da, Sayın Başbakan’ın “birlik görüntüsünü bozmayın” telkiniyle oyunun rengini belirledi.
Sonuçta CHP’nin değil, AK PARTİ’nin istediği oldu.
Peki Sayın Unakıtan,
Kalkan bu ellerle gerçekten aklandınız mı?
Kağıt üzerinde evet, ama vicdanlarda hayır!
Eminim bu kanaatime katılmayacaksınız…
Ama, bürokratlarınızla birlikte oturduğunuz komisyon sıralarında ya da bakanlar kurulu koltuklarında değil de, milletvekillerinin arasına oturursanız, bu satırların sahibiyle aynı kanaati taşıyan çok sayıda milletvekilinin olduğunu göreceksiniz.
Evet Sayın Unakıtan,
Belki de merak ediyorsunuzdur, neden vicdanlarda aklanamadığınızı?
Bu yazıyı okuyunca, eminim siz de kendinizi mahkum edecek, belki de bugüne kadar aldığınız kararlardan en doğrusunu alacak ve istifa edeceksiniz.
Bence bunu yapın.
Yapmazsanız ve aynı üslupla yolunuza devam ederseniz, hem kendinize, hem AK PARTİ’ye, hem de ülkeye zarar vereceksiniz…
Oğlunuzun ithal ettiği mısırlardan başlayalım.
Oğlunuz Abdullah Unakıtan, 4 Ağustos 2003 tarihinde “tavuklarına yedirmek amacıyla” 4 bin ton mısır ithal etti. Bu ithalattan dört gün sonra da, 8 Ağustos 2003 tarihinde vergi oranı % 20’den % 70’e çekildi. Bu değişiklikle oğlunuzun şirketi A.B. Gıda’ya toplam 366 milyar TL avantaj sağlandı.
Bununla bitmedi.
2004/8301 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren, likit ve pastörize yumurtanın, % 18 olan KDV’si % 8’e indirildi. Türkiye’nin ilk ve en büyük pastörize yumurta fabrikasının sahibi olan oğlunuz (piyasanın %90’ı onun şirketine ait) bu küçük ayarlamadan çok önemli avantajlar elde etti.
Merak ediyorum, Manyas’ta kuş gribinin yaşandığı günlerde yumurta fiyatları dibe vurduğunda piyasadan kaç milyon yumurta topladınız?
Dilerim hepsini faturayla almış ve bunları belgelemişsinizdir. Çünkü ileride mutlaka ihtiyacınız olacak.
Umarım fabrikanızın arıtma sistemi de bu arada devreye girmiştir. Çünkü biliyorsunuz Kuş Cenneti buraya çok yakın ve en küçük bir kirliliğe dahi tahammülü yok.
Sahi merak ediyorum, fabrikanıza ceza kesilmemesi karşılığında Aksakal Belediyesi’ne yardım adı altında para gönderdiniz mi?
Huzurevlerinin KDV’si %18.
Yazarların telif hakkı için ödenen KDV de %18.
Dökme çayın KDV’si de %18.
Okul önlüğü, okul çantası, beslenme çantası da % 18.
Her gün kullanılan tuz da %18, sadece bir kez kullanılan kefen bezi de %18.
Hal böyleyken, nasıl olur da oğlunuza ait bir işletmenin ürününde (neredeyse rakipsiz) KDV indirimine gidersiniz Sayın Bakan?
Yetmedi…
2005 yılının Mayıs ayında, oğlunuz Abdullah Unakıtan’a ait Balıkesir’in Bandırma ilçesindeki AB Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne “Komple Yeni Yatırım” gerekçesiyle 2,5 trilyon liralık bir teşvik verildi. Teşviğin özelliği ise KDV istisnalı olması.
Bu avantajlardan yararlanabilen kaç kişi var bu ülkede Sayın Bakan?
Peki bu fabrikanın yatırım maliyeti ne kadar?
Fabrika civarında kaç bin metrekare arazi satın aldınız?
Bunları yasal olarak bildirmekle yükümlü olduğunuz Meclis Başkanlığına bildirdiniz mi?
Ya, Bandırma Belediyesi’ne inşaat süresince Bakanlığınızdan verdiğiniz para ne kadar?
Elbette belediyelere yardım edeceksiniz. Ama inşaatlarınızda ruhsat sorunu yaşandığı bir dönemde bunu yapmanız ne kadar doğru?
Peki Manyas yolu üzerindeki oğlunuza ait yumurta üretim çiftliğinin kapasitesi 3 yıl öncesine göre yüzde kaç arttı?
Etrafında ne kadar arazi satın aldınız?
Bunları bildirdiniz mi?
Bu tesislere yakın Kızılköy belediyesinin yolu için Bakanlığınızdan ne kadar ödenek çıkarttınız?
Kızılköy’de ortaya çıkan kuş gribi salgınında Bandırma ilçe tarım müdürlüğünü arayıp, her türlü harcamayı yapması talimatını verdiniz mi?
Peki Sayın Bakan, Balıkesir sınırları içinde bulunan oğlunuza ait tesislerde son 3 yıldır yapılan inşaat ve yatırım faaliyetleri ile ilgili belgeleri ayrıntılı bir şekilde kamuoyuna açıklamaya ne dersiniz? Hangi şirketler ne tür işler yaptı ve karşılığında ne ödediniz? Faturalarını ibraz edebilecek misiniz?
Bunların her birine makul yanıtlarınızın olacağını ümit ederim.
Ama eminim ki en fazla zorlanacağınız, Etibor’un dinlenme tesislerinin ihalesi ile ilgili izahat olacak…
Bandırma’nın Edincik Beldesi sınırları içinde, sahilde bulunan arsanın satış süreci, eminim ki perde arkasını öğrenenleri derinden üzecektir. Biliyorum; ilginizin olmadığını söyleyeceksiniz..
Ama bu satışla ilgili, gözlerimin içine bakarak savunma yapmaya cesaretiniz var mı?
Peki Sayın Bakan…
Eşiniz Ahsen Unakıtan’a İstanbul’a geldiğinde ne tür bir araç tahsis ediyorsunuz? Merter’de eşinizin, yurda kaçak sokulan bir araçla kaza yaptığı, bu aracın benzini dahil İstanbul Defterdarlığınca temin edildiği doğru mu?
Bunu içinize sindirebiliyor musunuz?
Sayın Bakan,
Kuşadası, Galataport, Tüpraş ihalelerinden önce Ofer’le kaç kez görüştünüz? Bu görüşmelerde devlet görevlileri var mıydı?
Bu ihalelerle ilintili bir işadamının özel uçağı ile eşinizle birlikte Hong Kong’a gittiniz mi? Buradan Singapur’a geçtiniz mi? Geçtiyseniz, gezinin ikinci ayağında neden kimseyi yanınıza almadınız?
Ofer’in özel uçağı ile İtalya’ya gittiniz mi?
Nerede, kimlerle temasınız oldu?
Bunlardan vazgeçtim…
Oğlunuz bu ihalelerden önce kaç kez İsrail’e gitti?
İsrail’in hangi otellerinde kimlerle görüştü?
Merak etmeyin, bunlara cevabınız hayır bile olsa, kayıtların hepsi bir gün ortaya çıkacak ve yanlış ilişkiler tek tek kamuoyuyla paylaşılacak…
Sayın Bakan,
Kurumlar vergisi indirimi kararını neden verdiniz?
% 33’lük bir indirimle Telekom’un 2006 yılında ödeyeceği vergiden yaklaşık 400 trilyon liralık bir avantaj elde etmesini nasıl yorumluyorsunuz?
Yoksa bu vergi indirimi ihaleden önce planlanmış mıydı?
Ya da araç telefonlarıyla ilgili bir çalışma vardı da sonuç mu alınamadı? Merak ediyorum.. Sadece ben değil, herkes merak ediyor…
Peki Telekom’la AVEA arasında yapılan ara bağlantı sözleşmesi gereği, tahsil edilmesi gereken 80 trilyonluk bir alacak neden tahsil edilmedi?
Bu para şirketin yeni sahibine neden bırakıldı? Bunları takip etmeye zaman mı bulamadınız?
Özelleştirme gerçekleştikten sonra, Telekom’da yapılan restorasyonlar için ne diyorsunuz peki?
Kaç trilyonluk restorasyon yapıldı?
Kimlere, hangi koşullarda verildi?
Siz, evinizi satsanız, alıcıya teslim etmeden tadilat yaptırır mısınız?
Merak etmeyin, bunlar da tek tek araştırılacak, sorgulanacak…
Gemlik Gübre’yi alan Ali Rıza Yıldırım bakın ne diyor: İGSAŞ Gübre, 90 milyon dolara satıldı, içinde 60 milyon dolar para vardı. Eti Gümüş, 33 milyon dolara satıldı, 20 milyon dolar nakiti vardı. Gemlik Gübre bugün satılsa, iki katına satılır.
Sizce bunlar doğru mu? Doğruysa bir zaaf yok mu sizce?
Sayın Bakan,
Son dört yılda özelleştirmeden elde edilen nakit gelir 4 milyar dolar. Bu ise, 2006 yılında Türkiye’nin faiz ve sosyal güvenlik açıkları için bir ayda ödenmesi gereken para…
Kayıt dışı ekonomi, kaçakçılık, sahtecilik devasa boyutlara ulaşmış…
İstihdam üzerindeki vergi yükünde % 42.7 ile OECD ülkeleri arasında birinciyiz. Bu da sosyal güvenlik açıklarını arttırıyor. Ucuz yabancı iş gücünü ve kayıt dışılığı arttırıyor.
Son 10 yılda iç borcumuz % 589, dış borcumuz % 129 arttı ve borç stokumuz 350 milyar dolara dayandı.
Dış ticaret açığı rekor kırıyor.
Cari açık katlanarak büyüyor.
Türk sanayicisi enerji maliyetlerinin ve verginin yüksekliği nedeniyle rekabet gücünü kaybetme noktasına geldi.
Avrupa Birliği’nin dayatmaları nedeniyle, ithal malların % 70’inde TSE belgesi isteme zorunluluğunu kaldırdık. Görünen o ki dayatmalar, devam edecek. Türkiye bu sayede, dünyanın en uygun pazarı haline gelecek.
Buna eklenen çarpık kur politikası nedeniyle, Türkiye ithalat cenneti oldu.
Rekabet gücünü kaybeden tekstil sektöründe son 10 ayda 200 bin kişi işini kaybetti.
2004-2005 yılında dışarıya giden yerli sermayede önemli artışlar var.
Türkiye’ye gelen yabancı sermaye istihdam yaratan, teknoloji-know how getiren, pazarlama-ihracat yapan, katma değer sağlayan sermaye değil. Arazi satın alan, özelleştirilen tesisleri alan, portföy yatırımı şeklinde giriş yapan sermaye. YTL faizinin döviz reel faizinden çok fazla kazanç sağlaması, Türkiye’ye sıcak para girişini teşvik ediyor. Bu da, pek çok sorunu Türk ekonomisine taşıyor.
İşsizlik, çok önemli bir problem. Her 500 bin kişiyi istihdam etmek için, 8 milyar dolar yatırım yapmak gerek. 1 tarım işçisinin sanayi işçisi olabilmesi için gereken para 100 bin dolar. Bu kaynağı nereden bulacaksınız?
Halen dünyada, IMF’ye en borçlu ülke biziz. Bu koşullarda, ülkenin ihtiyaç duyduğu yasal değişiklikleri ne tür bir zorunluluk ya da kısıtlamalarla gerçekleştireceksiniz?
Sosyal sorunlarımız giderek artıyor. Bunların önemli bir kısmı ise, ekonomik problemlerle ilişkili.
Çocuk suçlarında ürküten bir artış yaşanıyor.
Asayiş olaylarında, kazalarda, terörde hissedilen artışlar söz konusu.
Boşanmalar ve intiharlar çok önemli bir sorun.
Büyüme rakamlarındaki iyimser göstergeler, enflasyon ve faizde yaşanan düşmeler halka hala olumlu bir etki yapmadı.
Büyüme rakamlarının, istihdam üretememesinin tek nedeni verimliliğe dayalı olmayışıdır. Son 30 yılda gelişmiş ülkelerin büyümelerinin yaklaşık % 60’ı toplam verimliliğe bağlıyken, Türkiye’nin büyümesinin sadece % 6’sı verimlilikten kaynaklandı.
Kaynakların rasyonel kullanılması, yönetsel etkinlik, emeğin kalitesi, bilgi, eğitim, teknolojik düzey yeterli olmadan gerçekleşen büyüme, istihdam yaratmaz. Aynen ülkemizde olduğu gibi.
Türkiye’de gelir dağılımında dengesizlik, bölgelerarası eşitsizlik önemli bir sorun. Nüfusun en zengin % 20’si Avrupa Birliği standartlarında yaşıyor. En fakir % 20’si ise GSMH’dan % 6 pay alıyor. 1 milyon insanımız açlık sınırında, 19 milyon insanımız yoksulluk sınırında yaşıyor. 5084 sayılı teşvik yasası, istihdamın arttırılmasını ve bölgesel farklılıkların azaltılmasını hedeflendi. 49 ilden sadece 4 il bundan yeterince yararlandı. 15 ile hiç yatırım yapılmadı. Yani, sanayi envanter planı çıkarılmadan, bölgesel ve sektörel yatırım haritaları oluşturulmadan yapılan bu çalışma amacına ulaşmadı.
2004 yılında protesto edilen çek ve senet 1 katrilyon 617 trilyondu. 2005’te ise bu rakam 2.5 katrilyona yaklaştı.
Araziye çıkın Sayın Bakan, esnafı, köylüyü dinleyin.
Ezberinizin bozulduğunu göreceksiniz…
Esnaf ve köylü dert küpü!
Sayın Bakan,
En pahalı akaryakıt,
En pahalı süt,
En pahalı elektrik,
En pahalı istihdam vergisi,
En yüksek işsizlik,
En genç nüfus,
En uzun tatil…
Peki nereye kadar?
5 yıl, 10 yıl, 50 yıl sonrasını görebiliyor musunuz?
Sizin gerçek gündeminiz bunlar değil mi?
Peki bu koşullar altında; oğlunuzun piyasanın % 90’ına hakim işletmelerine KDV indirimi sağlamayı nasıl içinize sindiriyorsunuz?
Yeter artık Sayın Unakıtan…
Bize, Partiye ve ülkeye yük oluyorsunuz…
Sizi artık taşıyamıyoruz…
Bu cazip teklifimi (bu kavrama çok aşina olduğunuzu biliyorum) önemseyin lütfen…
İstifa edin…
Saygılarımla,
Turhan Çömez
Balıkesir Milletvekili