|
 |
 |
|
DOLAR |
39,0150 |
 |
|
 |
EURO |
44,5505 |
 |
|
 |
IMKB |
9.356,000 |
 |
|
 |
ALTIN |
4.196,790 |
 |
|
|
|
Şehir Seçimi

|
|
|
|
|
 |
|
|
|
 |
|
UYKUCU TURİZM BAKANI UYANINCA DÖKTÜRDÜ İŞTE YENİ İNCİLERİ
|
 |
 |
 |
|
|
Bakan Koç döktürdü; 'Tayyip Bey efemizdir, biz de onun kızanlarıyız. Erbakan bizim hocamızdır. Zaman zaman korkabileceğimiz bir zekâ!' İşte birbirinden ilginç ifadeler; |
|
|
 |
|
|
|
|
 |
Nuriye Akman’ın sorularını içtenlikle cevaplandıran Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç; boyunun 1,65 metre olmasından dolayı hiç komplekse kapılmamış. Yemeğe aşk derecesinde düşkün olduğunu söyleyen Koç, yalnız göbeğinden şikayetçi.
İşte ilginç açıklamaların bulunduğu röportaj.
Başbakan, “Benim, zamanında nice arkadaşım vardı. Çok okurlardı. Kütüphaneleri vardı, şimdi sefilleri oynuyorlar.” dedi. Siz çok okuduğunuz halde sefilleri oynamadığınızı Başbakan’a gösterme şansını yakaladığınız için mutlu musunuz?
Siz böyle fitne soru sormak mecburiyetinde misiniz? Başbakanım onu ‘kitap okumayın’ tavsiyesi olarak söylemedi ki. Bir realiteyi belirtti. Türkiye’nin romancılarını çok seviyorum. Çünkü Batı’da bir romancı, kitabının parasıyla rahat yaşar. Oysa Türk romancısı, gece bir şeylerinden vakit ayırarak bunu yazıyor. Ve gündüz de tatbikatın içindedir.
Siz bakan olduktan sonra daha az okur oldunuz ve daha az tiyatro, sinema var hayatınızda. Yani kültürünüz gerilemeye başlamıştır.
Ne yapayım, bakanlığı mı bırakayım?
Tatbikatla mı telafi ediyorsunuz ?
Teori ile tatbikatın beraber gitmesinden yanayım. Allah’ın izniyle 33 yıllık idarecilik tecrübem var. Arkadaşlarımı bir düzene soktuğum zaman, birçok işi onlara devrederim. Şimdi en kısa zamanda 81 ili gezmek mecburiyetindeyim. Son iki buçuk ayda 34 ili gezdim. Bunları tam düzene koyduktan sonra ben yine kitaplarıma dönerim. Kemal Tahir’in Devlet Ana’sında o Çelebi kitabının başına döner ya, dönerim ben kitabıma.
Aynaya baktığınızda ne hissediyorsunuz?
Göbeğimi sevmem; ama yüzümü severim. Çünkü o yüzün arkasındaki insanın hiç kimseye kötü niyetle bakmadığı açıktır. Ben ülkemi ve insanlarını Dostoyevski gibi seviyorum. Yani eksiklikleriyle. Ama eksikliklerini de üstünlük gibi göstermeden.
Kendi eksikliklerinizi görebiliyor musunuz?
Görüyorum. Ben bu kadar okumamı, yazıya dökmeliydim. Oysa onun da dinî bir kaçış noktasını buldum espriyle. Kur’an’da “okuyun” yazıyor, “yazın” yazmıyor. (Gülmeler) Narsisizm gibi patolojik bir duruma düşmediği müddetçe, insanların kendilerini sevmesi adamlığın şartıdır.
O ince sınırı nasıl koruyorsunuz, narsisizme geçmediğiniz ne malum?
O zor tabii. Onun için Osmanlı siyasetnamesinde her cuma günü padişahlara, “Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var” derler. Allah’a çok şükür, çocuklarımın annesi var, hanımım var. O, zaman zaman sınırı korumama yardımcı oluyor. ‘Ben’ kelimesini çok kullandığım için ikaz ediyor.
“Karımın özgürlüğü benim kadar, hatta benden fazla olmalı.” diye konuştunuz bir yerde. Dindar kesimin kadın erkek ilişkilerini analiz etmenizi istesem...?
Ben dinî mevzularda hep şunu düşünmüşümdür. Bana haram olan, karıma da haram. Ama karıma haram olan, niye bana helal? Benim yetişmemde çok büyük rolü olan ağabeyimin lafı: Eğer, alacağınız ikinci hanımınız, birinci hanımınızı rencide edecekse, o ikinci hanım sana haramdır. Meseleleri yalnız erkek gözüyle değil, kadın gözüyle de görmekle, katiyen feministlik yapıyor değilim. Bazı şeylerin mücadele ile alınacağı kanaatindeyim.
Muhafazakar erkeklerin ikinci hanım meyillerini kışkırtan nedir?
Bende “ben” diye biraz tefahür (övünme) olarak tezahür eden benlik duygusu başkalarında başka çeşit tezahür ediyor ki, ben bunu bencilliğimden çok daha tehlikeli görüyorum.
Kadınların aleyhinde, Peygamberimiz’e atfedilen, aslı astarı olmayan pek çok söz var. Bunlar bin yıldır dinî literatürümüzde dolaşımda. Madem kadınların özgürlüklerine bu kadar düşkünsünüz neden bunları dile getirmiyorsunuz?
Dediğiniz tamamen doğrudur. Benim muteber hadis kitaplarımda şeytan ayetlerine mehaz olabilecek uydurma hadisler var. Ben bunlara kızıyorum. Ve ben bazı şeylerin okunmadan, düşünülmeden karar verildiğine kaniyim. Öyle hadisler var ki uydurma olduğu kesin. Hadis usulüne de uymuyor. Mesela kadını, af edersiniz, hayvan mertebesine indiren, uğursuzdur diyen sözde hadis var. Hidayet Tuksal hanımın kitabı vardı, bu kadıncağızla çok uğraştılar. Hadislerde yalnız ravi kritiği değil, mana kritiği de yapılması lazım. Ve bu kritiğin yapılmadığı o kitapları kadınlarımız okusa, dinden soğurlar. Ben öbür meselelere de yani erkeklerin ikinci hanım, üçüncü hanım almaları konusunda çok hassasım. Bu, fevkalade insanlık dışı bir hadise.
Kütüphanelerimize yeni yazarların da alınarak güncelleştirme projeniz var bir de. Orada Orhan Pamuk olacak mı?
Niye olmasın?
Siz yasaklanan kitapların sergisini açtırıyorsunuz. Sütçüler kaymakamı yakılsın, yasaklansın diyor da onun için…
Ne yapayım, küfür mü edeyim?
Orhan Pamuk’un hangi kitaplarını okudunuz?
Hepsini. Kar’ı sevmedim.
En iyisi hangisi?
Benim Adım Kırmızı. Tekniği gayet güzel. Çok sırlarla dolu. Biraz da Yalçın Küçük bana yardım etti. Oradaki isimlerin ne manaya geldiği filan. Yalçın Küçük, zekasına güvendiğim insan. Ama geçen gün televizyon programında Nevzat Yalçıntaş hocaya bir ithamda bulundu. Nevzat Yalçıntaş hoca televizyona çıktı, öyle olmadığını söyledi. Küçük de özür diledi. Ama o kadar ağır bir ithamı yaptıktan sonra sadece ‘özür dilerim’ demekle kurtulamayacağını düşündüm. Ama Yalçın Küçük tarihin üzerine tezleriyle önemlidir.
Yani mesnetli mi sizce bu iddialar?
Mesnetli olduğu kanaatinde değilim. Ama zekâsını çalıştırması önemli.
Mesnetsiz olduğunu kabul ediyorsunuz. Yine de ona iltifat ediyorsunuz.
Bir insanın bir yerde mesnetsiz olması topyekün bütün eserlerinin de yanlış olduğu manasına mı gelir?
Saf bir adam olduğunuzu ve gördüğünüz rüyaların çıktığını söylediniz. Saflık nefsin yedi yüzüne yapışmış kirlerden, paslardan kurtulmak demektir ki, kamil insan olursunuz sonunda. Bu, size nasip mi oldu?
Elimden geldiğince dinî tabirle söyleyeyim. Men’iyattan ve fuhşiyattan kendimi uzak tutuyorum, yani yasaklanan şeylerden ve haddi aşmalardan. Bugünkü Türkiye’de bu saflık bile önemli bir saflıktır. Dediğiniz tasavvufi anlamdaki saflığa zaten bir yakınlığım yok. Ben farz ibadetlerimi zar zor yapıyorum.
‘Soru sormak lazım’ dediniz demin. En kallavi sorunuzu bana söyleyin, cevabını veremediğiniz.
Cevap veremediğime göre sormayayım.
Sorun sorun…
Mesela gusül bizatihi Müslümanların ortaya koyduğu bir şey midir, daha önce de var mıdır? Sabiler diye Kur’an’da geçer bir din var. O sabiler, gusül abdestini alırlarmış. Acaba oradan mı geliyor?
Zeugma Çingene mi dediniz?
Ya ben Zeugma’daki o kadın hakkında söyledim. Zeugma’ya Çingene dedi diye yazdılar. Ya Zeugma kentin ismi yahu. Yani bu kadar mı cahilim ben? Biliyorsunuz tarziyeyi de taziye diye anladılar. Hep bu rezaletler de bana mı rastlıyor? Yapmadığım hata, hata oluyorsa bu kasıt değilse, cahillik değil mi? Çingene, Zeugma harabelerindeki bir mozaiktir. Zeugma’ya Çingene dediğimi yazanlar mı cahil, ben mi?
Bir dönem Erbakan’ın müsteşarlığını yaptınız. Erbakan’ın sadece parti başkanı değil, neredeyse dinî bir lider olarak algılanması sinirinizi kabarttı mı?
Siyasetçilerin dinî lider gibi görülmesi, öyle bir profil çizmesinin, hem aklen hem de dinen doğru olmadığı kanaatindeyim. Ama Sayın Erbakan’a karşı bir öfkem söz konusu olmaz. Ama birçok şeyler dediğiniz gibi, doğru. Cahillikten ya da kötü niyetten diyeyim bir gazetemiz manşet attı: Nurcuların adamı başbakan müsteşarı oldu. Ve o manşeti atan arkadaşlar benim yapımı biliyor. Ben, dindar bir insanım. İbadetlerimi yerine getiririm. Tasavvufun bazı kısımlarına temelde itirazlarım olabilir. Ama tasavvuf ehline herhangi bir karşı oluşum yoktur. Ama ben, herhangi bir cemaatin, herhangi bir tasavvufi yapılanmanın içinde olmadım. Ben nurcu değilim. Ben ancak bazı ibadetlerimi yerine getirebilecek kadar vakti ve sabrı olan bir insanım. İbadetleri yapmak hem sabır işi, hem bir başka neşve işi.
Tayyip Bey ile Erbakan arasındaki en önemli fark ne?
Böyle bir kıyaslama yapmayı hem edebe muhalif bulurum, hem siyasete. Dostoyevski, Berlin’de kaldığı günlerde sabahtan akşama kadar insan suratları seyredermiş.
Ben de insanların yüzüne ve öylelikle gözlerine dikkatle bakarım. Bende bu biraz da alışkanlık.
Tayyip Bey’in gözüne baktığınızda ne görüyorsunuz?
O bizim efemizdir, biz de onun kızanıyız. Kızan, efenin yanındakilerdir.
Erbakan’ın gözüne baktığınızda ne görüyordunuz?
Erbakan bizim hocamızdır. Zaman zaman korkabileceğimiz bir zekâdır.
Onun sizi korkutan zekâsını merak ettim.
Nuriye Hanım, gerçekten soru sorma tekniğini gayet iyi biliyorsunuz. Benim ağzımı daha fazla açtırmayın.
Dostoyevski dediniz de, Rus kültürünü tanıma fırsatınız oldu mu gerçekten?
Dostoyevski’den Tolstoy’a, Puşkin’e, Turgenyef’e kadar bütün klasikleri okudum. Ama daha çok Alev Alatlı’nın çalışmasından çok istifade ettim. Bir iletişim uzmanı da, iletişim meselesinde kötü örneğin başı olarak beni gösterdi. Halbuki kendisi hakikaten usta bir iletişimcidir.
Rusların görgüsüzce para harcadığını söylemeniz bir iletişim kazası değil mi?
Teşekkür ederim. Ben görgüsüz demedim, ‘görgüsüzce para harcıyorlar’ dedim. Benim iletişimim halkımla çok iyi. Kitle turizminde en büyük avantajımız ucuzluğumuz. Ama bunun bir alternatifi çıktığı zaman, Mısır ve Tunus gibi, bu iş biter. Almanların az para harcadığını, Rusların görgüsüzce para harcamalarına rağmen, her ikisinin de bıraktığı paranın yeterli olmadığını, o yüzden kültür turizmine, kongre turizmine ve golf turizmine geçmemiz lazım geldiğini söyledim. Tespitim doğrudur yani. Bizim Türklerin züppeleri, görgüsüzce para harcayanları yok ve bunu Batı’da söylemiyorlar mı? Yani bizim çiğköfte ile viski içen çok zenginimiz yok mu? Niye bu Türk’e hakaret midir? Türkler görgüsüz millet midir?
Bizim Rusya ile ilgili toplumsal hafızamızda bir sürü negatif şey var. Bunlar sizi provoke etmiş olabilir mi?
Hayır, katiyen. Ben Rusları bu bölgenin en masum insanları görüyorum. Ve Rusların metafizik ürpertileri bize yakındır. Ve ben Türkiye’deki komünist hareketlerinde pek Sovyet Rusya’nın etkisi olduğunu zannetmiyorum. Rusların bir meselesi var ki, beni fevkalade duygulandırmıştır. Ki kendi dillerince gazi manasına gelen bir sıfatı Saint Petersburg’a verdiler. Eski adıyla Leningrad biliyorsunuz Almanlara karşı 11 ay direndi. Eski eserlerinin bombalanmaması için nehre, kanallara atıyorlar. Ondan sonra da çıkarıp, tekrar ayağa kaldırıyorlar. Bu, benim içimi fevkalade titretmiştir. Gözlerimi doldurmuştur.
Yazmamam bir eksiklik
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç bütün klasikleri okuduğunu vurgulayıp “Bu kadar okumalarımı yazıya dökmeliydim.” diyor. Bakan Koç günlük hayatında ‘elinden geldiğince men’iyattan ve fuhşiyattan kendini uzak tutuyor, yani yasaklanan şeylerden ve haddi aşmalardan. Türkiye şartlarında bu saflığı önemli buluyor.
Röp: Nuriye Akman-Zaman
 |
|
|
|
 |
|
|
Toplam yorum |
0 |
|
Onay bekleyen |
0 |
|
|
 |

Yorumunuz editörlerimiz
tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır. |
|
|
|
 |
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
 |
|
 |
Bu kategorideki diğer haberler |

|
|
|
|
|
|
 |
|
|
ÇOK OKUNANLAR |
 |
 |
-
|
 |
 |
|
DEM Parti'li Sezai Temelli, Sosyalist Enternasyonal toplantısında kendisinin ve Parti Eş Genel ... |
 |
|
 |
 |
|
CHP’li vekiller asmıştı: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan, Boğaz’a “İmamoğlu'na özgürlük” pankartı asılmasına soruşturma |
 |
|
 |
 |
|
Suudi Arabistan hükümeti, 1952 yılından bu yana uygulanan alkol yasağını 2026 yılına kadar 600 ... |
 |
|
 |
 |
|
Kredi kartıyla sigara alımında ekstra ücret veya kart komisyonu talep eden iş yerlerine yaptırım geliyor. |
 |
-
|
 |
 |
|
Adana’da emekli polis memuru boşandığı eşini çalıştığı iş yerinde silahla öldürüp intihara teşebbüs etti. |
 |
|
 |
 |
|
Gazeteci Fatih Altaylı, evinin bulunduğu mahalleye gece yarısı asılan pankartla tehdit edildiğini ... |
 |
|
 |
 |
|
Kayyum atamasının ardından Flash Haber’de başlayan yönetim değişikliği, köklü bir revizyona dönüştü. ... |
 |
|
 |
 |
|
TÜİK verilerine göre, evler küçülürken, otel, işyeri, sanayi ve kamunun yaptığı binalarda da bir ... |
 |
-
-
|
|
|
 |
|
 |
 |
YAZARLAR |
 |
|
 |
|
 |
|
 |
|
 |
 |
 |
ÇOK YORUMLANANLAR |
 |
 |
-
|
 |
 |
|
Adana’da emekli polis memuru boşandığı eşini çalıştığı iş yerinde silahla öldürüp intihara teşebbüs etti. |
 |
|
 |
 |
|
Gazeteci Fatih Altaylı, evinin bulunduğu mahalleye gece yarısı asılan pankartla tehdit edildiğini ... |
 |
|
 |
 |
|
CHP’li vekiller asmıştı: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan, Boğaz’a “İmamoğlu'na özgürlük” pankartı asılmasına soruşturma |
 |
|
 |
 |
|
DEM Parti'li Sezai Temelli, Sosyalist Enternasyonal toplantısında kendisinin ve Parti Eş Genel ... |
 |
-
|
 |
 |
|
Suudi Arabistan hükümeti, 1952 yılından bu yana uygulanan alkol yasağını 2026 yılına kadar 600 ... |
 |
|
 |
 |
|
Kredi kartıyla sigara alımında ekstra ücret veya kart komisyonu talep eden iş yerlerine yaptırım geliyor. |
 |
|
 |
 |
|
TÜİK verilerine göre, evler küçülürken, otel, işyeri, sanayi ve kamunun yaptığı binalarda da bir ... |
 |
|
 |
 |
|
Kayyum atamasının ardından Flash Haber’de başlayan yönetim değişikliği, köklü bir revizyona dönüştü. ... |
 |
-
-
|
|
|
 |
|
 |
 |
ANKET |
|
 |
 |
|
|
|
|
 |


 |
Medya
Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden
kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan
haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması
durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır.
Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait
yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz. |
 |
|
|
|